böyle başlıklara pek yazmam ama şu anki halet-i ruhiyeme uygun. çünkü şu an koca 2 litrelik şaraplardan aldım, içiyor ve görüldüğü üzere entry giriyorum. peki ne hissediyorsun diye sorarsan sabacığım (bkz: saba tümer), fındıkkıran balesinde bir sahne vardı hani, zaloğlu çıkar ve bağırır "benim adım tatar ramazan, ben bu oyunu bozarım" o esnada da kirli hary çıkar sahneye toplu tabancası, ağzında yarısı içilmiş ince purosu ile "senin işin bitti pislik herif" der. ışıklar kararır. oda ne ? memati ne işin var lan senin fındıkkıranda. sen bale bilmezsin ki? diyorum. o da bana "sende fındıkkıranı bilmiyorsun ama iki şarap içtin mozart kesildin başımıza denyo" diyor sayın saba tümer duyuyor musunuz. hemi de bana. evet sayın sözlük, takriben yarım saat sonra bu minvalde saçmalaya bilirim. önce yavru vatan kıbrıs, tüm türki cumhuriyetler ve türkiye cumhuriyetimden özür diler, küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden, adriana'nın dudaklarından, juliette'nin ayaklarından öperim ( hee ben fetişistim ). saygılar ve tüm sözlüğe içkiler bu gece benden.
edith: bazı arkadaşlar fındıkkıran balesinin motzart'a değil, caykovski'ye ait olduğunu söylediler. ben yukarıda ironi yapmıştım. aha fındıkkıran balesinin kronojisi.
caykovski'nin son balesi findikkiran (op.71), yazar e t a hoffman'in der nussknacker und mausekonig adli hikayesinden uyarlanmistir. ilk temsili de, 18 aralik 1892'de, st petersburg'daki maryinsky tiyatrosunda verilmistir.