ölüm kötü müdür, değil midir kişiden kişiye değişir. kimisi ölümsüzlüğün yollarını arayıp ömrünü perişan ederken, kimisi ölüm gününe "şeb-i aruz" der, "ölüm güzel olmasaydı ölür müydü peygamber" der.
onun da ötesinde ölüm muhakkaktır, kaçış olmayandır. eğer bu dünya değiştirmeyi daha anlamlı kılacak bir uğurda ölme imkanı varsa, işte bu şerbet onu en anlamlı yapandır. geçiş güzergahının en güzelidir bir nevi. allah isteyenlere nasip etsin.
ulkesi ugruna oldugu dusunulen askerlerin, aslinda bir hic ugruna oldugunu bilmek istemeyen veya bilmeyen yakinlarinin ve devletin ileri gelen stand-up'ci siyasetcilerinin bol miktarda kullandigi avuntu sozudur.
iç iç bitmeyendir. hem de 92li çocuklar içiyor. burda liseli muhabbeti yapıyor diye dalga geçtiklerimiz şehit oluyor. yolda görsen çocuk dersin. muhabbet etsen ergen dersin...
maalesef güzel ülkemde politikaya karıştırılarak servis edilen şerbettir. ülkeyi yönetenler bu milli ruhun ve maneviyatın önemine varmadıkça ve para uğruna ne işler döndüğü ortaya çıkmadıkça da bu şerbeti içip yitip giden canlar arkasından milletimiz daha çok üzülecektir.
zenginlerin ve devletin tepesindekilerin merak edip tadına bakmak istemedikleri, olumu kutsamaktan baska caresi olmayan garibanların icecigi.
soyut hayali seylerde son derece comert olan siyasetcilerimiz tarafından sıklıkla fakirlere ikram edilir.
bkz: fakir icecegi.
Şerbet, düğünde, dernekte, keyifte, eğlencede, kutlamada içilir. Lohusa şerbeti, kına şerbeti vb..
Şehadet şerbeti mecaz anlam taşıyan bir ibaredir sadece. Şehitliği kutsal ve anlamlı tanımlamak için kullanılır.
Lakin ölüm ve şerbet ikilisi, birbirine hiç yakışmayandır!!!
Bugünlerde siyasetçilerin ve çocuklarının ağzından düşmeyen ama içmedikleri şerbet.
Evet bu şerbetten içmiyorlar ama öyle ballandıra ballandıra anlatıyorlar ki bunlara inanan halkın acayip içesi geliyor, evet inşallah onlara da içmek nasip olur.
''osmanlı döneminde savaşta ağır yaralanan askerlere müdahale ederek tedavi etmeye çalışırlarmış. ancak yapacak bir şey kalmayınca, o askere şehit olmadan önce su yerine sürekli yanlarında taşıdıkları hekim matarası denilen küçük bir fıçıdan zemzem ile hazırlanmış şerbet içirirlermiş. işte şehadet şerbeti içmek deyimi buradan gelirmiş.''