oturduğum koltuktan kendisine doğru uçmak istediğim çocuk. yazık, annesi de "çok rahatsız ettik herkesi" dedi mahçup bir şekilde, bir kaç kişi "olsun önemli değil çocuk sonuçta" diyerek geçiştirdi. başka da denecek bir şey yoktur zaten böyle durumlarda, kadın çocuğu ağlatmak için psikopatça çuvaldız batırmıyor sonuçta, hatta diğerlerinden daha çok kendisi sinir oluyordur o çocuğa eminim. çocuk ağlayınca bir de "cık cık cık" benzeri seslerle kınayanlar, kafasını çevirip inatla dik dik bakanlar olur hem anneye hem çocuğa. bu durum çocuğun ağlamasına engel olmadığı gibi çocuğun annesini daha da sıkıntıya sokmaktan başka işe yaramaz, kadın susturabilse zaten susturacak o çocuğu. çocuğun zırıl zırıl ağlamasına ne kadar sinir olunsa da bunu belli etmek de gereksiz bir eylem.
bundan daha kötüsünü görmem sananların aldandığı durumun kahramanıdır.
daha beter şey ise mide bulandırıcı bir soğan kokusudur; ama tarif edilmez bir şey. anlatılmaz ancak yaşanır diyorum, yol da tam 22 saatti. hatırladıkça hala içim burkuluyor.
anne - baba adaylarının durup bir daha düşünmesine neden olan, muhtemelen o anda istediği bir şey yapılmadığından timsah gözyaşları döken velettir. bir anlığına içinizdeki çocuk sevgisini söndürebilir.
geçen temmuz ayında gecenin bir vakti arkamızdaki kadının bebeğinin deli gibi ağlamasıyla tanışmış olduğum olay. deli gibi bağırıyordu çocuk ağlamaktan ses telleri yırtılacaktı neredeyse. meğersem yolculuğa çıkmadan önce bebeğe ağır bütün yemekleri tıkabasa yedirmişler. en sonunda şöför otobüsü durdurdu da aşağıda yarım saat çocuğu uyutmalarını bekledik. ben de bir daha sikko anadolu firmalarıyla otobüs yolculuğu yapmamaya yemin ettim.
normalde çocuktur eyvallah bizde yaptık der geçerim ama bayramda yaşadıklarım en sonunda dönüşte isyan ettirdi.
efendim bayram sabahına uyanarak değil sabahlayarak giren birey olarak ilk yolculuğumda uyudum. sonrasında ise bir tren yolculuğu beni bekliyordu. üst üste gitmemiz bir yana yolun ortasında zırlamaları duyulan bir velet tüm trenin altına üstüne getirdi.çocuktan gözyaşı gelmemesine rağmen çıldırıyordu da çıldırıyordu anasını satayım. indi de rahatladık.
bayramın ikinci günü de eve dönüş yolculuğunda bir çift ve üç çocuğu otobüse teşrif ettiler. kardeşim çocuktur der geçersin ama emin olun inecekleri yere kadar bır bır bır konuşmaları bayram tatilinin bir kısmını yolda geçirenleri felç etti.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
bütün yolculuk boyunca arkada horlayan amcadan hallicedir.çünkü bu amcaların ayaklarıda kokar.varsın sabi ağlasın eşbet yorulup uyuyacaktır ama amcanın horlamaktan yorulcağını hiç sanmıyorum.
neticede çocuktur. kimbilir belki senin çocukluğun. evet bazen çok can sıkabiliyor da napcan, atacan mı yavruyu aşağı? ana babası napsın, zevk için çocuğunu ağlatacak değil herhalde. illaki bi kulaklığın vardır yanında, tak müziğini dinle; kulağa tak, kafaya takma.
uçakta sürekli ağlayan çocuktan daha kötüdür. daha uzun sürüyor yol. tabi uçakla yeni zelanda ya da gidiyor olabilirsiniz, bu durumda şehirler arası otobüste durmadan ağlayan çocuk daha iyidir. fakat otobüsle yeni zelanda ya da gidiyor olabilirsiniz. bu durumda uçakta sürekli ağlayan çocuk iyidir. zaten yeni zelanda ya nasıl gitcen ki otobüsle. hiç.