araştırdım sehir disinda okumak diye bir başlık var.. sonra kendi kendime dedim ki ulan sadece üniversiteyi kapsayan bir başlık neden olmasın mına koyim.. sonra ben açtım..
her neyse tanım yapalım bi... şehir içinde okuyanlar için çok caflaflı görünen ama çok zorluğu olan okul şekilidir...
Şimdi Üniversite 2. sınıftayım.. Gerçi bu sene mezun olamıyacağım ama neyse
O zamanlar kafamda canlandırdığım üniversite 5432543543543 nüfusu olan, sosyalliği tavan yapmış, her tarafta gitarlı gençler çimenlerde sevişen gençler falan filandı...
Peki geldiğim yer nasıl bir yer?
Sağı solu mezarlıklarla çevrili arkasında yaklaşık 1000 metre rakımlı uzunca bir dağ bulunan... Gece kurt, köpek, acayip acayip hayvan sesleri gelen önünde bir at yarışı pisti olan mezarlık manzaralı bir okulumsu...
O zamanlar düşünüyordum ki istanbul'dan çıkayım da nereye gidersem gideyim... Hani bunalmıştım aile baskısı ıdı vıdı...
Allah'tan şuan Kocaeli-Gölcük'teyim.. Eğer bu tutmasadı Trabzon-Vakfıkebir olacaktı ki o zaman istediğim zaman istanbul'a gelemeyecektim...
Evden ayrılınca çok kötü oluyor bazı şeyler... Ev arkadaşlarınız satıyor sizi gün geliyor bi bakıyorsunuz kapının önündesiniz.. Bi bakıyorsunuz arkadaşınızın boğazına sarılmışsınız ... Bi bakıyorsunuz sevgiliniz size para veriyor...
Hele yemek, temizlik, bulaşık, kira, faturalar ayrı bir dert... istanbul'da olsaydım zaten kira vermiyoruz fatura falan umrumda değil zaten.. E annem yemeği yapıyo kıyafetlerimide yıkayıp ütülüyo...
Ne güzel yaşar giderdim..
Mesela şuan internet cafe'deyim burdan cıkınca evime gitcem (öğrenci evi) kendime makarna yapıp yicem... belki yanına bir de pilav yaparım... burada öğrendim yemek yapmayı.. öğrenmek zorundaydım...
Diyeceğim o ki arkadaşlar üniversite kendi şehrinizde okunur adam gibi... Hani aileniz eğer cok baskıcı değilse, haftada bir iki gece dışarıda kalmanıza izin verirse o zaman üniversite hayatını anlarsınız...
Yoksa benim gibi her gün makarna pilav su bulaşık gider gelir bu...
vay anasınıııı editi: ulan duygulandım şimdi haa.. vay anam vay neler yaşamışım lan ben. he sözlük? aradan geçmiş 4-5 sene, okulum bitmiş, evlenmişim vs...
şimdi 2013'teki kelebek olarak söyleyebilirim ki mutlaka ama mutlaka her insan evladının 1 kere şehir dışında en az 1-2 sene yaşaması gerekiyor. üniversite olur olmaz orasını bilemem ama bu kişisel gelişim için çok büyük bir nimet.
dipnot: okul bitince bulaşıklara daha dokunmuyorsunuz gençler.
Özlemdir.
Aile özlemi. Anne özlemidir.
Bunalmışken, ruhen kötü durumdayken annenin hissedip aramasıdır.
Annenin telefonda özledim seni demesidir.
Boğazda yumrudur.
Aslında kötü olmaya rağmen anneye çok iyiyim demektir.
Gözyaşları her daim akmaya hazır biriyseniz, ağlamamak için, komşunun bebeğinin doğup doğmadığını sormaktır.
Annenin yatmadan önce dua oku demesiyle dua okumaya gerek kalmadan huzur dolmaktır.
Telefonu kapatmak istememektir. Ama aksine çabuk kapatmak için uğraşmaktır. Ses analizi bile yapan bir anne ise.
Şehir dışında üniversite okumak anne özlemidir.
Bu hayatta her insanın bir kere tatması gereken bir şeydir. Ömrü hayatında bundan daha güzel anılar başka hiçbir anda birikmez... Hayatı boyunca o günleri düşünüdüğünde suratında bir sıcak gülümseme belirir ve içinde garip bir sızı .. garip sızının nedeni bir daha o günlere hiç dönemeyecek olmaktır....
az önceki haberde antalya'dan istanbul'a okumak için gelen kıza musallat olan bir pezevengin, eve internet bağlama bahanesiyle gelip önce tecavüz edip sonra da öldürdüğü haberi geçti.
özellikle kızlar, çok dikkat etmesi gerekiyor bu şehir dışında okuma konusunda. bundan önce de çok yazdım buradan ama tekrar yazmak istedim.
büyük şehirlerde yalnız kalmamaya özen gösterin ya. evde tekseniz de elektrikçidir, internetçidir neyse artık almayın be arkadaşım evinize. burada da vardır eminim öyle büyük şehirde okuyan kızlar. "birşey olmaz" diye düşünmeyin işte. yazık etmeyin kendinize. çevrenize ailenizleyken 1 dikkat ediyorsanız başka şehirde 5-10 kere daha fazla dikkat edin. zaman ve insanlar gerçekten haddinden fazla kötü.
üzüldüm vallahi ya habere. o şerefsizi büyük ihtimal şişlerler içerde ama gitti kızcağız. allah rahmet eylesin.
hayatı ögrenmektir, ayaklarının üzerinde kalabilmeyi ögrenmektir.insan sarrafı olmaktır.
haksızlıklar, üstünüze kalan işler, tanıdıgınız binbir çeşit insan hayata bakışınızı degiştirir.bakış açılarınız, düşünceleriniz hatta zaman içerisinde davarnışlarınız degişir.
anlam-eylem ilikşkisine dair kavramlaştırmalırınız degişir.
belki bir yıgın zorlugundan üstesinden gelmek durumunda kalırsınız ama yine de zevkli yanları vardır.bu yeni şehir ikinci memleketiniz olur, benimsersiniz, okul biteceginde zor koparsınız.
ev arkadaslarınız belki temizlik konusunda sizin kadar titiz degildirler ya da ilginç bir yıgın davranışları vardır, sorumsuzdurlar ama olsun onlardan da başka şeyler ögrenirsiniz. en azından bu kadar rahat olmayı nasıl becerebildiklerini ögrenirsiniz ev arkadaslarınızın.anlatılacak daha bir yıgın şey vardır.zor oldugu kadar bir o kadar da keyiflidir şehir dışında okumak...tarafımdan tavsiye edilir...
Eğer babasız büyüdüyseniz ve annenize aşırı düşkünseniz çok zor olan eylemdir. Aklın hep annende olur. iyi mi, kötü mü ? Bensiz ne yapar ? Yalnızlığa alıştı mı ? Gibi sorular beyninizi kemirir. Bir zamanlar yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen, canınızın bir parçası olan annenizle arada kocaman mesafeler vardır. Sarılmak istersin sarılamazsın. Kokusunu özlersin, özlemekle kalırsın. Sevgisine hasret kalırsın. Her gece gizli gizli ağlarsın. Tatil olsa da görsem diye can atarsın...