bugün

asker ve devlet, dine o kadar düşman olsaydı ülkede tek cami kalmazdı. cahilliğinizle milleti taş çağında gibi yaşattınız ve bunda ısrar ettiniz. sarık kaldırılıp, beleşe saygı ve ona tapan müritler kazanan şeyhlerin kökü kazındı. herkese eşittir, kimse ulemadır diye ayağına kapandıramayacktır artık milleti diye. siksok efendi başına sarık geçirip, millete elini öptüremez denildi. ama bu zırcahil topluluk, kendi iyiliği için yapılan her şeye tepki verdiği için, şeyhlerin sikini yalamaya koşa koşa geri gitti.
Aslında kılık kıyafet kanunu’dur ve iki amaçla düzenlenmesi gerekirdi:
- osmanlı döneminde her azınlık kendi itikadini belli eden kıyafetler giyiyor ve kendi özel hukukuyla yargılanıyordu. Bu, üniter devlet anlayışının tamamen zıttında bir uygulama, devam etmesi mümkün değildi.
- şimdi de, oldukça muzdarip olduğumuz tekke, zaviye, tarikat mensuplarının özel kıyafetlerini kaldırmak.

Şapka konusu bence çok çok gerekli olmayan bir ısrardı ve uygulamanın bütününden ( yani tekkelerin kesilen yardımları, özel kıyafetleri, kimi zaman askeri muafiyetleri gibi ayrıcalıkların bitmesi) rahatsız olan kesim, bunu bir isyan ve tepki zincirine dönüştürdü. Böyle olacağı da maalesef öngörülmeliydi.
halen yürürlüktedir.
takım elbise kuralı varsa onun gibi bir durum olabilir mi bu kanun?

düzenleme mi istenmiş bu kanunla.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

Rize'de şapka olayı ile ilgili istiklal mahkemesi kararları erişime açıldı. Rize'li imam recep Koyuncu mahkeme tutanaklarını tercüme edip yayınladı.

Meclis Kütüphanesi’nin kayıtlarında Rize'de kurulan istiklal Mahkemeleri'ne ait 226 sayfalık belgenin yer aldığını ifade eden Recep Koyuncu, bu belgelerden 131 sayfanın mahkeme kaydı olduğunu ve Rize’de bu konu hakkında söylenenlerin çoğunun yanlış bilgiler olduğunu ifade etti.

'Potomya'da Sakal-ı Şerif Ziyareti Var' Diyerek Çağırdılar ...

Şapka kanununun, mecliste 25 Kasım 1925'te kabul edildiğini aktaran Koyuncu, Güneysu'da yaşanan olayların da 25 Kasım sabahına denk geldiğini ifade ederek "Buradaki olayların başlamasının bir geri planı var. Hep Güneysu konuşuluyor ama buradaki katılım en fazla Çayeli/ Büyükköy'den. Toplam katılım 153 kişi. Bunların 29'u Büyükköy'den katılmış. Büyükköy'ün orada ne işi var? Nereden haber aldı o insanlar? Büyükköy'deki insanları 'Potomya'da (Güneysu) sakal-ı şerif ziyareti var' diyerek çağırıyorlar. Ama planlar yapılmış" ifadelerini kullandı.

"Tehdit Edildiler"

Mahkeme tutanaklarındaki ifadelere göre Güneysu bölgesinden olaylara katılan insanların "Silahı olan herkes yarın buraya gelecek. Silahı olupta gelmeyenler ertesi gün öldürülecek" tehditiyle geldiğini ifade eden Koyuncu, "Fakat bu insanlar ertesi gün geldiğinde karakolun basıldığını, askerlerin esir alındığını gördüklerinde asi olanlara karşı gelmiştir. Bunu Rizeli olarak ısrarla söylememiz lazım. Çünkü, şehrimizi Cumhuriyet düşmanı olarak tanıtıyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum. isyan edenlere en büyük tepkiyi veren kişiler, halktır" şeklinde konuştu.

