nazım hikmet ran'ın "hasret" şiirini cem karaca seslendirmiştir.
koşa koşa gelip uzak asya'dan,
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim...
bilekler kan içinde dişler kenetli,
ayaklar çıplak,
ve ipek bir halıya benzeyen toprak
bu cennet bu cehennem bizim...
kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
bu davet bizim...
yaşamak, bir ağaç gibi
tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine.
bu hasret bizim...**
her şiir bir beste, her beste bir şiirdir aslında.
kimi zamanını aşar, kimi zamanını bekler, kimi de unutulmuştur.
hayatın her anı, insanın her hali ve sözü için bir ritim gizlidir, bir nota saklıdır kainatta.
bazısı kendini daha fazla tutamayıp açık eder, bazısı sabırlıdır, doğru anı bekler.
cemal safi-rücu edişin.muazzez abacı tarafından şarkısı seslendirilmiştir.
Rücu
Sen benim gözümde bir rivayettin
ilk değil alçağı yüksek görüşüm
Sanma ki sen bana ihanet ettin
O senin aslına rücu edişin
Gün olur kediye düldül derim ben
Gün olur baykuşa bülbül derim ben
Tedirgin etse de gerçek ötüşün
O senin aslına rücu edişin
Caymadım cüceyi yüce görmekten
Caymadım cahile cüret vermekten
Gözümden düşse de hal ve gidişin
O senin aslına rücu edişin
ilk defa vurmadım başımı taşa
Yanıla yakıla geldim bu yaşa
Sanma ki sen beni aldattın hâşâ
Çoktandır başladı bende bitişin
O senin aslına rücu edişin
Kahrını çektiysem vardır bir neden
Sensin bu duyguyu bende üreten
Gübredir toprağı verimli eden
Kim kimi kullanmış şöyle bir düşün
O senin aslına rücu edişin
Oyun bitti bu son perde son gala
Güçlü olsan başarırdın pekâlâ
Aslan rolü yakışmıyor çakala
Bırak da kendine gelsin gidişin
O senin aslına rücu edişin...