hepimizin maskeleri var, hepimiz maskelerimizi saklamak için ayrıca özen gösteriyoruz. kendi yüzlerimiz çizilmesin, duygularımız anlaşılmasın diye ardına saklandığımız minik sığınaklarımız onlar. ne de olsa artık dünya çok kalabalık ve gerçek yüzümüzü göstermeden önce insanları iyice tanımaya ihtiyacımız var..
'' gönlümle başbaşa düşündüm demin..
artık bir sihirsiz nefes gibisin..
şimdi kal içinde bomboş kalbimin..
akisleri sönen bir ses gibisin.. ''
sen yüzüme karşı yalan söyledin.. gözlerime bakarak.. ve ben sana inandım çünkü, inanmaman gerektiğini biliyordum.. ben ne zaman ak desem, sen kara anladın.. karanlığın içinde ak demek ise, sadece benim hatamdı..
'' maziye karışıp sevda yeminim..
nir anda unuttum seni eminim..
kalbimde kalbine yok bile kinim..
bence artık sende herkes gibisin.. ''
aslında benim tüm yapmam gereken, sadece özür dilemekti.. evet, üzgün olduğumu söylemedim.. gerçekten anlamıyorum.. seni kırmış olmam umrumda değil.. ve şimdi, belkide asla düzelmez... beni bir daha asla sevemeyeceksin..
bir maskem yok aslında. varmış gibi davranıyorum. içim dışım bir. saklayamıyorum kendimi. uğraşıyorum, ama olmuyor. kumaşım yıpranmaya çok müsait. bu yüzden kendi dışıma fazla çıkmamaya çalışıyorum. böylece olası tehlikelere karşı kendimi daha rahat koruyabiliyorum. mevzim içinde bir başka deyişle. ama bütün bunlar savaşçı bir karaktere sahip olmadığım anlamına gelmiyor. bilakis, içime yöneltilmiş saldırıları ustalıkla bertaraf ediyorum.. lakin; maske çıktığı vakit, çok geç olabiliyor..
tek sorun o lanet olası şeffaf maskeyi yanlış yerde ve zamanda kullanmak..
ve tabii, yanlış kişilere..