"Anlatıldığı Şekilde Değil"

25 Kasım günü isyancıların Güneysu'da bulunan ve içerisinde 7 tane askerin olduğu karakolu bastıklarını ve askerleri esir aldıklarını ifade eden Koyuncu, "Bunları bugün söylediğimizde bir tepki ile karşılaşıyoruz. Biz din düşmanı değiliz ama devlet düşmanı da değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 95 yıl üzerine bir belgeyi çıkardı.

Tam 226 sayfa.

insanların vermiş olduğu ifadeler var burada. Bizzat insanların kendilerinin verdiği ifadeler, kimsenin dedesinin, ninesinin anlatmış olduğu şeyler değil. Bunlara baktığımız zaman olay hiç de bizim bildiğimiz, halkın anlattığı şekilde olmadığını görüyoruz" dedi.

Şapkaya Batılı Kıyafeti Diyenlerin Ellerinde Batılı Silahlar Vardı.

Bazı hocaların şapka için haram olduğunu hakkında fetva yayınladığını dile getiren Araştırmacı- Yazar Recep Koyuncu “Bazı hocalarla ise şapkanın dini boyutu tartışılmıştır. Kimileri gayrimüslim, batılı kıyafetidir demiştir, bazıları haramdır diye fetva yayınlamıştır. Ki bunu söyleyen bazı insanların elinde Fransız, Alman, Rus silahları bulunmaktaydı. Dönem valisi 3 gün süre vermiş ve isyanın bitirilmesini emretmiştir. Fakat biri bir gün ikincisi iki gün olan süre isyancılar tarafından reddedilmiş ve karakol boşaltılmamıştır” şeklinde konuştu.

"Sakal-ı Şerif Ziyareti Var Diye Geldim. Baktım Karakol Basılmış. Cemaatimle Beraber Döndüm"

25 Kasım'da başlayan olayların yaklaşık 10 gün sürdüğünü söyleyen Koyuncu, "Ankara istiklal Mahkemesi, Rize'ye 10 Aralık gecesi gelmiştir. 11 Aralık'da yargılamalar başlamıştır. Yargılamalar 6 celse halinde 4 gün sürdü. Şimdi bazıları '4 günde kimlik tespiti yapılamazdı' diyor. Nasıl yapılamaz? Bunun bir ön hazırlığı var. 4-5 Aralık'ta bu olay sonuçlanmış ve bu kişiler yakalanmış. Bunların mahkemeye kadar ön ifadeleri alınmış. Ön ifadeleri alınan kişilerin hepsi mahkemeye çıkarılmamış. Bunu nereden anlıyoruz. ifadelerde 13 tane imam var. Ama mahkemede 10 tane imam var. Ne oldu bu 3 imam? Mesela Çayeli'nde Perkam camisinin imamı "Sakal-ı şerif ziyareti var diye geldim. Baktım karakol basılmış. Cemaatimle beraber döndüm gittim" diyor. Bu adama ne yapacaksın? Mahkeme bunu serbest bırakmış" diye konuştu.

▪︎ Yargılamalar ve idamlar

En genci 15, en yaşlısı ise 80 yaşında olan toplam 142 kişinin yargılandığı mahkemede şahıslardan 8'ine idam cezası, 19'una 5'er yıl kürek cezası, 22'sine 10'ar yıl kürek cezası, 14'üne 15'er yıl kürek cezası verildiğini ifade eden Koyuncu, 79 kişinin ise beraat ettiğini aktardı. Koyuncu, kürek cezasına çarptırılan şahısların 14 ayrı cezaevine gönderildiğini, 1929 yılında ise çıkarılan genel af ile hepsinin serbest bırakıldığını belirtti.

idam cezasına çarptırılan 8 kişiden yalnızca 1 tanesinin imam olduğunu ve o kişinin de hadiselerin ana kahramanlarından bir tanesi olduğunu ifade eden Koyuncu, mahkeme huzuruna çıkarılan toplam 13 imamdan birinin idam edildiğini, birinin 10 yıl hapis cezası aldığını diğerlerinin ise serbest bırakıldığını aktardı.

