ilk defa binilen bir firmayla yapılıyorsa ve firma baştan aşağıya bomboksa bitmek bilmez. (dün başıma geldi)
ön koltukta, koltuğunu yatak yapmaya çalışan bir ayı varsa yolculuk bitmez. (dün başıma geldi)
yan koltuktaki kişi başını omuzuna yaslayacağı birisini aramışsa ve o sizseniz yolculuk bitmez. (dün başıma geldi)
otobüsün içinden ekşi bir koku geliyorsa yolculuk bitmez. (dün başıma geldi)
her hafta cuma günü yola çıkıp 4-5 saatlik yolculuktan sonra 2 gün hafta sonunu geçirip tekrar aynı yolculuğu yapmaktır.otobüsteki tüm filmler ezberlenmiş olur,muavinlerle arkadaş olunur, bilet kesen görevliyle enseye tokat samimiyetine varılır.tavsiye edilir mi tabi ki edilmez.
hayatta yapmaktan keyif aldıgımız ender durumlardandır . tabi ki genelde tek başına yapılması koşuluyla . takarsın kulaklıgını aksamın sessizliğinde izlersin yolu sonra mola da sıcak çorbanın üstüne yakarsın sigaranı . tanımadığın 2 kişiyle muhabbet edersin belki hayat hikayesini anlatır sen anlatırsın . güzeldir falan işte
.
ayaklarda krampa, midede hazımsızlığa, başta şiddetli ağrılara, sindirim sisteminde cırcıra,ruhsal bunalıma, göz altı torbalarının oluşumuna sebep olan durumdur.
Bunlardan korunmak istiyorsanız yolculuk yapmayın.
üçüncü yada dördüncü sırada cam kenarından bilet almalısın ve muhakkak yanında sevdiğin bir kitap olmalı. okumaktan yorulduğun zamanlarda ise başını cama koyup kendi iç yolcuğuna çıktığın an, seni yormayacak tınılar olmalı kulağında.
vazgeçemediğim; jewel - foolish games gibi...
uzun zamandan sonra tek başına otobüsle yolculuğa çıkmışsan kendi kendine kalmanın vereceği o tarifi zor duyguyla seni düşünce karmaşalarına iten, anı labirentlerinde kaybeden bir deneyimdir. sadece oturur gözükürsün, bedenin aktif olmasa da zihnen had safhada aktifsindir. nereden geldi şimdi bu aklıma dedirten olaylar, unuttuğunu sandığın anılar hücum eder birden. bazısı sıkar canını, bazısı gülümsetir ama neticede o koltukta hiç bir şey yapamadan oturmanın verdiği o boşlukla yüzleşirsin kendinle, anılarınla. karmakarışık bir ruh haliyle inersin otobüsten. normal günlük yaşantına dönünceye kadar içindeki o buruk, tuhaf hisle yaşarsın bir süre.
bir de yolculuk sırasında önünüzde oturan kişinin koltugunu size dogru egmesi sonucu, kucagınıza düşecekmiş gibi bir durumun oluşması da sinir edici bir detaydır şehirler arası yolculukta...
içinde her türlü duyguyu barındıran eylemdir. yollar geçer, inekler geçer, evler geçer, ruhunuzun eksik parçalarını bulmaya çalışırısınız. kendinizi sürekli sorgularsınız. sonra yanınızdaki kişi ''almaz mısınız?'' der ve yol boyunca soy kütüğünüzün bile sorgulandığı bir muhabbet başlar...
çok sevdiğin arkadaşınla veya sevgiliyle yapılan şehirlerarası yolculuğun duygusu zaten anlatılmaz yaşanır...
ayrılıklara götürüyorsa hüzünlü, kavuşmaya vesile olacaksa neşeli bir aktivitedir.
yolculuğun süresi de bu ayrıma bağlı olarak kısalır ya da yüzyıllara yayılmış gibi gelir (bkz: görecelik kuramı).
boyunuz 1.80 den fazla ve koltuğa sığmıyorsanız,önünüzde nezaket kelimesini sadece tv den duymus bir insan evladı oturuyorsa,otobüs denizli den istanbul a gitmek için tüm ege yi dolasıyorsa,host "baba n'ber" modundaysa,gece 00.00 sularında otobüsten indikten sonra "maalesef x'e servisimiz yok" lafı istanbul soğuğuyla beraber yüzünüze vuruyorsa,üsütüne üstlük taksici "gündüz acamam evladım" diyorsa harikulade bir olaydır,her ay tekrarlanması tavsiye edilir.