saatlerce yol gidersiniz. "seni özledim" mesajına, 10 saat sonra "buradayım" mesajı atarak karşılık verirsiniz, sırt çantanız kankanız olmuştur. onun verdiği bir şey ise yol arkadaşınız. doğum gününde sınavı vardır yüzünü 5 dk. ögrebilmek için 27 saat yol çekersiniz. 15 dakika görürsünüz dönersiniz. mutlusunuzdur. ayrıldıktan sonra "ulan ben bunları neden yaptım" diye sorsanız bile pişman olmazsınız. "keşke yapmasaydım" demezsiniz. okulunuzun bitip, iş hayatına atılıp, kendi ayaklarınız üzerinde duracağınız zaman ortak bir şehirde buluşacağınız günü iple çekersiniz. "beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır" sözünü kafanıza mıh gibi çakmışsınızdır. öyle veya böyle biterse, kendinizi uzun süre nadasa bırakırsınız. başka biri ile birlikte olduğunu öğrendiğinizde yıkılırsınız. sizi hayatında görmek ister ama siz "onu sevmeyi", "ona" tercih edersiniz. bu güçlü kişiliğiniz elbet bir gün mutlaka doğru kişiyle ödüllendirilecektir...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı... *
(bkz: sevgiliyi uğurlamak)
sevgiliyle aradaki mesafenin uzaklığına göre değişen durumdur. mesela siz istanbul'da yaşıyor, sevdiceğiniz ise izmit, tekirdağ gibi size yakın şehirlerde okumaya gitmiş ve hafta sonları istanbula geliyor ise, gelemezsede siz 1 2 saatlik yolu cekip yanına gidiyorsanız, aradaki mesafenin hiç bir önemi kalmaz. karşılıklı güven sürdüğü sürecede, aşkların en güzeli olan bu aşkı yaşarsınız.
zordur ama en güzeli de zor olandır.en heyecanlı anı da otobüsten inip kavuşuncaya kadar geçen zaman dilimidir.kalp iyice hissedilir, adrenalin had safhadadır.kavuşma anı ise anlatılmaz.yaşamak gerek.dönüşler iç acıtır, hüzün çöker.hep dönüş günü gelmese diye dua edilir.herşeye rağmen güzeldir.
geçen süre içerisinde ödenen telefon faturaları miktarı: burdan oraya yol olur.
durumun bünyeye etkileri: sigara ve içki tüketiminin artması, sinirlilik, uzun süre telefonla konuşma haline bağlı olarak ortaya çıkan kulak ağrısı ve yine aynı sebepten mütevellit vücutta radyasyon birikmesi, aşırı mesajlaşmaya bağlı parmak ağrıları, herhangi bir yerde birbirine sarılan, öpen çiftleri pompalı tüfekle vurma isteği, "acaba bi asılan eden var mı lan??" şeklinde vuku bulan paranoya nöbetleri vs..
kavuşma anı sırasında vücutta görülen belirtiler: sesi 2 mahalle öteden duyulabilecek şiddette kalp çarpıntıları, sevgiliye sarılıp bir daha ayrılmama, icap ederse her yere o şekilde sarılarak gitme isteği, dil tutukluğu, ince ince titreme, karın ağrıları vs..
kavuşma anının herhangi bir çokluk cinsinden değeri: paha biçilemez.. *
telefona bağımlı yaşamaktır.onun sesini duymadan uyuyamamaktır.* insanların parazitlerine aldırış etmemektir.*zoru başarmaktır.''yeter ki sen üzülme. kendine dert etme.varsın uzasın yollar.sen aşkından vazgeçme'' demektir.haftalarca önceden kavuşacağın anı düşlemektir. onu rüyamda göreyim diye dua etmektir. ''o kadar sevdim ki resmini. işte bugün konuştu benle'' demektir. gün saymaktır. sarılmanın, öpmenin, koklamanın değerini bilmektir. bir anı bir saat gibi yaşamayı bilmektir. bence gerçekten sevmektir.
ayni durumun bir de farkli ülkelerde yasamak versiyonu vardir ki o daha ic acitan bir durumdur. keza farkli sehirlerde yasayan iki sevgili en kötü ihtimal taraflardan birinin canina tak etmesinden dolayi otobüse atlayip digerinin yanina gitmesiyle hos bir vuslata dönüstürür iliskiyi ama ülkeler farkli olunca, mesafeler biraz daha uzayinca, ha diyince, canina tak edince yanina gidemeyince bir müddet sonra akisi degisir iliskinin. ee ne demistir atalar; gözden uzak olan, gönülden de (mecburen) uzak olur.