kol, dirseklerden mümkün olabildiğince gerilir, yön tabii ki yataktır. yolda insanın karşısına çıkabilecek ve yatağa ulaşmamasını içten dileyen eşyalar ortadan kaldırılır, ayağın takılma olasılığı had safhada olan her şey en uzağa çekilir ve hamle yapılır. ışık kapandığı anda insan kendisiyle baş başa kalır, yatağa ulaşabildikten sonra gerisi teferruattır.
süpermen gibi atlarım valla bide yatak ranza altta yatıyorum bu yüzden z koordinatını da alıyorum bi ara alamadan atladım gözüm masaya çarptı mavi bi ışı gördüm zifiri karanlıkta * sonra bi bezelye torbasıyla yarım saat daha kitap okıuduk yattık aşağı.
sozluge baslik olmayi fazlasiyla hakeden karikatur kivamindaki olaydir.
Avrupa ve Amerika'da fazlasiyla olan suit yada hostellerde matching room diye tabir edilen cok kisilik odalarda kalinan sure icinde bu olayin vuku bulmasi beraberinde matrak -bazen dramatik- sonuclar dogurabilir.
(el yordamiyla duvarlari yoklayarak ilerlerken:)
-(hafif fisildayan bir edayla:) hih battaniyenin ucunu da buldum.
(sonra anlamsiz ohh-huhhh gibi seslerle yavasca yataga uzanmaya yeltenirken beklenmedik bir ses:)
-woh woh woh... what the fuck are you doin maaan?!
- hede hodo uhhmm...
O yuzden oncelikle cep telefonunun birkac tusuna basilip yataga birakilir birakilmaz kivrakca bir edayla elektrik anahtarina uzanip telefonun isigi sonmeden yataga ulasilmasi, olasi taciz suclamalarinin yasanmasindan korunmak icin iyi bir yontemdir.
yön duygusunun zayıflığından çok kafanın güzelliği ile de orantılıdır. hatta ve hatta kafada yukarılara çıkıldıkça istediğin kadar kestir o yatağın yerini gözünde, sabah boynun ve belin ağrımış bir şekilde halının üstünde uyanacaksın.
bir parmak lambanın düğmesinde, mümkün olduğunca mesafeden kazanmak adına, yatağa doğru hamle yapılmış halde beklenir, tüm detaylar hesaplanır, ışık söndürülür ve eğlence başlar.
gerçekten müthiş keyifli bir oyundur ama bir anlık bir dikkatsizlik, o an başka bir şey düşünme vs... durumunda, ayak parmaklarından birini karyola ayağına çotaaank diye vurabilir ve sabaha kadar bilumum jelatini açılmamış küfür çeşitleriyle sayıklar durursunuz.
birazdan yine oynayacağım bu oyunu, heyhat gün doğmuş olacak, bir anlamı kalmayacak...
yer yön duygusu zayıf ve bilhassa karanlık korkusu olan ben gibilerin odaların,prizlerin ve bilumum ev eşyalarının koordinatlarını aklına kazımasıyla devam eder.tabi bu seviyeye gelene kadar ışığı kapatıp birden diğer odanın prizine uzanana kadar bayağı fazla vazo kırmışlığım ve düşmüşlüğüm vardır.
elin elektrik düğmesinde, sağdan gideyim solda kardeşimin yatağı var. fazla da sağdan gidersem dolaba çarparım, yatağın hemen yanında ki komidinde yaklaşık 10 adım uzaklıkta 8 adım atarsam yatağa girebilirim. ama yatarken dikkat edeyim kafam pencerin mermerine çarpmasın diye insana iki saat işkence ettiren olaydır.
yer yön duygusu zayıf olanlar için pek kolay olmayan, karanlıkta el yordamıyla yatağın yerini bulmaktansa, ışık yanıkken, son bir kez yatağa bakıp, yatağın yerini, kaç adım gidileceğini, hangi manevraların yapılacağını hesaplama durumudur, insan kaç yaşında olursa olsun, eşşek kadar bile olsa, anlık bir oyundur bu, sağa sola çarpmadan veya yatağı yorganı ıskalamadan yattığı vakit, bir zafer kazanmış sayar ve tebrik eder kendini...
eğer gündelik hayatımızın bu pek umursanmaz nüansına farklı bir pencereden bakacak olursak da, biraz acıklıdır.
çünkü, artık annenizin, üzerinizi örtüp, ışığı söndürdüğü zamanların sona erdiğinin ve koskoca boşluklarını böyle sarsak, böyle tuhaf, böyle basit oyunların sevinçleriyle doldurmaya çalıştığınız bir yalnızlığın en bariz işaretidir bu sahne...