▪︎ istiklal Mahkemesi kararı sonrası idam edilen 8 kişi

idamların Nedeni: Şapka Bahanesiyle Halkı Kışkırtmak idam edilenlerin şapkayı bahane ederek Karakol bastığını dile getiren Koyuncu “idamın temel nedeni şapka takmamak değildir. Şapkayı bahane edip halkı kışkırtmak ve vatana ihanet etmek üzeredir. Şapka kanunu yüzünden idam oluğu söylentisi gerçek değildir. Sadece devlet memurlarının şapka takması zorunludur halkta herhangi zorunluluk söz konusu değildir” şeklinde konuştu.

▪︎ istiklal Mahkemesi Kararı (Latin Alfabesi ile)

3 Gün Bekletildikleri Yalan. idam cezalarının sabaha karşı infaz edildiğini ifade eden Koyuncu, idam edilenlerin dar ağacında 3 gün bekletildiği iddialarının tamamen yalan olduğunu, "ibret olsun" diye öğle saatlerine kadar bekletildiklerini aktardı. Bu konunun belgelerle açıkça kesinliğe kavuştuğunu söyleyen Koyuncu, idam edilenlerin "öldü" raporunun alınmasının hemen ardından dar ağacından indirilerek bulundukları yere (bugünkü TEDAŞ Binasının olduğu yer) defnedildiklerini ifade etti.

Şapka Kanunu, Sadece Devlet Memurları içindi
Olaylara 2020'nin gözüyle bakıldığını aktaran Koyuncu, "Ama konuştuğumuz tarih 1925. O dönemde Anadolu'daki insanımızın halini bir düşünün. Savaştan çıkmışız, ne yoklukların içerisinde nelerle mücadele etmekteyiz. O inkılabın yapılma sbebi medeni ülkeler seviyesine gelebilmemizdi. Zaten kanun, (şapka takmayı) vatandaşlara değil devlet memurlarına zorunlu kılıyordu. Şapka kanunu, günümüzde de geçerliliğini koruyor. Bu doğrudur, yanlıştır bunu tartışabiliriz. Ama bunu islam'la bağdaştırmak ve takan kişiye "kafir" demek yanlıştır" dedi.

▪︎ "Atma Hamidiye Atma" Yalanı

Tüm Türkiye’ye konu olan Hamidiye kruvazörünün Rize’yi bombalama olayının gerçek olmadığını ve uydurma bir rivayet olduğunu dile getiren Koyuncu “Rizelilerin Türkiye genelindeki imajı ‘Atma Hamidiye atma vergi de vereceğuk şapka da takacağuk’ şeklindedir ve söz konusu durum duyumdan ve rivayetlerden ibarettir, gerçek değildir. Rize’nin genel durumuna da bakmak gerekmektedir. Bireysel olarak çok farklı suçlar vardır çünkü Cumhuriyetin ilk yıllarında ciddi anlamda bir fakirlik bulunmaktaydı. Ekonomik olarak var olan ciddi sıkıntıdan kaynaklı çeşitli suçlar vardı, fakat bu isyanı Rizeliye mâl edemeyiz. Toplamda 150 kişilik silahlı bir grup bulunmaktaydı ve yine mahkeme zabıtlarına göre sadece köylülerin oluşturduğu bir gruptur” dedi.

"Koca Gemi Bir Şehri Bombalar da Bir Yere mi isabet Etmez?"

Hamidiye kruvazörünün Rize’yi bombaladığı yalanın Rizelileri derinden üzdüğünü dile getiren Koyuncu “Rizelileri üzen ise Hamidiye gemisinin Rize’yi bombaladığı yalanıdır kırıcı ve üzücüdür. Hamidiye gemisi o dönemki en büyük savaş gemilerinden bir tanesi. Mantıken kocaman gemi bir şehri bombalar da bir eve mi denk getiremez, bir yere mi isabet ettiremez, bir ağaca mı isabet ettiremez. Fakat Hamidiye gemisi kıyıya gelip korkutma amaçlı bir ses bombası atmış olabilir. Çok fazla bilinmeyen, yanlış bilinen şeyler var” ifadelerini kullandı.

