canlı yayında gazeteci nedim şener'e hitaben, "hanefi avcı gözaltına alındıktan sonra üç mesaj çekmiş. biri karısına, biri sevgilisine, diğeri de nedim şener'e." dedikten sonra, "hadi o kadınlar erkeklerine sahip çıkıyor, sana ne oluyor?" diye sorarak, kendince lafı gediğine koymuş komik adamdır. nedim şener kendisine, "nereden biliyorsun? telefonları mı dinliyorsun? telekulak mısın sen?" diye sorduğunda apışıp kalması gerçekten komiktir.
ardından, şamil'in yazdığı "çelik çekirdek" isimli kitaptan bahseden nedim şener bu kitabın daha çok kabak çekirdeğine benzediğini, yalanlarla dolu olduğunu söylediğinde, zıvanadan çıkmış, terbiye sınırlarının amına koymuş ve çirkefliğin dibine vurmuştur.
yazılarını dikkatle takip ettiğim araştırmacı gazeteci, ancak haberturk'teki programda karşısındaki bir kahvehane gazetesinin (bkz: posta) yazarı bile olsa üslubu çok kötüydü. kitabının adıyla dalga geçilmesine kızmış olacak ki "adam ol, sus, konuşma layn" türü şeyler zırvaladı. ayrıca hanefi avcı'yı daha yargılanmadan suçlu ilan etmesi de yanlış. tüm bunlara rağmen şimdiye kadar yaptığı sayısız nokta atışı haberi göz ardı etmemek lazım. aktütün baskınının arkasındaki gerçekleri mehmet baransu'dan değil şamil tayyar'dan öğrenmiştik.
Dün kısa bir süre meclisteydim, bir randevum nedeniyle erken ayrıldım. Döndüğümde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup konuşmasını sürdürüyordu. Televizyonu açtım, Kemal Bey, AK Partili milletvekili ve bakanların hiçbir sözüne güvenilmeyeceğini salık veriyordu.
Dayanamadım, kahkahayı bastım.
Eyvallah.
Sana inandım, AK Partili tüm milletvekili ve bakanlara güvenmedim!
Güzel de sana nasıl güveneceğim? Yazı bile yazamıyorum, aynı gün üç defa köşemi değiştirmek zorunda kalıyorum. Ahmet Hakan'ın başına gelenler ortada. Güvenip köşe döşedi, dükkanı erken kapatınca tekzibi fark etmedi, açığa düştü.
Video komplosundan sonra aday değilim taahhüdünde bulundun, sözün hükmü yatsıya kadar sürdü.
Doğu'da genel af çıkarırız dedin, Ankara'ya ayak basınca çark ettin.
Türbanı ben çözerim dedin, milletvekilleri kişisel görüşüdür, bizi bağlamaz diye feryat edince türbana dolandın.
Kurmaylarını toplayıp 29 Ekim'de Çankaya'ya çıkmama kararı aldın, Muharrem ince erken açıklayınca yalpaladın.
Aday olurken kurultaya çarşaf listeyle gideceğini açıkladın, başkan oldun Baykal tüzüğüne sarılıp blok listeden medet umdun.
Son olarak Ergenekon sanıklarına meclis yolunu gösterdin, basın yazınca yok öyle bir şey diyerek kimseyi yanıltmadın.
Açıklamalarını, üzerinden 24 saat geçmeden değerlendiremediğimiz bir genel başkanın sözlerine sahi nasıl inanacağız?
Salih Memecan'ı farklı karikatürler çizmeye nasıl ikna edeceğiz?
Sıkı durun, Kemal Bey'in beni kahkahaya boğan cümlesinin devamı var: Ahlak mı? Ahlak bunların kenarından bile geçmez.
Demek istiyor ki, AK Partili tüm milletvekili ve bakanlar ahlaksız!
Eyvallah!
Yine sana inandım, hepsini kenarından ahlak geçmeyen siyasiler ilan ettim!
iyi de ahlak senin hangi kenarında?
