zampara kurbağa adlı gereksiz, siğilli, prenseslerin bile zorunluluktan öptüğü, üstüne basıp iç organları çıkarılasıca, ağzı küfürden geçilmeyen, seviyesiz insanın (bkz: hubble teleskobu) başlığı altında söylediği salakça söylem.
bir de çekirge diye hitap etmiş! senin aklını alırım*
pratikte imkansız, teoride hala tartışılan söylem. şöyle ki;
sonsuz hız denilen bir kavram düşünün. bu sonsuz hız için gerekli olan şey öncelikle hareketli veya hareketsiz herhangi bir kaynaktan çıktığı anda sürekli aynı hızda olmasıdır. daha sonra ki olayı, gözlemlenememesidir. cümkü gözlemlediğiniz anda o artık sonsuz değildir. daha ayrıntılı bilgi için; heisenbergbelirsizlik ilkesi.
şimdi gelelim ışığa. ışık hem parçacık hem dalga olması sebebiyle insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük muammasıdır. ayrıca insanlık tarihinin gene en büyük sorularından birine daha öznelik yapar.
ışık her ortamda saniyede 300.000 km hızla yol alır. fakat siz isterseniz ışığın yanından saniyede 100.000 km'yle giden bir kamera icad edin, ışığın hızını gene 300.000 km/saniye göreceksiniz.
şimdi işin en ilginç yanına geliyorum. sıkı dur bak!! bak biliyorsan anlatmayayım...
anlaşılması açısından mahalle ağzıyla anlatıyorum: karşıdan ışık sana doğru geliyor, sen de ışığa kafalama gidiyorsun. araba gibi düşün, 50'yle adam geliyor, sen de 70'le geliyorsun kafalama vurursan adama 120'lik bir etki yaratır. fakat ışığa ne kadar hızlı gidersen git, ışık senin hızın kadar yavaşlayıp, senin ışığı gene 300.000 km/saniye olarak görmeni sağlıyor.
bu sebepten dolayı ışığın hızı, kozmik olarak evrenimizde ki sonsuz hız sayılmaktadır.