mitolojiye göre tanrıların içkisidir. Bu yüzden kutsal içki olarak kabul edilir. şarabın ilk ortaya çıkışıyla ilgili birçok da efsane vardır. Anadolu'da en yaygın olanı da şöyledir;
nuh peygamber ağrı dağı'nın eteklerinde dolaşırken, çok neşeli bir keçi görür. keçinin neşesinin kaynağını merak edip onu takip eder ve iri taneli bir meyve (üzüm) yedigini görür. bu meyveyi çok beğenen nuh, üzüm suyunun tiryakisi olur. onun keyfini fark eden şeytan ise, onu kıskanır ve yakıcı nefesiyle asmaları kurutur. nuh peygamber bu duruma üzülüp kederlenince, şeytan da asmayı kurtarabilmesi için yedi tane hayvanın kanıyla burayı sulaması gerektiğini söyler. nuh peygamber de onun dediği gibi aslan, kaplan, ayı, köpek, horoz, tilki ve saksağandan oluşan 7 hayvanın kanıyla asmayı sular ve asma yeniden canlanır. işte bu yüzden o günden beri üzümün suyundan ya da bu meyvesinden üretilen içkiyi içenler, ya aslan gibi cesur, ya kaplan gibi yırtıcı, ya ayı gibi kuvvetli, ya köpek kadar kavgacı, ya horoz gibi gürültücü, ya tilki gibi kurnaz ya da saksağan gibi geveze olurlarmış.
Rakı ilk tercihim olsa da adabına uymadığında şarap canımdır. Nazlı değildir çünkü;
Arabeskle de içilir, popla da.
Peynirle de içilir, etle de.
Üzümle de içilir, fıstıkla da.
Yalnızken de içilir, kalabalıkken de.
Şişeden de içilir, bardaktan da.
Sevgiliyle de içilir, arkadaşla da.
Evde de içilir, dışarda da.
Neşeliyken de içilir, mutsuzken de.
Sıcakken d içilir, soğukken de.
Yazın da içilir, kışın da.
Gece de içilir, gündüz de.
Kadehleriniz dolu kalsın efendim. Açın bir şarkı, alın bir yudum. Sonra rahat bir uyku. Mutlu olun lan yarın. Her şey yolunda gitsin. Ölüm haberleri gelmesin. Karaya vurmuş küçücük yavrucakları görmeyelim. Hiç bir çocuk ölmesin lan yarın. Ve bir kadeh daha aksın ömrümüzden...