Evli bir genel başkanla evli bir milletvekiline yakıştırılan video komplosunun kahramanları kimdi Kemal Bey?
Ya Akif Hamzaçebi?
Ya Muharrem ince?
Lütfen bel altından vurmayın!
Tamam, bunlar defterinizde ahlaki sınırları içinde, itirazım yok, lafımı geri alıyorum! O halde, bir seks videosundan genel başkanlık postu çıkarmak nasıl bir ahlaki marifettir, anlatın o zaman?
Elin videosuyla genel başkanlık kurultayına girmek nasıl bir duygudur, nasıl bir ahlaktır, izah edin, görelim?
Biz ahlak deyince parayı pulu kastettik!
Öyle mi? CHP hesaplarındaki kayıp 1 trilyona ne oldu, hatırlayan var mı? Tuncay Özkan'ın Kanaltürk'üne aktarılan milyon dolarlar peki?
Olsun, biz gerçek belge çıkaramayız, oy kullanmak için muhtardan ikametgah belgesi bile alamayız ama isviçredeki hesapların belgesini isteriz!
Başbakan, ;Hesapları bulun, tüm parayı malvarlığımla beraber size bağışlayacağım; diyor. Kemal Bey'in cevabı:;Kirli para istemeyiz.
Buna da eyvallah!
Yine inanıp soralım: Peki kirli video ne olacak? Kirli videodan CHP genel başkanlığını çıkardın ama kirli Wikileaks'ten iktidar çıkar mı sahi?
Sandıkta cevabını göreceğiz. Ama dün için Kemal Bey'e teşekkür borcum var. Allah senden razı olsun! Dün inanın hiç keyfim yoktu, güldürdün beni.
Umarım, hükmü yatsıyı aşan sözlerin olur, gülmeyi keseriz.
--spoiler--
"yüzüne tükürsen nisan yağmuru sanır" cinsten... bugün aklınca kemal kılıçdaroğlu'na ayar vermiş*
ayar dediğin nedir ve nasıl verilir adlı dersleri bilimum sözlüklerde bolca veriyorlar o konulara girmeyelim.
şimdi böyle bir "temiz belge"si istenmesi ayrı bir salaklık ama bu iddialar doğru değil sen önce git muhtardan belge al demek de ondan kat be kat salaklık...
şimdi bu admaın ders aldığı profesörle benim de zamanında derslerim oldu. o adamın her zaman tekrarladığı cümle şudur. "her şeye şüpheli yaklaş, gazetecilik bir savunma makamı değil iddia makamıdır"
biz şimdi şamil'e sorsak "gazeteciyim" der. peki ülkesinde bir iktidar hakkında bu kadar büyük iddialar atılmışken onu araştırmayıp da muhalefet liderinin cılız muhalefeti ile dalga geçene nasıl "gazeteci" diyeceğiz?
kaleminin arkasındaki yeşil dolarlardan parlayan ışık gözlerini almış olabilir, birileri söylesin. savunma makamında değil iddia makamında oturuyor!
cemaate ait timaş yayınları'ndan "çelik çekirdek" diye bir kitap çıkartmış kapağına da "ek içerik: hanefi avcı meselesi..." diyerek "reklamın" tillahını yapmıştır.
sadece ve sadece demokrat gazeteci olduğu için hakkında açılan binlerce dava olmasına karşın , paşaların postal yalayıcılığı ve darbecilerin basın sözcülüğünü yapmaktan yargılanan ama açıktan darbecilik yapmasına rağmen ikiyüzlü soytarı medyanın yoğun teveccühüne mazhar olmuş mustafa balbay kadar kıymet görmeyen bir garip cesur yürek.
ya ergenekon savcısı ile yatıp kalkıyor, ya da kahin.
yok iş böyle değilse soner yalçın'ın chp'ye yazdığı mektuptan nasıl haberdar oluyor, mektupun bir kopyası nasıl bu adamın eline geçiyor biri açıklasın...