iktidardan inmelerine yol açacak kadar olmasa da, ciddi manada oylarının düşmesi durumudur. tabi bunun bazı sebepleri vardır, maddeler halinde bunları irdeleyeceğim.
öncelikle ''büyüyen ekonomi'' mevzusu artık oy ve destek kazandırmamaktadır. milyar dolarlık projeler, borsa artışları falan filan. şimdi ekonomik sebepleri sayalım;
1) devletin ekonomisi büyüdükçe halkın ekonomisi küçülmeye başladı.
2) milyar dolarlık projelerden hangimizin cebine 5 kuruş giriyor?
3) büyük ekonomi deniyor. en ufak söylentide bile dolar ile euro fırlayıp gidiyor. güçlü ekonominin para birimi de güçlü olur, böyle ota boka oynayıp döviz karşısında ezilmez. dolarla, euroyla iş yapan esnaf ve ticaretçiler son 2 senedir büyük paralar kaybetmeye başladı.
4) ''artık bankalar batmıyor'' gibilerinden konuşuldu. ancak artık halk her bankaya 10 kredi borcu olduğu ve faiz ödediği için bankaların batmadığını anlamaya başladı. yani sen halkı fakirleştirip, bankalara bağlı ve muhtaç hale getirirsen, o bankalar niye batsın ki?
5) gezi parkı faiz lobisinin işi dediler. merkez bankasının direktifleriyle faizi %7'lerden %9'lara çıkardılar. madem faiz lobisinin işiydi gezi parkı, faizcilere bu kıyak neden?
6) benzin hadisesi yeni bir şey değil. senelerdir en pahalı benzini biz alıyoruz. ama fiyat 5'e vurunca milletin gözü açıldı, artık en koyu akp'lisi bile benzinden dert yanıyor. ulan 4.99 iken niye göremediniz de, 5 lira olunca mırın kırın ediyorsunuz? senelerdir en pahalı benzini alıyoruz diyorduk, inanmadılar. 5'e vurunca birden benzinin pahalı olduğunu anladılar. rakam fetişzmi mi var sizde?
7) bizim vergilerimizle mültecilere milyar dolarlar harcanması, banka kartları verilmesi ve sınavsız bir şekilde üniversitelerimize alınmaları. sen çocuğunu senelerce okut, dershanelere paralar dökül. sonra adamlar gelsin, senin çocuğunla aynı üniversitede okusun. sebep?
ekonomi maddelerini geçip hukuktan bahsedecek olursak; hukukun içler acısı hali akp'ye oy kaybettiren diğer nedenlerdendir. maddeler halinde inceleyelim;
1) okuyup, bilen adamların bir çoğu referandumun yargıyı ele geçirmek için yapıldığını iddia ediyorlardı ve buna inanıyorlardı. şimdi az okuyan adamlar da buna inanmaya başladı. manzara daha da netleşiyor. tarikatlara dava açan savcıların görevlerinden alınması, özel yetkili mahkemelerin kimler tarafından yönetilmeye çalışıldığının bilinmesi vs.
2) toplu tecavüz vaakalarının artması ve bu vaakalara toplumun ateşini söndürecek kararlar verilememesi. bu ülkede milyonlarca bireyin kız çocuğu var. biraz empati bile bu konu hakkında müthiş bir muhaliflik için yeterlidir.
3) kadın ölümlerinin, kadına şiddetin her geçen gün artması ve bu konuda yeterli önlemlerin alınamaması. hatta diyanet işleri başkanının birleşmiş milletler yetkililerinin karşısında ''bırakın kadına şiddeti de, suriye'yi, mısır'ı inceleyin'' tarzı söylemlerde bulunması.
