hangi şehirde yaşıyorsam okulumun karşısında lokalize olan yerdir. nerdeyse her öğle arası uğradım mekan olduğundan, nitekim yolculuk yapmak için gittiğimde de duygulanmama imkan olamamıştır.
mutluluğun adresidir. yolculuğun başladığı ve bittiği mekandır, özgür olduğunuz yerdir; gerçekten doğal bir güzelliktir terminal değerlendirmesini bilene. esenler'de sabahlamak da dünyanın en güzel olaylarındandır.
her türden insanları gözlemleyebileceğiniz mekanlardır. Bu açıdan harika bir sosyoloji tezidir. çünkü sadece gelenler ve gidenler yoktur o mekanda. bekleyenler, ordakilerden meşru ve gayrı meşru bir şekilde faydalananlarda vardır. Ve hepsi bir arada ilginç bir topluluk oluşturmaktadırlar.
ayrılıklar ile kavuşmaların ortak başkentidir; şehirler arası otobüs terminalleri. bir yerden bir yere yetişmeye ya da yetiştirilmeye çalışılan insanların, koşturdukları soğuk ve terkedilmiş mekanlardır. en yenisi bile her zaman eski görünümlüdür. her zaman çok fazla kullanılmış, her zaman çok fazla yıpratılmıştır.
otobüslerin ardından sallanan eller ise kalmanın verdiği ağırlığı savuşturmaya çalışır; tıpkı otobüs içindeki diğer elin gitmenin verdiği ağırlığı savuşturmaya çalıştığı gibi. ama ne sallanan el ne de nemlenen gözler, bu yaşanan ayrılığın acısını hafifletmeye yetmez.
dergi, gazete, pişmaniye, kuru incir, bisküvi, kutu meyvesuyu vb. şeylerin satıldığı dükkanlar; ne kadar da çok hikayeye tanık olmuşlardır. ne kadar da çok seyyah ile tanışmışlardır, zaman içinde seyahat eden.
birini daha sevdiklerinden ayırabilmek için şehirlerin isimlerini bağıranlara ne demeli... götüreceği kişiyi nereye ve kime götüreceğini bilmeden ne kadar da hevesli bağırıyor. bileti ankara'ya, antalya'ya, çanakkale'ya değil de cennette kesiyor sanki. ve giden herkesi mutlu ediyor gibi. oysa kimisini ailesinden, kimisini sevgilisinden, kimisini şehrinden ve arkadaşlarından, kimisini de kendisinden ayırıyor ya da kurtarıyor. kim bilir?
bir de dilencileri vardır otobüs terminallerinin; o köhne, kuytu binaların içerisinde çarpık hayatları ve düzen dahi denilemeyecek bir kısır döngünün içinde boğulmuş dilencileri. duaları ise; "allah kavuştursun" idir. kim olduğu önemli değil. otobüsün ardından el sallıyorsan muhtemelen tekrar görmek istediğin birisidir. ve allah'ın kavuşturması için sarf ettikleri temennileri karşılığında el açarlar.
ayrılık vakti geldikçe insanın içini bir ağırlık kaplar. her geçen saniye çok değerlidir. bir kez daha göreyim umuduyla bakarsın otobüstekine ya da terminaldekine. bir kez daha inersin otobüsten; bir kez daha fazla sarılmak için. veyahut eline, gönlünden kopan bir şeyi son dakikada verebilmek ve bir açıklama yapmamak için binersin otobüse...
en sonunda otobüs camına dayanmış bir alın. ve tüm hüznü kendisiyle birlikte götüren bir kalp.
terminaller her zaman hüzünlüdür, gitmeye dairdirler.
not: 4 aydır hiçbir yere gitmeyen zamanın seyyahından.
yatili okulda okurken bi arkadas vardi erzincanli, her yatili gibi cok ozlerdi ailesini. millet hafta sonu carsi izninde sinemaya maca felan giderken bu gider asti'de otobusleri izlerdi. hususen erzincan otobusleri favorisiydi. oyle bi bankin ustunde oturur izlerdi gelen giden otobusleri.
daha sonra etut saatlerinde millet odev yaparken bu hayali bir otobus sirketi felan kurdu, seferler duzenledi, devamli guncelledi hayali sirketini. mesela bayrmlarda otobus sayisi yolcuyu karsilamazdi o da cevre sirketlerden ek otobus felan bulur hayalinde onlara borclanir, tekrar oder, sonra yeni otobus felan alirdi. o zamanlar yeni cikan 303 v8 otobusler favorisiydi.
sonra yollarimiz ayrildi tabi. ben ondan soyle iyisinden ve irisinden bir otobus sirketi sahibi olmasini bekliyodum ki duyduguma gore hukuk okumus avukat felan olmus.