şalcı bacı

    21.
  1. 22.
  2. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2105411/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2105412/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2105413/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2105414/+

    Şalcı Bacı yalanı ve gerçekler.

    Fotoğrafta görülen Şapka Kanununa muhalefetten dolayı idam edildiği öne sürülen, aslında varlığı bile tartışmalı olan Erzurumlu Şalcı Bacı değil, ıspartalı Hasan kızı Fatma.

    Suçu ise cinayet. Cumhuriyet tarihinde idam edilen ilk kadın odur.

    https://www.facebook.com/...2/posts/4117571318271337/
    5 ...
  3. 8.
  4. baştan aşağı yalan olan, insanları cumhuriyete düşman etmek için ortaya atılmış iftira. zaten tek var olan kaynak(!) çetin altan. ne mahkeme tutanakları ne görgü tanıkları, ne bu kadar büyük bir olaydan habersiz ve sonradan da haberi olmayan gazeteciler...

    bahsi geçen fotoğraf -ki kanıtlardan biri- zaten sahteler ötesi.

    http://www.ajans32.com/ya...95h.htm?interstitial=true

    http://odatv.com/n.php?n=...-yillik-sirri--0412121200 <<* * * * >>

    hala böyle şeylere sorup soruşturmadan inanan kaldı mı yahu? şaka yapıyorum tabi ki kaldı amk ülkenin %90'ı böyle. bunlar bir de mezardan ceset çıkarıp istiklal mahkemeleri tarafından ölüyken asıldıklarını söylemişlerdi. gülmekten ve cevap verme tenezzülünde bulunmadığımdan kaçtım oradan tabii.

    bak sen ya. *
    7 ...
  5. 17.
  6. 15.
  7. Şapka giymediği için idam edilen şalcıbacı senin de kadınlar günün kutlu olsun.
    3 ...
  8. 7.
  9. Bugünkü entrylerden birinde bahsi geçen ninemiz. Aklıma bu olay geldikçe içim bir huzursuz, mutsuz olur. Mekanı cennet olsun.
    Böyle bir rezaleti yaşatanlarda hesabını vereceklerdir elbet.
    3 ...
  10. 12.
  11. 4.
  12. YIL 1926... Yer Erzurum... Şehirde gizli bir heyecan var...Bir kadın asılacak... Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş... Bir meydana bir sehpa kurulmuş... Jandarmalar kadını götürüyorlar... Kadın çarşaflı... O tarihte Anadolu'da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı... Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu'nu tenkit etmiş...

    Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle idama mahkum olanlar arasında bir kadından da söz edilir. Bu, bohçacılık yaparak hayatını kazanan ve "Şalcı Bacı" diye tanınan bir kadındır. Gazeteci Nimet Arzık, bu olayı duyduğunda bir hikaye yazdığını ve adını "Şalcı Bacı Asılmağa Gidiyordu" koyduğunu anlatır. Nimet Arzık, Şalcı Bacı'nın "Şapka Kanunu'na Muhalefet suçundan asılacağı" kararına şaşırdığını, "candarmalar" onu iterek götürürlerken "Kadın şapka giye ki asıla?" diye sorarak geçtiği yollardaki "donuklaşmış" insanların içlerini kabarttığını da ifade eder. Şalcı Bacı'nın "Kadın şapka giye ki asıla?" şeklindeki safça şaşkınlığı yansıtan sorusunu Nimet Arzık şöyle cevaplandırır:
    Giyer, giymez, ama "icaplar" vardı... Görev icapları, ödev icapları, ibret icapları, gösteri icapları... Şalcı Bacı'yı iki metre boyuyla, "isli" yüzüyle, yılan yılan incelmiş örgüleriyle, siyah puşusuyla ve bütün sabır felsefesiyle darağacına vardırıyordu bu icaplar... Bildik evler arkasında kalıyordu, hükümet meydanına dek... Erkek adımlarla, bilmedik bir dünyaya doğru yürüyordu... Donuklaşmış halkın arasından, koşuşanlar vardı ağlayarak, onu o bilmedik dünyanın eşiğine kadar uğurlayan.
    "Şapka Kanunu'na Muhalefet" suçundan Şalcı Bacı'yı idama gönderenlerden biri, gazeteci-yazar Çetin Altan'ın dedesi Kumandan Tatar Hasan Paşa'ydı. Altan bir kitabında bu olayın kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatmıştı:
    Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. ismet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa'nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal duçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki" demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamıştım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde.
    Erzurum'da halk içinde Şapka Kanunu'na gösterilen muhalefet üzerine Vai Paşa'yla Kumandan Tatar Hasan Paşa kafa kafaya ererek bu muhalefeti kırmak için "daha kestirmeden" bir çözüm arayışına düşmüşlerdi. işte Şalcı Bacı'yı idama götüren gelişmeler böyle başlamıştı. Nimet Arzık'ın anlattığına göre Vali ve Kumandan Paşa şöyle demişlerdi:
    Ne yapalım, muhayyelelere dehşet salmak için kimse hükümetin emrinden dışarı çıkmaın diye. N'apalım? Bir kadın asalım, inkılaplara karşı geldi diye.
    Sonrası da şöyle:
    ...inkılaba karşı, gösterişli boyundan ötürü Şalcı Bacı'yı bulmuşlardı. Bohçacıydı yazık... Evden eve gezer, çarşaflar, yatak örtüleri, puşu'lar satardı, dolaştıkça yassılaşan bohçasına sarılı...
    Ve evlerinde rahat oturan kadınların şikayetlerini dinlerdi, "izli" yüzünün huzuru bozulmadan bazan bir "kitaplık" laf ederdi, yerini bulan... Şalcı Bacı'nın ne şapka'dan, ne de inkılaptan haberi vardı... Ama "ihbar" diye bir müessese ardır, hala acı acı işler Türkiye'de... işte o müessese işlemişti.
    Böylece Şalcı Bacı'nın yüzü inanamazlık ve şaşkınlıkla karışmıştı. ikide bir de duralarken "Kadın şapka giye ki asıla?" diye sorarak direnmişti. Arzık hikayesinde diyor ki:
    Ve asıldı... Sarkmış bücudu ne kadar, ne kadar uzandı, Türkiye'nin her tarafına gölgeler salacak kadar uzun.
    işte Tatar Hasan Paşa'ların ve Vali Paşa'ların işine öyle geliyor diye, kendi halinde zavallı bir bohçacı kadın, şapka giymesi mümkün olmayan savunmasız Şalcı Bacı bir çırpıda Şapka Kanunu'na muhalefetten idam edilenler kervanına katılmıştı...
    1 ...
  13. 16.
  14. Sene 1926. Erzurum’da kurulu idam sehpasında bu defa kanun adı altında dayatılan şapkaya muhalif olan ve urganın başına Kumandan Paşa’nın emriyle yaka paça getirilen Cumhuriyet’in ilk kadın şehidi Erzurumlu Şalcı Bacı var.
    Halk, muhalif olmanın bedelinin ölüm olacağını biliyordu, öğretilmişti bu durum onlarca ‘ulucan’ın yere düşen sarığıyla. Bunun için mevcut iktidar ne cana kıymaktan ne de kan dökmekten sakınmıştı. O güne kadar ‘bağnaz’ düşüncelerin odağı olarak lanse edilen nice insan son nefesini onların ipinde vermişti. Halk bundan alması beklenilen dersi(!) almış; konuşmaz, duymaz hâle gelmişti. Susmayanlar da vardı. Onlar yani sonu ne olursa olsun çıkarılan “kanun”lara, dayatmalara inancı gereği karşı duracak, bedenini siper edecek, ateş olup karanlıklara karşı yolumuza ışık tutacak canlar. işte o ateş, bu defa sözüm ona muasır medeniyetin önkoşulu olarak halkın önüne konan şapkaya karşı duruşun simgesi olacak bir kadını sarmıştı, Erzurumlu Şalcı Bacı’yı.
    Alınan kararla jandarmalar onu yaka paça idam sehpasına getirdi, sonra da tok bir sesin verdiği emir işitildi. “Şalcı Bacı” idam sehpasında sallanıyordu, şehid edilmişti. Darağacında olmanın verdiği şaşkınlıkla Kelime-i Şehadet’ten önceki son sözleri ‘Kadın şapka giye ki asıla!’ oldu. Cenazesi ‘ibret olsun diye’ iki gün boyunca ipten indirilmedi. Halk o kadar sinmişti ki ağıtlar bile kapalı kapılar ardında, gözyaşları içe dökülerek yakıldı. Çünkü hüznü dile getirmek, insan kanıyla temellendirilmeye çalışılan rejime karşı çıkmak demekti.
    O yıllarda halkın dönüştürülmesi için ihdas edilen her “devrimde” olduğu gibi bu süreçte de tek bir kişinin şehadeti sisteme yetmedi. Rejim muhafızı istiklâl Mahkemeleri şapka kanununa muhalefetten iki buçuk ayda 57 kişiyi idam etti, yüzlerce kişi için mahkumiyet kararı verdi.
    Şalcı Bacı’nın infazına yakın zamanda Cihan Aktaş ışık tuttu. iskilipli Atıf Hoca ve beraberindeki 25 âlimin yanı sıra Erzurumlu Şalcı Bacı’nın idam hükmünü de Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa’nın verdiği ortaya çıktı.
    Şalcı Bacı ve binlercesinin ahı yerde kaldı. O ahlar bile her yanı kan kırmızıya boğabilecekken hâlâ devlet eliyle cinayetler işleniyor; insanlar son nefeslerini ıslak çukurlarda veriyor; zamanımızın darağaçları haline gelen ‘tecrit’lerde işkencelerle canlar alınıyor;,insanlar kimliğinden, ideolojisinden, inancından dolayı bir köşede kurşunlanıyor ve adına da katilin emriyle faili meçhul deniyor. Ne yazık ki bizler, müslüman halklar olarak Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki suskunluğu aratmayacak fena bir suskunlukla infazları izliyoruz. Gittikçe bizi de boğacak olan karanlık suskunluğumuzu delmek adına geçmişle, bugünle yüzleşmemizin ve cinayetlerin hesabını sormamızın gerekliliği ne kadar açık…
    1 ...
  15. 16.
  16. gerçek olup olmadığı tartışmalı olaydır.

    eğer gerçekse yazık olmuştur.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük