--spoiler--
Ne olur tutma artık beni hece vezniyle
Allahın, senin ve tüm sevenlerin izniyle
Çözülsün zincirlerim, tutulan kol çalışsın.
Bir espri uğruna harcatmayın, alışsın
Selim Işık insana. Söylesin şarkısını
Kesintisiz, acemi. Oblomov hırkasını
Çıkarsın bedeninden. Ey ölü ruh! kıyam et!
Beğendin mi Süleyman? Beğenmedim, devam et.
--spoiler--
Bir yaşında kızamık, iki yaşında sıtma,
Yakaladı Selimi. Yavrum terleme, koşma!
Terli bir uyanıştan sonra tam üç yaşında
Düştü yatağa baygın. Ağlayarak başında
Kuran okur annesi; bir açılsa gözlerin.
Ne diyorsun Allahım, duyulmuyor sözlerin.
Baba mırıldanıyor: Selim Işık, güzel şey!
Ağlıyor gürültüyle; hey rahmetli Numan Bey!
(...)
Az gelişmiş babanın az gelişmiş tek oğlu,
Şimdi hatırladım da gene gözlerim doldu.
Donuk aydınlığında idare lambasının,
Üzerine eğilen gölgenin (babasının)
Varlığından habersiz, soluk bir ateş gibi
Küçücük yatağında. Bir aydınlık belirdi:
işte güneş doğuyor. Kurtuldu, yaşayacak!
Yamalı bir yıldızdı ilerde ışıyacak. *
dün ordaydım.
seni gördüğüm son mahallede
in cin top oynuyordu
oturup izledik hayalinle.
anılar ve şarkılardaki o sessizlikte ismimi duydum.
ismimi anlıyor musun defalarca
bir şey geri dön diyordu adeta
ve ben
ve ben işte...
neyse.
ben hep seni hatırlarım da bir şey işittiğimde.
bazı şarkılar var ki yüreğin elinde sevdiğini söylemek isteyip başaramanın tınıları, dansıdır. o şarkı ki aşkını kazanmış ama asla ona kavuşamayacağı bir düğünün senfonisidir. duyulan en içten, en gerçekçi, en masum ve en güzel sözlere sahip şarkıdır. her dinlenildiğinde şarkı canlanır, sen dağılırsın.
kesinlikle öldürücü bir silaha dönüşebiliyor. tam aşık olmaya başladığınız anlarda dinlediğiniz gülümseme bırakan şarkılar aşk ağzınıza s.çtığı anda dinlendiğinde etkisini 345667633456 kat arttırabiliyor. kafayı yiyorsunuz.
tavsiye: içinizde aşkı çağrıştıran duygular olduğu anlarda falan dinlemeyin. sonra o şarkı ona ait oluyor. tekrar dinleyemiyorsunuz.
Bazen şarkılara o kadar kapılıyoruz ki gökyüzüne değiyormuş hissine hakim oluyoruz. Hatta denizin üstünde yürüyormuşçasına hareketler falan o kadar kapılıyoruz işte müziğin büyüsüne. Yeni bir boyutta yaşıyoruz hayatı şarkılarla. ''Ama güzel şarkılarla''. Sonra kafamız çok bozuluyor, bir kaç ''hüzünlü şarkı'' bulup önce gökyüzüne değmeyi bırakıyoruz ve yürüdüğümüz deniz bizi içine alıyor. Bazı şarkılar abartıp bize bıçak bile çekiyor, kanıyoruz. Şu an hala ''sadece şarkı'' dinlediğini düşünen varsa bu gezegeni terk etsin, çok rica ediyorum.
--spoiler--
selim ışık tek ve türk. ve duygulu, amansız.
sabırsız ve olumsuz, yaşantıda cansız
sanılırdı; gerçekti, hayır gerçek değildi.
tutunamayanların tarihine eğildi.
kelime ve yalnızlık hayatın tadı tuzu
kucaklamak isterdi ölümü ve sonsuzu
--spoiler--
"tutunamayanlar"
tutunamayanların destanıdır bu şarkı,
dostum süleyman kargı...
eller boşta kalıyor, tutunamıyorlar toprağa
anlatamıyorlar anlatılamayanı...
anlatmak gerek: düşman sarmış her yanı
oysa, mesela selim ışık
anlatmadan anlaşılmaya aşık...
böyle adama
(darılma ama)
yaklaşmaz hiçbir güzellik,
doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
almak için bütün sızıları içine...
her zaman utanmıştır başkaları yerine...
elim varmıyor yazmaya, inmeyelim derine...
taş devri, sabri devri, nihat devri, tunç devri
aşık oldu - söyleyemez - utanç devri...
hep utandı hayatı boyunca,
(annesi yıkamak için soyunca)
sınıfta birinci olduğu gün , eve geç kaldım, diye üzüldü...
canı sıkıldı güldü, kalbi incindi güldü...
allah'ı ya da ona engel olan gizli kuvvetleri
hiç bir zaman kızdırmak istemedi...
küçük pazarlıklar yaptığı,
camide korkarak taptığı
zamanlarda sürdürdü bu uzlaşımcı varlığı...
annesinin yün fanilasına taktığı nazarlığı
çıkaramadı yıllar boyunca...ilk defa domuz eti yerken,
arkadaşlarını ısrarıyla geneleve giderken,
hep onunla (o kimdi?) bozmamaya çalıştı arayı,
iki gün oruç tuttu bir ramazan ayı...
(sapı silik ve tutuk bir tabancaydı...)
bir gün ölürse, ona bu vatan bir mezarlık yer verecek,
oturdu bir destan yazdı; kendini yerecek...
sazını ve cesaretini aldı eline (bütün cesareti,
daha kötü şeyler olması korkusundadır...)
canını dişine takarak,
yazılmış eski destanlara bakarak,
sözü uzattı durdu...
Agladigini istemem ben ölürsem
Beni en sevdigin halimle hatirla
Uzak bir yerde çalistigimi düsün
Hayatta olduguma inan
Bir gün gelir kendiliginden
Geçer bütün üzüntüm.
Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün
Yeni havalarla gelir.
Gece, yagan yagmurla uyursun
Sabah, bir de bakarsin odan günesli
Her gelen vapuru, treni
Yeni bir ümitle beklemeli
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer bir sarisini seversin
Ask yasayanlar içindir.
bu şarkıları okurken belirsiz yani nedeni belirsiz bi mutluluk kaplayabilir içinizi, ama süleyman kargı açıklamaları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. **