zamanında umut sarıkaya'nın da bahsettiği türkiye'nin en büyük lanetlerinden biridir.
şarkı kısılır, arkadan sadece arpejimsi olgular duyulurken şiir başlar. arada coşar, sonra tekrar sakinleşir, yine coşar, sonra belki nakarat tekrarlanır, şarkı biter.
"sen. sen dünlerimin yarınlara dönüşmesine vesile. sen ki!! umudun adı oldun zor zamanlarda.."
Bir de bunun şarkının ortasında şiir okuyan versiyonu vardır ki; bunu da zamanında ebru gündeş' in sevmekten gidince isimli şarkısında yılmaz erdoğan gerçekleştirmiştir.
efenim şimdi şarkı söylemek ve şiir okumak iki farklı sanat dalı olarak kabul edilebilir.* nedir bu her alanda kendini kanıtlama çabası? "hem güzel şarkı söylerim hem süper şiir okurum" mesajını vermek adına yazık etmiyo musunuz şarkıcaazlara? tamam çok yetenekli olabilir bunu yapan arkadaşlar ama, ikisini ayrı yapmakta fayda vardır. bu ikili bi arada olunca ortaya çıkan durum obua çalarken koşmak gibidir, kimyasal deney yaparken hamburger hazırlamak gibidir.
kıraç kişisinin (bkz: gidiyorum) şarkısında gayet güzel yaptığı şeydir.
........
elimde eski bir aşktan kalma tutku damlacıkları
arkamda diz boyu balçık hatırların çığlığı var...
yırtmış atmışım her şeyi
bir ben kalmışım ortada
birde sen içimde
taaa şuramda
kendimden geçiyorum
özlemişim seni birtanem
gel döndür beni bu yollardan
hadi bekliyorum...
gereksiz eylem. bir kere kesinlikle romantik değil tamamen ambiyansın farklılaşması. herhangi bir devrik cümle de aynı işe yarar. hatta argo da koyalım ve slow müzik ekleyelim beynimizde, sonuca hep beraber bakalım:
cümlemiz: dün gece basurum azdı uyuyamadım.
arada muhakkak yar, bebeğim gibi cümleler olmalı...
dün geceydi sevgilim
ve ben uyuyamadım
azan basurumdan
ve evet yarim
ve evet*
azan basuruma rağmen
buna rağmen aşığım sana
ve nakarat girer...
sözlere bakmazsın zaten o havayla coşmuşsundur.
-ya salakgül gambred'in basur çiçeğim şarkısını dinle... hele o şiiri. ay kızım aşık oldum ben yaaa.