Bütün iş hayatımın geçtiği alandır kendisi. iyi niyetli olmak zordur orada, herkesin birbirini ezdiği insanların kendini telsiz denilen salak bir alet ile göstermeye çalıştığı yerdir. ilk okuul mezunu bir adamın sizi ezebileceği tek yerdir. Yeni başlayanların salak gibi kendini gösterme çabası içinde olduğu, işi bilenlerin çalışmadan iş yapar gibi göründüğü, kazara buraya düşenlerin ise suya sabuna dokunmadan maaşını alıp gitme derdinde olduğu yerdir.
şantiyede insan bir tek şey düşünür. o günkü işleri yapmak. ne dünya, ne hava hiçbir şey çalışanların gözüne görünmez. sabahın kör karanlığında makineler çalışır. yağcısından şefine herkes oradadır. öğlenin sıcağı ya da soğuğu, yağmur, kar hatta savaşın bile önemi yoktur. yapılacak olanlar yapılır ve akşam karanlığında yağcısından şefine hepsi aynı karavanada ve binada buluşur. sabaha kadar herkes farklılaşır, hayatına döner. sevdiklerini özler, arkadaşları ile oyuna gider, okumaya gider, vakit öldürmeye gider, kimi de dertlerine döner. ta ki sabaha kadar. sabahın karanlığında her şey tekrar başlar bir daha ki akşama kadar. şantiyeci kardeşimin bu işi başarmaktan başka derdi yoktur. bizler anamızdan, babamızdan, kardeşimizden çok birbirimizi görürüz. gurbette olduğumuzdan kalender oluruz, halden anlar, birbirimizi idare etmesini biliriz, beraber yemek yeriz, beraber çalışırız. aile gibi oluruz. o yüzden birbirimize kardeşçe yaklaşırız. ama işimiz zordur arkadaşlar. allah hepimizin yardımcısı olsun. sabır versin.
Çalışma sahasıdır. Şantiye alanlarına girmek, çalışanları dışında yasaktır genelde. Ama bir seferinde eniştemle beraber şantiyeye gitmiştim meraktan. içeri girmemle çıkmam bir olmuştu. Aşırı gürültü bir inşaat şantiyesiydi.