iki gündür otobüs yolculuğu yapan genç eve geldiğinde yumuşak yatağında rahat edemeyince evin koltuğunda uyumaya çalıştı, koltuğu yatak pozisyonuna getirmeye çalışan genç koltuğu kırınca yakalandı.
takarsın telefonun kulaklığını, hazırlarsın listesi. molaya kadar dinlersin, mola bi sigara içersin, tekrar takarsın o kulaklığı ve ohhh mis gibi. varmışsın gideceğin yere.
aynı yolun bazen sevinç bazen hüzün olduğu yolculuktur. ağrı'dan aydın'a gelirken her kilometre sevinçle akar, aydın'dan ağrı'ya giderken sıkıntınız her kilometrede daha artar.
aynı şekilde yolculuğun amacı da önemlidir. forumda döner yemeye neşeyle gidersiniz, fakülte hastanesinde umutsuz yatan hastanıza üzüntüyle.
ruh hali önemli sanırım, yolun nereye gittiği, ne kadar sürdüğü ikinci planda kalıyor.
yapacaklara birkaç tavsiyem olacaktır;
- öncelikle mümkünse gündüz yapmayın, gece vurup kafayı yatar, gündüz gözünüzü açtığınızda varacağınız yere gelmiş olmanın mutluluğuyla yolculugun stresını atmıs olabılırsınız.
- mümkünse yanınızda biriyle yolculuğa çıkın. eğer tandığınız yoksa yanınızda,yan koltuğa oturacak meraklı yaşlı teyze veya amcalardan sakınmak için müzik(ıphone, mp3 vs. yolcunun refah sevıyesıne gore değişir), çeşitli mizah dergileri ,kitap alın.
- yolculuk başlamadan önce aynı bilete sahip oldugnu iddia eden bir kişi olursa cıngar çıkarın. çünkü edindiğim tecrübelere göre görevliler kimden daha çok korkarlarsa koltuğu ona veriyorlar.
- Koltuğun verdiği imkanı sonuna kadar kullanarak olabilidğince koltugu geri yaslayan ön koltuktaki adamdan çekinmeyin, yatırdığı anda uyarın. uyaracak medeni cesaretiniz yoksa dizinizle sürekli rahatsız edin, rahat edemesin pezevenk.
- ve geliyoruz en zor aşamaya. eğer aracınızda sürekli ve yüksek sesle ağlayan bir bebek varsa... işte şimdi sı*tınız demektir.
bazen eziyet, bazende dünyanın en hoş en maceralı yolculuğudur. yanınızda eğer dişleri yerinden çıkmış amca-teyze var ise işte o zaman o yolculuk sizin yaşarken öldünüz anlamına gelir. tam tersi yanınızda oturan dolu, entellektüel biri ise o yolculuk bitmesin dersiniz.
Otobüsle gidiyorsan ve mola yerinde senin oturduğun taraftaki camı yıkıyolarsa ve sen bundan garip bir haz duyuyorsan ve hatta moladan sonra servis yapmak iÇin en ön koltuktan ne alırdınız diyecsormaya başlayan muavini görür görmez ne alsam diye düşünüp muavin gelmeden kararını verip Çay alıyorsan ve Çayın yanında verdikleri şeker yeterli gelmiyor Çay acı oluyor ama buna rağmen Çayı iÇiyorsan gerÇekten Çok keyifli ve bir o kadarda insanın kendini dinleyebildiği dakikalardır.
rahat bir otobüsse, puslu soğuk bir havaysa, yağmu damlaları cama vuruyorsa, güzel bir mp3 listeniz varsa, sıradan bir yolculuğu melankolik bir ritüele kolayca çevirebilirsiniz.
uçak, tren, otobüs, gemi ve şahsi araba/motor vasıtaları ile gerçekleştirilebilen,
hangisi kullanılırsa kullanılsın garip bir 'stresten uzaklaşma' rahatlığı veren yolculuktur.
otobüsle gerçekleşiyorsa illa birisi ossurur ve lanet olsun ki bu yeni araçlarda kuş kadar dahi pencere yok yolcular elbirliği ile kokuyu özümseyene kadar 10 dakika geçmiş olur.