ona göre yaşantımıza dikkat edelim. allah’a kul olalım, ahlaklı olalım, insaflı olalım, kul hakkı yemeyelim, namazımızı kılalım ve diğer farz ibadetleri eda edelim. huzurlu bir şekilde ölelim sözlük yazarları.
Götürdüğü yerde bir şey yok diyorlar hayatın,
kimi siyaha boyanmış gazetelerle çevrili bir pencere görüyormuş, menteşesine beyazlar sıkışmış.
kimi masmavi bir okyanusta kendini buluyormuş ya da bulmak istediğini görüyormuş.
hangi dilde yazılmış olursa olsun, her şiir özelmiş, öyle diyorlar hayatın götürdüğü yerde.
hoş, iyi öldük, öğrendik. Hisler varmış, hayatın bittiği yerde.
ne kadar saçma değil mi öleceğimizi bile bile yaşamak? uzun bir romanın sonunu bile bile okumak gibi bir şey işte sıkıcı. o yüzden unutuyoruz öleceğimizi siz de hatırlatmayın bir zahmet. sizi bilmem ama ben bilerek unutuyorum.
Ve, o bir günün; ertesi gün veya şimdiki zaman olmadığına dair hiçbir kontrat, kanıt veyahut his falan yok ortada?! Asıl üstünde durulması gereken mevzu bu olmalı bence...
bir gün bir haber okumuştum, başlığı şu şekildeydi; "ölümün çaresi bulunuyor". içeriği de google'ın da destek verdiği bir çalışma ile yaşam süresinin çok daha uzatılacağı, bu hücre düzenlemesiyle ölümsüzlüğün sağlanabileceği.... gibi bir şeydi.
haber sitelerinde haberin altında bir okuyucu yorumu vardı ki, hiç unutmam;
"çare", bir derde karşılık üretilir. ölümü dert olarak görürseniz çare ararsınız. ölüm bir dert değil, bir hakikattir.