adını bilmiyordum. sarı saçları dağınıktı ve oturduğu koltuğa dağılmaktaydı. profilden mavi gözlerini, küçük burnunu, dolgun dudaklarını seçebiliyordum. çantasından bir ders kitabı çıkardı ve sarı saç telleri kitabın beyaz sayfalarına düşerken okumaya başladım. yaklaşıp gözlerimi kıstım. sayılar ve sembollerle doluydu. anlaşılan benim en sevmediğim dersin bölümünü okuyordu. uyuyakalmışım. onu bembeyaz bir elbise içerisinde gördüm. saçları rüzgarla uçuşurken koşuyordu. bembeyaz, inci dişlerini gördüm. gözlerimi açtım. koltuğu boştu. hava kararıyordu. kalbime de ufak bir hüzün düşmüştü. burukluktu aslında daha çok.
şehirler arası otobüste aşık olmak yabancı bir hayalin peşine düşüp birazcık efkarlanmaktır. rakı ister gönül giden aşka.
BU benim, Bursa -ayvalik arasi yokculuk yapiyoruz. önümde oturuyordu. inanır misin ki yüzünü tam hatırlayamıyorum. Ama bu güne kadar gördüğüm en tatlı ve en narin kızdı. Ben bu kızı bu kadar umursamazdim, saatte bir donup bana bakmasaydi. Konuşmadım onunla hic, konuşamadım. Adini bile ogrenemedim. O edremit de indi, ben ayvalikta. Kafami taşlara vururum hala.