4) gezi eylemleri esnasında hukuksal anlamda yapılanlar. tweet atanların gözaltına alınması, eyleme katılıp bir yerleri yakıp, yıkmayanların da tutuklanması ve eyleme katılıp faili meçhul bir şekilde ölen kişilerin katillerinin tam anlamıyla cezalandırılamaması. ethem'i öldüren polis hala görevine devam ediyor. ali ismail'in görüntüleri aylar sonra ortaya çıkıyor. o 2 aylık süreç içerisinde katillere ne oldu, görüşüldü mü ya da devlet bunların kim olduklarını biliyor muydu? bunların cevabı hayır ise bir sorun yok ama evet ise büyük sorundur. fakat bu sorunun cevabını bilmiyoruz.
5) yine gezi eylemlerinde polislerin yanında satırla, çivili sopayla, bıçaklarla gezen tipler. hiç bir sivil polisin bu gibi aletlerle gezeceğini zannetmiyorum. nitekim bu tiplerin bazılarının yaşlarının çok küçük olduklarını da görüyoruz. öyleyse kim bunlar? kalabalık ve birlikte hareket ettikleri için hangi örgütten? hangi teşkilatın uzantıları, kimlerin adamı? bunlara gerekli işlemler yapıldı mı? bunlar ellerindeki aletlerle insanlara saldırırlarken, yanlarındaki polisler neden müdahale etmedi?
6) insanlara palayla saldıran sabri çelebi. palayla bir sürü insana saldırıyor, yaralıyor, hatta öldürmeye teşebbüs ediyor. hiç bir şey yokmuş gibi bırakılıyor ve adam yurtdışına kaçıyor. aylar sonra geliyor, mahkemeye götürüp yine serbest bırakıyorlar. şimdi; bu ülkede palayla birilerine saldırmak cezaevine gitme durumu taşımaz mı? şayet insanlar ''palayla saldıranlar tutuklanmıyor'' diyerek sokaklara palayla çıkıp, önüne gelene saldırarak vahşet yaratırlarsa ne olacak? ayrıca bu saldırgan yurt dışından ne şekilde dönmüştür? serbest bırakılacağını bilerek mi döndü? öyle değilse; kaçan bir adam tutuklanmayı göz önüne alıp neden döndü? madem bunu göz önüne alıyordu neden kaçtı?
7) akp'ye siyaset anlamında muhalif olan herkesin ekonomik ve hukuksal anlamda kendisini tehdit altında hissetmesi. siyasi literatürle ''akp iktidardan nasıl iner'' tipi bir yazı yazmış zaman gazetesi'nden bir arkadaş. twitter'da akp fanatikleri ''bu adam silivri'ye, darbeci bu'' diyor. ulan adam oylama sonucu nasıl iner, bunun analizini yapmış. buna bile silivri'ye diyorlar. bunu diyen adama akp'ye oy vermedim desen, silivri'ye atın diye sizi şikayet eder. şu an bu yazmış olduğum entryi yayınlarken bile korkuyorsam, ruh halimizin ne olduğuna kanaat getirin. ve bir çok insan da artık buna kanaat getirmektedir. özetle; insanlar korkmaktadır.
tüm bu maddeler siyasi, ekonomik, hukuksal, askeri ve sosyolojik anlamda analizlerle devam eder ancak ben kısa kesmek istiyorum. hem bana, hem de okuyanlara daha fazla zahmet vermeye gerek yok. suriye, mısır gibi konulara girmiyorum bile. milletin iç işlerine karışmamız, ülkenin savaşın eşiğine gelmesi, el-nusra, pyd, öso falan.
ancak artık şu bir gerçektir ki; akp'nin oyları düşmektedir. üstelik bu tamamen başarısız bir muhalefet karşısında, akp'nin oylarını kendi kendine düşürmesi ile gerçekleşmektedir. kendinden olmayanlara karşı tuttukları katı tutum, orta ve düşük seviyeli ailelerin çektikleri ekonomik zorluklar, ülkenin her alanda kutuplaşması. suriye ve mısır katliamlarında bile birlik olamıyoruz. neden sizce? bir reyhanlı vardı ne oldu ona?
muhalefetin başaramadığını akp başarmakta ve kendi kendini bitirmektedir. önümüzdeki seçimlerde de bunu en yakın şekliyle göreceğiz.
