sevgili babamla dut ağacının altında kurduğumuz hayallerimiz vardı, işe girsem herşey güzel olacaktı, umutlu olacaktık, çok daha mutlu olacaktık, bir kiraz bahçesi dikecektik, annem, babam ve ben, çok birşey istemedik, küçük bir hayaldi, işe girmemi dört gözle bekleyen babamı, işe girdiğim, sınav sonucunun açıklandığı gün kaybettim, hep şanssızım derdi babam, ben de babam gibiyim, ben de şanssızım, o gururu, mutluluğu, belki de maddi durumu düzeltip rahat bir nefes almanın sevincini asla ona yaşatamadım. ama bu şanssızlıklar bitmedi, sürüyor, canım sağolsun diyorum, elbet bir gün evet, bir gün, o kötü şans beni terkedecek.
eğer otobüs yolculuğunda, sıcaktan buharlaşmak üzereyken ve boğazınız kurumuşken muavin tabak dondurma dağıtıyorsa şanslısınızdır ama o dondurma kırk kişilik otobüste dağıtılan tek kaşıksız dondurma ise en şanssız insan olduğunuzu anlarsınız hayalleriniz yıkılmış şekilde bir umut yeni dondurma istersiniz; cevap "maalesef elimizde başka dondurma kalmadı" ise ilk molada atın kendinizi o otobüsten, ben öyle yaptım tabi ilk mola ineceğim yerdi yoksa o kadar para verip 1 liralık dondurma yüzünden 40 liralık otobüsü terk etmezdim daha delirmedim...
kız okula arabayla gidiyor, giderken trafiğe yakalanmış arabadan bir resim çekmiş "18.50 de ders basliyo kimsr bana sanssizliktn bahsetmesin :/" diye tweet atıyor. biz 30 kişilik minibüse 70 kişi fordlaşa fordlaşa biniyoruz, sınav döneminde otobüs şoförü alırsa kendimizi şanslı hissediyoruz.
kesinlikle görecelidir. her zaman şükretmek gerekir.
öyle bol bulunur ki bu şey bende; hani derler ya "çölde kutup ayısı çıkar bana" filan, işte ben o çöldeki kutup ayısına oscarlık bir ölü taklidi yaparım, ayı dahil etraftaki herkes inanır benim öldüğüme ama gel gör ki ayı nekrofilidir.
- metro istasyonunda bineceğin metro aracının bütün kapılarını ıskalamak. yani o kadar kapı varken durduğun hizada kapı yoktur. ortada biyerde kalırsın.
- onbeş yirmi dk sıra beklediğin atm'nin sıra sana gelince eror vermesi. teknik bir nedenden dolayı hizmet verememesi. para bitti desene şuna.
%90 başarı oranı olan, eziyeti büyük, kendisi küçük olan bir hastalığın* küçük ameliyatından başarısız olarak çıkmaktır. "ikinciden sonra kesin düzelir abi yeaa bu kadar da cenabetliğimiz tutmaz" deyip ikinci küçük ameliyata girmek için zaman ve imkan bulamamaktır. dağlara taşlara kafa atmak istiyorum. amını astarını sikeyim.
acemi birliğinde
usta birliği açıklanacağı gece herkes heyecanlanli bir vaziyetle beklemektedir.
ve usta birliği açıklanir
yaklaşık 170 jkişi bekliyordur
yüzde 30 u antalya
yüzde 30 u muğla
yüzde 20 si mersin
geli kalanı ıstanbul ızmir ankara nevşehir aydın balikesir
yani sahil kısmı
170 kişi içinden bir kişi sadece 1 kişi boluya düştü
ebesinin amı gibi soğuk bir yere
o kişi bendim evet ben .
bu sabah ağzıma sıçmış olan hadise.
sabah uyandım, kahvaltı ederken en arkada ki iki dişimi birden kırdım.
dişlerimin kırıklarını görmek için banyoya lenslerimi takmak için gittim ve o an ki heyecanla lenslerimi taakarken bir tanesini yırttım şu an göremiyorum.
ben lenslerle ve dişlerle uğraştığım sırada annem temizlik yapıyordu. o da şansa laptobumu masadan düşürdü monitörün yanda ki menteşelerini kırdı. bunların hepsi bir saat için de oldu ve şu an kutup ayısını bekliyorum. gelmesi yakındır.
Ales gibi bir sınavda ( yani girenlerin yaş ortalamasının 20 üzeri olduğu bir sınavda), yanınınızdaki 50li yaşlarındaki adamın sınavın ortasında altına işemesi ve her yeri sidik kokusu sardığı için ve bir metre yanınızda sidik gölü olduğu için sınava konsantrasyonunuzun bitmesidir. evet.