92 yaşındaki büyük amcamın, 87 yaşındaki dedemi son yolculuğuna uğurlamaya giderken içli içli, sessiz sessiz yaptığı.
Hiç birimiz onun kadar sessiz ve onun kadar içli ağlayamadık sanırım.
yanınızda kimse oturmuyorsa uzun sürecek eylemdir. biri olduğunda er ya da geç bir son vermek zorunda kalırsınız.. otobüste kafanızı dağıtacak, saçma sapan bir film çıkması için dua edersiniz. başka türlü imkanı yok o beyin başka birşey düşünemez çünkü. düşünceler değişmediği için ağlamanızı da durduramazsınız. sessiz sessiz ağlamak kadar da zor birşey yoktur ayrıca.. olur da uyur kalırsanız tıkanık bir burun, kırmızı gözlerle uyanırsınız.. ve ilk molada kendinizi aşağıya attığınızda, lavaboda suratınıza baktığınızda bunu farkedip tekrar başa dönebilirsiniz.
sehirler arasi olan yolculukta aglanmasi durumudur. eger cenaze, hastalik gibi sebeplerden dolayi degilse bu yolculuk, aglamak aslinda gereksizdir. birkac saatlik kara yolu yolculugu neticesinde silaya tekrar donulebilir... beterin beteri var demisler...
ulkeler arasi yolculukta hava alaninda aglamaya baslamak daha kotudur...
ayakta olan yolcuların size bakması kaçınılmazdır. iyi bir vatandaşa denk gelirseniz ve bu kişi özellikle de yaşlı bir amca veya teyze olursa size yönelir ve sorar;
-hayırdır evladım, neden ağlıyorsun?
+hiç amca.
-senin bir derdin var ama ağlama. değmez.
+nereden biliyorsun değmeyeceğini amca?
-nereden mi biliyorum. çünkü ben gidenlere onca yıl ağladım, hiçbiri geri gelmedi. oradan biliyorum.
edit akbayram: şehirler arası olduğuna göre ayakta yolcu olamaz. demekki bu amca gencin yanında oturuyor. neyse anladınız işte. *
bu durum karşısında yanınızdaki vatandaşın olumlu veya olumsuz bir tepkisi ile karşılaşmanız olağandır. yanınızda vatandaş yok ise ağlamaya devam edersiniz. **
üniversiteyi başka bir şehirde kazanmışsınızdır. şehirlerarası otobüstesinizdir. elinizde komikli , şakalı bir kitap. okuyup bitirmişinizdir bile. teksinizdir, yerleştirmek için aileniz gelmemiştir yanınızda. yolun 3 saatlik kısmını atlattıktan sonra ve şehre yaklaştığınızı anladığınız anda gözleriniz dolmaya başlamıştır. gözlerinizi kapatıp, uyur numarası yaparsınız. ama dudaklarınız bükülmüştür bir kere.
eğer iki şehir arasında geçen bir ömrünüz varsa; bu şehirler arası otobüs sizin iki yaşantınızın da dışına çıktığınız anı kapsadığından, yaşantınız üzerine düşünmenize sebep olacağı ve sizi bazen bir iç hesaplaşmaya sokacağından; yaşanması olası durumdur.
bırakın süzülsün gitsin.. en fazla sizin için bişeyler yapmak isteyen muavin "neyin var" diye soramadığından size sık sık meyve suyu, kek vs.. getirip gönlünüzü almaya çalışacaktır.*
sevilen insanla aranızda lanet olası 2 metre ve bir adet de cam bulunması sonucunda içten içe yaşanan durum. sonra şehirler geçiyor, ruh sevgilinin yanında kalıyor. yol uzadıkça can çekişme süresi artıyor.
dinlenen her türlü müzik geride bırakılanı hatırlatır. yolda biraz olsun acıyı dindirir diye alınan penguen ve uykusuz ağrıyı daha da artırır. zira beyniniz, hafızanız size oyun oynamaya çoktan başlar. mesela penguen'in arka sayfası ayrılmadan birkaç dakika önce okunmuştur. tabi bilin bakalım kiminle beraber. o şehirden alınan herşey en kötü ihtimalle yol boyunca bir adet akarsuya sahip olunmasını sağlar.
gereksiz eylemdir. ağlanılacaksa ağlanılması gereken efkarlı bir ortamda ağlanmalıdır. yahu ne güzel, kimse seni rahatsız edemiyor; yoldasın, kimseden, hiçbir şeyden sorumlu değilsin; tek görevin oturduğun koltuğa sıçmamak. niye ağlarsın güzel insan? askere gidiyorsan falan neyse de, ağlama bak, ne güzel.
otobüsün koltuğuna oturduğunda aşağıda gözünde hayatın boyunca büyüttüğünden çok daha küçük görünen, tek başına kalmış, ve hüngür hüngür ağlayan, gözlerini kaçırmaya çalışırken sana bir parça daha bakabilmek için yukarı kaldırdığında başını göz göze geldiğin ve ilk kez ağladığına tanık olduğun babanı gördüğünde kaçınılmaz olarak gerçekleştirdiğin eylemdir.
özellikle gece yolculuğuysa ve ışıklar sönmüşse sessiz sessiz yaşları akıtmaktır boynunuza. yine de kimse görmesin diye çabalarsınız ve camdan yansıyan yüzünüzü sizden başka kimse görmez, göremez. ama siz de o cama her baktığınızda yalnız kendinizi değil geride bıraktıklarınızı da görürsünüz. garip bir andır, garip hislerle dolu.
yeni bitmiş ve bittiğine hala inanılamayan bir ilişkiyi bastırmakta zorlanan ruhun boşalımıdır. çevredeki garip bakışlara aldırmadan, rahatlamayı sağlayandır.