ilginç bir şekilde otobüs , minibüs ..vs gibi toplu taşım aracından inince buram buram isot ve kebap kokan , urfa kebabı dillere destan , parmak ısırtacak kadar güzel olan bir ilimiz.
7 yaşımdayken çekilmiş bir resmime baktığımda sapsarı bir ova ve masmavi bir gökyüzü olarak aklıma yer etmiş coğrafya. aklımda kalan diğer şeyler ise közlenmiş patlıcan tadındaki harika köfteler ve bostana dedikleri kıpkırmızı epekşi domates salatası. o tarihlerde süper güneş altında sapsarı ekinler altında bi köye gitmek için bildiğiniz bi akarsuyu reno ile geçebilmek gerekiyordu. şehir merkezinde fransız savaşından kalmış delik deşik duvarları olan tarihi yapılar vardı bi de. ceylanpınar devlet üretme çiftliği denen yerden hep üzerinde düç yazan parlak metal kutularda peynirler gelirdi evimize. bir de bakraç bakraç yoğurt. o kıraç köyden o yoğurt nasıl çıkardı hala anlayabilmiş değilimdir. sonraları orada gerçek ceylanların yaşadığını öğrendim ki.. yaşadığım mecrehan isimli köye daha elektrik bile gelmemişti. dua ederdim bi tır yanaşsa da benzin alsa diye. evimiz petrol ofisinin yanındaydı ve yakıt ikmali için jeneratörü çalıştırıyorlardı.. sonra evimize elektrik geliyodu yarım saat. siyahbeyaz 37 ekran televizyona bakakalırdık kardeşimle.. hep düşünürdüm.. naapıyos biz bu sapsarı ovada diye.. meğer ovanın adı harranmış. ova olduğunu okulda öğrendim.
kebabıyla da meşhur olan ilimizdir. urfa ve adana arasındaki farkı bilmediğim için bir keresinde "usta bana bol acılı bi urfa" demiştim. ustada bana bakıp "o zaman adana oluyo" demişti. bende yana yana adana'mı yemiştim.
(bkz: urfa kebap)
(bkz: adana kebap)
(bkz: urfa ve adana arasındaki fark)
içinde sayılı zengini barındırıyor onlarda aşiretten gelen bir zenginliğe sahip.. kendilerinden daha zengini görünce korkuyorlar - tek başınıza iş yapmanız zor ortak olacaksınız ancak.. ben öyle yaptım..
alternatif takılan insanların yaşamadığı(ya da yeraltında yaşadığı) şehir. halkı da genelde 34 ya da 06 plaka arabaya biniyor ki sebebini anlamak imkansız.
tarihini bir yana bırakırsak arabadan dışarı çıktığınız andan itibaren ter kokan şehirdir. ayrıca kitapçılarda beyaz uzun sakalları ve yeşil elbiseleriyle namaz kılan insanları görmek mümkündür.
feodalitenin ülkemizde en yoğun yaşandığı şehirdir. biraz kan bağım var o kadar. bir de buranın halkı burada olan nesneleri çok abartarak anlatır. sanki herşeyin en meşhuru burdan çıkıyor. misal yoğurdu bile türkiyenin en iyisiymiş.
dünya da nesli tükenme tehlikesi bulunan kel aynak kuşlarının yaşadığı tek şehir. ayrıca el-ruha oteli gidip görülmelidir. küçük ama uzun daracık sokakları ve eski urfa evleriyle tarihin ta kendisi.