deniz kenarına inip sahile vuran odun parçalarını toplamak, onları çuvallara yerleştirmek ve yaklaşık 100 metre patika yolda sırtta taşıyarak eve getirip oduna para vermemektir.
Zordan öte zordur. Her işini kendin yapmak zorundasındır. Kapıyı çalmak yerine anahtarla açmak, ben geldim anne diyememektir. Kısacası özlemek ve özlemekten perişan olmaktır.
köpe gibi gezmek, eğlenmek, yaşamaktır. ta ki ailen yanına seni ziyarete gelene kadar. ayrı şehirlerdeyken sesi cıkmayan aile, yanına geldiğinde aslan kesilir. saat 11 olmuşsa aramaya başlar müzikli bir ortamdaysan ve allah muhafaza telefonu duymadıysan aile tarafında söylenen sözler kişilik bozar. aile memlekete gittiğinde olay kapanır geldığinde yine baslar gittiğinde kapanır geldiğinde başlar kapa... başla... kap.. baş..k.. b...
şimdi şehir dışında okuyosundur. ertesi günlerin birinde okul açılacaktır. istanbuldasındır dinleniyosundur. alışamamışsındır bursaya. ertesi günlerin birinde oraya gitmek düşüncesi kırar insanı. hele bide sevdiğin bi şehirden hele bide istanbuldan gidiyosan. depresiftir.
yurtdışında okuyanlara göre sanslıdırlar. sonuçta ülke sınırları içindedirler ve ailelerinin yanına istediklerinde gidebilmektedirler. öğrenciyken, yoğun kar yağışının olduğu bir kış günü, ciddi bir trafik kazası geçirip, hava muhalefeti dolayısıyla uçak seferlerinin 1 hafta boyunca iptal edildiğini hatırladım da birden. düşünün ki, kafanız gözünüz sarılı, bilumum yerlerınızde dikişler var, boynunuzda bi boyunluk...uzak memleketlerde, soğuk hastane odası... aile sefkatinin özlemi. size ulaşamayan annenizin, kalp krizi geçirme olasılığı...
Kendi iradesiyle seçilmişse gayette iyi olandır.
Özgürlüktür.
Ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmektir.
Ay boyu çekilecek sefilliği bildiği halde bütün parayı bir günde yemektir.
Vize ve finale de son gece çalışır
Ve son gece çalışmaktan da ayrı bir haz alır mesela.
iyidir iyi. ailesiyle okuyan insan sünepedir. olgunlaşamaz. zorluk nedir görmemiştir. ama şehir dışında okuyan insan hayatı daha erken öğrenir. evde kalırsa yemek pişirmeyi öğrenir, fatura yatırır. bir nevi evliliğe ve hayata hazıırlıktır.
Hayat tecrübesi edinmek adına, insanları tanımak adına, tek başına ayakta durabilmeyi öğrenebilmek adına çok faydalı olan iştir. Okuduğunuz yer küçük de olsa kesinlikle faydasını göreceksinizdir.
Memlekete döndüğünüzde size kahvaltı hazırlamış bir babaya sahipseniz,sevdiğiniz yemekler sıraya dizilmişse,odanız gelişinize nazır hazırlanmışsa daha da güzel olan durumdur.
Tek kötü yanı da birazcık hasrettir.O da olsun o kadar.
keşke yapsaydım dediğim ve yapmadığım için çok pişman olduğum durum. ne var istanbulda kaldın git uzaklaş offf offff aileyle üniversite okumak çok zor.
bu şehir dışı istanbul ise hayatın size çok şey kattığı durum. bizi her gün s*kiyolar mesela. esnaf, taksici, müşteri, patron vs. bana çok şey kattığı apaçık.
ev yemeklerinin özleminden gözü dönmektir. henüz otobüsteyken babayı arayıp 'baba babaannem patates salatası yaptı mı?' diye sormaktır. ilk üç gün her bulduğunu yiyip yerinden kımıldayamamaktır. hele ki bayram tatiline gidildiyse, gitmeden önceki son gece, gecenın bir vakti 'kavurma kaldı mı babaanne' diye haykırmaktır. *
şakası bir yana insana yaşamayı, her işine kendin koşman gerektiğini öğretiyor. hayatı boyunca herşeyini annesi babası yapmış tipleri gördükçe zaten şehir dışında okumanın olayını anlıyor insan. adam iki dakika zorluğa göğüs geremiyor. ha bir de bunun farklı versiyonları var. yurt veya pansiyonda kalmak yada kendi özel evinde yada cemaat benzeri yerlerde kalmak. hepsininde birbirinden ayrılan yönleri var, ama öğrendiğin o kadar çok şey var ki. okuyun arkadaşlar imkanınız varsa şehir dışında okuyun. ayaklarınızın üstünde durabilmek için çok güzel bir fırsat bu aslında. daha da çok şey var ama yaşayarak görmesi daha iyi oluyor.