"Hukuk Devletinde Bu Eylemler Cezalandırılır"

Söz konusu olayların tarihi, siyasi ve hukuki boyutları olan bir mesele olduğunu ifade eden Avukat Ateş Hatinoğlu ise, "Bu mesele her kesim tarafından bugüne kadar suistimal edilmiş. Her kesim tarafından yalanlar üzerine oturtulmuş. Bundan en büyük zararı çeken de Rizeliler. Bunların bir yalan olduğunu, tarihi bir iftira olduğunu, bu yöreye atılmış çirkin bir yakıştırma olduğunu, böyle bir olayın yaşanmadığını söylemek ayıp mı? Okuyan, araştıran insanlar elde ettikleri bilgileri kendileri için mi topluyorlar? Bu bilgileri toplumla paylaşıp insanları aydınlatmak bu insanların sorumluluğu değil mi? Tarihi olay ve şahsiyetler bugünün siyasi tartışmalarında silah haline dönüştürülüyor. Herkes tarihi olayları işine geldiği gibi yorumluyor. Tarihi şahsiyetlere kendi işlerine geldiği gibi bir rol biçiyorlar" dedi.

Yaşanan hadiselerin bie suç olduğunu dile getiren Hatinoğlu, "Hangi çağda hangi devirde olursa olsun bu eylem bir suçtur. Devletin bu eylemi cezalandırma yetkisi var mı? Var. Meşru olarak bir hukuk devletinde bu eylemler cezalandırılır" ifadelerini kullandı.

"Harf inkılabını Eleştirenler Abdulhamid'i Görmezden Gelirler"

Cumhuriyetinin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen devrimlerin çok büyük bir kısmını II. Mahmut döneminde başlayan reform hareketlerinin devamı olduğunu ifade eden Hatinoğlu, "Bugün şapka kanunun eleştirenler, II. Mahmud'un devlet memurlarına fes giyme zorunluluğu getirdiklerini görmezden gelirler. Harf inkılabını eleştirenler, Sultan Abdulhamid'in kendi hatırlarında Arapça'nın Türk lisanına uygun olmadığını yazdığını görmezler. ilk laik kanunlaşma hareketlerinin, ilk modern mahkemelerin, kız okullarının Abdulhamid zamanında kurulduğunu görmezden gelirler" dedi.

https://youtu.be/wJVAwKrK_Ac

https://www.facebook.com/...2/posts/4117590624936073/
Bu kanun sayesinde şapkasız a â olmuştur.
Şapka kanunu ve türevleri. Ortadoğuda bazı ülkelerde biraz katısı, bazı ülkelerde daha hafifi şeklinde tezahür ettirilmiştir. Msela Türkiye de kamuda başörtüsü yasağı olduğu dönemde Tunus ta ev hariç her yerde başörtüsü yasağı vardı. Suudi arabşstanda baş açık gezme yasağı vb. Ülkelerin kendi kararları mı idi acaba bilemedim.
Halen yürürlüktedir.
Yakında maske kanunu gelecek dünya genelinde hala yapılanı tartışıyorsunuz. Güzel kanundur Atatürk yaptıysa bir bildiği vardır. Evet.
Zamanında büyük petro ve Japon imparatoru meiji'nin de çıkardığı kanundur.

(bkz: japonlar batının tekniğini aldı kültürünü almadı/#24031885)

Hadi kemalistler ne yapılması gerektiğini bilmiyordu, boş işlerle uğraştılar, ya onlar da mı bilmiyordu?

Bin kere izah ettik, kimsenin o izahlara itiraz edecek götü yok ama hala yok sayıp, saçmalıyorlar.

Varsa itirazınız yazdıklarım orada işte. Verin cevabını tosunlar...
hiç bir anlami ve sonucu olmamış atıl .
Şapka kanuna muhalefet etmenin cezasını idam sanacak kadar cahil bir kesim.
Atam asmış oh iyi yapmış yobazlara diyen
Başka bir cahil kesim var.
20yy. Başında olmuş banane amk.
Sözlükte taş gibi kızlar var diyen 3.bir kesim var.
Tarafına seç ve yarışmaya başla.
1 diyorsan iskilipli posteri
2 diyorsan atatürk posteri
3 diyorsan ups boobs'la canlı sohbet.
Sarıkla dolaşan meczup sayısı çok az olduğuna göre amacına ulaşmış kanundur.

