Askerlerin yediği yemeğe giren her madde laboratuvarlarda analizden geçmekte. Pişmiş yemekler ve yemekhanelerin havasındaki bakteriler bile aylık olarak analize gidiyor. Gelen etlerin en bayatı 15 günlük! Parasıyla alamazsınız!
Yemeğe giren tuzu bile 5 gram fazla atamaz aşçılar. Bu kurallar tatta zayıflığa yol açacak derecede katıdır.
Hal böyleyken Yok efendim şap atılıyor yok 70 yıllık et yiyoruz önce elini öpelim diyenler yüzünden o yemekler çöpe gidiyor.
Çok değil, iki hafta asker girse yemek işine kıymetini anlayacaklar ama asker girse denetlemeler kalkacağından ne derece kötü yemek çıkacağının bilincinde olan paşalar asker girmesin mutfağa diye ellerinden geleni yaparlar.
Ha tabi 70 milletten adama çeşit olsun diye ağız tadına uymayan yemek verirseniz kimse yemez. Öğlen buğulanmış balık çıkar mesela. Kimse öğlen vakti balık yemez kolay kolay. Buğulanmış balığı ömründe yememiş adam da çöpe döker pişmemiş diye.
Ne diyorduk? Hah şap olayı. Reklamların teevizyonun bilinçaltı seks bombardımanından kurtulmanın verdiği zihinsel rahatlamaya fiziksel yorgunluğun ve emir altında olmanın verdiği psikolojik baskıyla beraber oluşan problemin suçu yemeğe atılır ki kuş ötmüyo mu ehehe diye dalga geçmesinler.
lisede yatılı okuldayken var diyorlardı, aşçının ağzını aradım bi, mal mal yüzüme bakmıştı. sonra düşündüm, ya yok, ama olmaması elde değil, varsa da gözüm ilk saline marka her masada bulunan tuzluklara çarptı. evet büyük oyunu bozmuştum, pusuuuu diye bağırdım.. olsa onlarda olurdu zaten avel avel bakan, o ney ki la gardaş diyen aşçıdan sonra.
Tıpta şap, dokuları daraltmak ve vücut sıvılarının akıntısını azaltmak için kanama durdurucu, organik dokuları daraltmak ve hemorajla kanamayı durdurabilir veya azaltmak için bir stiptik ve zehir yutulduğunda kusmayı sağlamak için bir emetik olarak düzenli kullanılır.