şarkının temposunu seven, nakaratını ezberleyen ama başka birşey bilmeyen insanın radyoda şarkıyı duyup kendi kendine mırıldanırken yaptığı harekettir.
eğer ortaya güzel bir şeyler çıkıyorsa, üretken, sanatçı, espritüel bir insandır. bu biraz, metro istasyonunda yanlış merdivenlerden çıkan birinin, kimseye çaktırmadan yoluna devam edip, etrafındakilere şapşallığını göstermemeye çalışmaması gibidir. bu yüzden eğlencelidir. ya da kullanılmaması gereken bir ilacı kullanmak gibi. o anda o şarkıya ihtiyacınız vardır ve bir şekilde temin etmeye çalışırsınız.
bir örnek olarak:
tam ona sarılırken
düştüm pencereden
sarılacak ne vardı
gülüyordun ya düşerken
şu da var,
beni vursalar
ip koysalar
dayanamam yine
kadere soksalar
gönlüm arıyor, istiyorum baaaaak.
gibi.
küçükken bir şarkıyı yanlış söylediğimde, abim, ablam hemen "o şarkı öyle değil ki" derdi. onlar yanlış söylediğinde ben de" o şarkı öyle değil ki" derdim. "ben belki böyle söylemek istiyorum" şeklinde zeka ötesi bir cevap verirlerdi, ezilirdim.
tv de ne zaman denk gelsem, şirinlik yaparak, şarkıcının söylediği şarkıya eşlik etmeye çalışan, nakarattan bir kaç cümle dışında, eller havada ,yüzde sahte bir keyifle, ağzını, dilini eyip, bükmekten başka birşey yapmıyan, (bkz: esra ceyhan)ın başını çekme olasılığı yüksek, insan modeli.
bir tempo tutturmuş şarkısını söyleyen kişinin şarkının ahengini bozmamak adına şarkının sözlerini unuttuğu yerde yarataciılığını devreye sokan eğlenceli olabilecek kişiliktir.
ayrıca, şarkı sözlerinin unutulduğu yerlere 'naynay', 'laylay', 'nınını' gibi sözcükler koyanların bir üst versiyonudurlar. *