Sözlük yobazları çemkiriyorlar ama sanmam ki sarıkla dolaşıyor olsunlar... Maraş dondurmacılarını saymazsak fesle dolaşan bir maymun kalmıştı, o da geberdi gitti..
Cehape zihniyetinin halka dayattığı bir zulümdür neyse ki o günlerden eser yok şimdi.
Bir insana;

Hem kasket,
Hem kalpak,
Hem fötr,
Hem lengerli fötr yakışır mı?

Yakışıyor işte.
görsel

19 yüzyılın ilk önemli reformcularından Sultan Mahmud, Arapçada “tarbış” adı verilen yeni bir şapka türünü, fesi getirmişti. Önceleri kabul görmeyen ve kafir icadı olarak görülen fes zamanla kabul edilerek Müslümanlığın bir simgesi haline geldi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1925’te fesin kaldırılması da tıpkı kabul edilirken olduğu kadar sert tepkilere yol açtı.

Toplumsal sembolizmin uzmanı olan Atatürk, fesin ve geleneksel erkek şapkalarının yerine Avrupa şapka ve kasketlerin giyilmesi yasasını koyarken, yaptığı şey kesinlikle bir otoritenin yersiz kaprisi değildi. Kendisi de, yanında olanlar da, ona karşı çıkanlar da verdiği bu önemli toplumsal kararın anlamını çok iyi biliyorlardı.

'Ortadoğu' kitabından alıntı, bernard lewis.
bugün polisler şapka takmadığı için kanuna riayet etmediği gerekçesiyle çalıştığım resmi kurumdaki 15 memuru gözaltına aldı.

hala kanunlar için çalışan polisleri görmek güzel ya. vay beee. kanun hala geçerli arkadaşlar.
Atatürk’ün o yıllar bir güneş gibi doğmasından mütevellit dünyada iki güneş olmaz sen mustafa güneş ol demişler ve güneş ışınlarından korunmak için şapka kanunu çıkarılmış.
kanun gerekcesi vatandasi gunesin zararli ultraviole isinlarindan korumak olabilir.
taaaa 2004'te kaldırılmış kanun-muş.
bilen birileri şapka kanunu çıkarmanın tek bir mantıklı gerekçesini söyleyebilir mi acaba?
MADDE 1- 25/11/ 1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka iktisası Hakkında Kanunyürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2- 26/09/ 2004 tarihli ve 5237 sayılı ve Türk Ceza Kanunu'nun özel hükümler kısmında yer alan 222'inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Alıntı.

2004'den beri geçerliliği kalmamış kanun.
Gereksiz bir kanundur, hala mevcuttur.
Sanılanın aksine memur ve millet vekilleri hariç kimseye şapka takmak mecburi değildir, fes ve sarık ise sıradan vatandaşa yasak sarık sadece din görevlilerine mahsustur. Gerekli midir evet gereklidir. Eğer batılı olacaksan batılı gibi giyineceksin osmanlıya bakın takım elbise üstü fes komikliği ile hiç bir batılı seni ciddiye almaz. 2. Mahmut devrimlerinin devamıdır şapka devrimi.
Şapka yasağaaa.
fes veya kavuk takmayan kimsenin eleştirmeye hakkı olmayan kanundur.

lan bırakın lagalugayı da kavuk takıyor musunuz onu söyleyin. nasıl olsa polis artık karışmıyor o işlere; isteyen mücevveze kavuk taksa "ne yapıyorsun?" diyen yok.

madem kanuna karşısın, önce kavukla dolaşacaksın, sonra diyeceksin ne diyeceksen...

ne o yoksa atamızın devrimine uygun kılıkta dolaşmayı mı tercih ediyorsun? bak sen.... sebep?