şehirlerarası yolculuk yaparken yaşanancak olan sıradışı olaylar dizisidir. bugün gördüğüm iğrendiğim aslında çok büyük bir firmanın hostlarının ihmalinden kaynaklanan olay şöyleydi mola yerinde otobüsleri yıkayan amca bütün otobüsü yıkadıktan sonra otobüste 19 kglik damacanaların olduğu bir bölüm var o damacanalarda da bir hortum var host sıcak suyu oradan alıyor işte otobüsü yıkayan amca o bölümü açtı ve ben ne yapacak derken otobüsü yıkadığı hortumla damacanaları doldurdu, içim dışıma çıktı biraz sonra host çay servisini oradaki sulardan yapacak düşüncesi ile kalakaldım.
istanbul dan kayseri ye gidilecektir. ortalama yolculuk suresi 10-11 saattir. gecenin bi yarisi servis tepsisi yere düser, host yana yana tepsiyi arar. tepsinin yerini hosta söyleyen talihsiz yolcuya ikram gelir extradan. gecenin bi yarisi cenesi düsük host gelir hayat hikayesini anlatmaya baslar. uykusuzluk ve yorgunluktan bayilmak uzeredir bedevimiz.
aldigi arabayi, ehliyet alis hikayesini, kac kisiyle kavga ettigini, kardesinin bisiklet istedigini... gozlerini kapatir uyur numarasi ceker vatandas riza. geveze host gelir durterek uyandirir, kaldigi yerden anlatmaya devam eder. sabah 8 olur. otogara inis basariyla gerceklesir. bi daha hostla yuz goz olursam agzima sicayim denilir.
tepsinide al git.
istanbuldan izmir'e giden otobüste 5 yaşlarında kız çoçuğu çok yaramazdır. otobüsün içinde bir yandan diğer yana koşar, yolcuları rahatsız eder. sonunda annesi çoçuğunu oyalabileceği tek şeyi yapmaya başlar; 4,5 saat boyunca aralıksız "mini mini bir kuş donmuştu pencereme konmuştu..." şarkısını söylemeye başlar. 4,5 saatin sonunda ön koltukta oturan mabrahar dayanamayıp; "kuş, 4,5 saattir dondu ölmedi mi daha?" der. söylenilen cümleden ziyade mabrahar'ın yüzünün aldığı şekilden korkan çocuk annesine sarılıp uyur. geriye kalan 3 saat mabrahar geleceğiyle ilgili, "acaba çocuk gelişimi üzerine mi uzmanlaşsam?" düşünceleriyle uykuya teslim olur.
yaşlıca bir amcanın kavalını çıkarıp çalmaya başlaması ve bu gayet normalmiş gibi herkesin iç çeke çeke dinlemesi. evet ilk yarım saat benimde hoşuma gitti dinlendirici bir havası vardı ama ilk mola yerine kadar çalınmazki be adam nefes bu sonuçta ciğer.
Her yarim saatte bir muavin beyin burnunuza kolonya tutmasi , birak kardesim uyumak istiyorum dercesine baksanizda nafile kolonyanin keskin kokusu uykudan eser birakmamistir.
* istanbul-bursa hattında bir nilüfer turizm aracında gösterilen filmin neredeyse 20 dakikalık sevişme sahneleriyle dolu *bir erotik film çıkması ve hoparlörlerden gelen inleyen insan seslerine türbanlı, çarşaflı kadınların uyanıp kocalarını filmi izlerken bulması.
* bursa-izmir hattında bir nilüfer turizm aracındaki muavinin dans ederek servis yapması.
* van-bursa hattında bir best van aracının muavinin bingöl'de inmek isteyen bir genç kızı ısrarla elazığ'da indirmek istemesi ve ciddi ciddi ikna etmeye çalışması.
* van'dan çıkan ve van'a varmak üzere olan, aynı firmaya ait iki şehirlerarası otobüsün şöförlerinin birbirlerine selam vermek isterken otobüsleri kafa kafaya çarptırması.
pamukkale turizm'in bilmem kaç kanal müzik yayını yapılan neoplan otobüslerinde bir muavinin gece yarısı başıma dikilip "ben bu müziği sevmiyorum, rahatsız ediyor" diye klasik müzik dinlememi engellemeye çalışması, ardından da bombayı patlatması "bu müzikleri biz koysak buraya işten atarlar bu ne diye, ama otobüsün sahibinin kızı koydu silmemizi istemiyorlar" demesi.
*istanbul-hatay hattında ulusoy turizmin yolcuları sabahın köründe zorla dürtüp uyandırarak kahvaltı ettirmeleri
* bartın - istanbul arasında sefer yapan metro turizmin idealist hostunun beş dakikada bir yanımıza gelerek yasakları sıralaması uykudan uyandırıp bacagınızı indirir misiniz demesi.
* host yada hosteslerin yolculuk başlarken yapılan anonsu nefes nefese okuyarak türkçe katliamı yapmaları ve akabindeki kikirdemeler .
yer var denilerek bindirildiğiniz otobüste iki kişinin iki günlük yolu tek koltukta gelmesi. -biraz sen biraz o oturarak- fakat onlarca insanın otobüsün koridorunda uyuduklarını görünce haline şükretmek.
en dumuruda o dönemlerde yeni yetme olduğun için gidipte bir tüketici haklarını koruma derneğine müracaat etmemek.
aklımı seveyim. ama şimdi olsa bırakır mıyım peşlerini? anasını bile ağlatırım.*
*türkçeyi yeni öğrenmeye başlayan bir amerikan vatandaşı otobüse biner, ineceği yere geldikten sonra "inecek var" demek yerine o kalabalıkta "inek var" diye bağırır.
uyumadan önce kendisinden hafif kıllandığınız muavini, uyanıp gözünüzü açtığınızda beraber yolculuk ettiğiniz arkadaşınızın kafasına yastıkla vurarak "kalk kalk, sabah oldu angut" derken görmek.
Suratle giderken bir kopege carptik ve gurultu koptu koca otobus savruldu gercekten kirmaya calisti sofor direksiyonu ama basarili olamadi birden firlamis.
Neyse arkamda cocukla annesi oturuyordu tabi cocuk korktu herkes kopek kopek diye bagirinca aglamaya basladi kopek oldu mu simdi anne diye bagira bagira sonra annesi yok oglum kopek gayet iyi kacti o annecim falan dedi. Cocuk aglamayi kesti ama kopek sizlere omur.. orda cok karisik duygular yasadim aslinda ya tam anlatamadim. Yicektim cocugu. Minnosum ya.
Daha küçükken otobüslerde dağıtılan suları merak ediyordum. Elimle sıka sıka ses yapıyordum. Biraz fazla sıktım galiba su patladı koltukta oturan amcası dedesi hala yaşlısı hepsinin yüzüne sıçradı. Nasıl utanmıştım.
