senaryosu reis çelik ve cemal san'a ait başrollerini,berhan şimşek,tarık tarcan ve tuncel kurtiz'in paylaştığı 1997 yapımı,gerillalar ile askerler arasındaki ilişkileri anlatan politik içerikli,reis çelik filmi..
- ısıklar sönmesin laaaa
- sen bu ay ne kadar elektrik faurasi ödedim biliyor musun? bu ayki fautarayi sen ödeyeceksin tacettin.
- allah müstahakini versin zeki, bir bana şu tadi yaşatmadin ya alacağin olsun.
akıllarda " ışıklar sönmeyecek loooooooooooo " çığlığı ile kendine yer edinen, 90 dakikalık, politik bir dram filmi. ayrıca yanlış hatırlamıyorsam, yönetmeni reis çelik'in ilk uzun metrajıdır...
Bir Reis Çelik filmi. Senaryo ve oyunculuklar olarak kötü bir yapımdır. Lakin çekildiği dönem dikkate alınırsa cesur bir film denilebilir. Tuncel Kurtiz'in ilk defa (ışıklar sönmeyecek loo diye bağırdığı sahne dışında) oyunculuğunu beğenemediğim filmdir. Filmin en güzel yanı Mazlum Çimen imzalı müzikleridir.
Ülkemizin üzerine bir kabus gibi çöken Güneydoğu sorunu üzerine yapılmış ilk dolaysız film. Gerçi zaafları var, gerçi tam anlamıyla başarılı bir sinema örneği değil... Ama bir ilk olmanın ötesinde, içeriği ve özüyle savunulması gereken bir film...
Orada, uzak ve karlı doruklarda hemen her gün yaşanan ve yansız ve heyecansız bir sesle haber bültenlerinden yansıyan bir olayla başlıyor film... Karlı tepeleri aşmakta olan bir otobüs durduruluyor, yolcuları indiren bir grup terörist onları ve özellikle korucu olan birini sorguluyor ve gurup reisi Seydo'nun (Berhan Şimşek) ağzından mahkum ediyor. Paniğe kapılan korucu kaçmaya çalışınca da vuruluyor.
Sonra, yüzbaşı Murat komutasındaki bir komando birliği çeteyi takibe başlıyor, sıkıştırıyor, ateş altında bırakıyor. Ancak bu sırada düşen bir çığ, Seydo, yoldaşı Zozan ve yüzbaşı dışında herkesi yutuyor. Yüzbaşı daha sonra PKK'lıyı esir alıyor, can çekişen Zozan'la birlikte azılı doğada yolculuk başlıyor. Çeşitli durum değişmelerinden ve Zozan kadının kaçınılmaz ölümünden sonra, iki eylem adamı, yanmış, yıkılmış ve terk edilmiş bir köyün tek sakini yaşlı bir adam (Tuncel Kurtiz) ve torunuyla karşılaşıyorlar...
Işıklar sönmesin, yüksek düzeyde bir sinema örneği değil. Yönetmenin belli bir tutukluğu var ve bu özellikle ilk yarıda kendini açık biçimde hissettiriyor. O vuruşma sahnelerinin çok daha canlı olması, o stres altında erken ateş açan erin hiç olmazsa birkaç sinemasal planla iyi tanıtılması, o karlı dağ hüznünün daha iyi duyurulması gerekirdi. Ve de jandarma komutanından askeri birliğe, teröristlerden iki baş kişimizin karşılıklı sözlü hesaplaşmalarına, tüm konuşmaların onca kitabi olmaması, hayatta olduğu gibi kırık - dökük cümlelerle gelişmesi, hep klişelerden ve ilk akla gelecek yargılardan oluşmaması iyi olurdu.
Ama tüm bu kusurlar, belli bir noktadan sonra aşılıyor. O nokta çığ sahnesi. Oldukça iyi başarılmış ve öncesi, sırası ve sonrasıyla sağlam bir dramatik tabana oturtulabilmiş bu bölümden sonra, film birden açılıyor. iki adamın ölümcül bir düşmanlıktan başlayıp yavaş yavaş diyalog kurmaları, en azından birbirlerini dinlemeleri ve belki kavramaya başlamaları, yeterli bir görsellikle desteklenerek oldukça ilginç biçimde gelişiyor. Bunda iki oyuncunun, Berhan Şimşek ve tarık Tarcan'In düzeyli oyunlarının da bundaki katkısını belirtmek gerekir.
ve tüm final bölümü, belki filmin en iyi yanı. Burada Kurtiz'in terk edilmiş köyün yalnız bekçisi rolü, gerçekten de iç burucu bir çizgiye yükseliyor. En azından terk edilmiş köyler olayındaki sorumluluğun paylaşılması gereğini ima eden bu final, günün koşulları içinde verilebilecek en yürekli ve akılcı mesajı veriyor. Ve filmin o çok başarılı son planı da, bu mesajı, sinemasal olarak unutulmayacak biçimde somutlaştırıyor.
Işıklar sönmesin, yaşamsal bir konuda atılmış ilk küçük, ama önemli adım, utanılacak hiç bir yanı olmayan bir siyasal sinema örneği. Çağdaş sinemanın taşıması gereken sorumluluğu şiddetle duyuran bu filmi görmek gerekir.
(Sinemamızda çöküş ve rönesans yılları - Türk Sineması 1990 - 2004, Atilla Dorsay)
sanırım 1999 senesiydi ilk izlediğim seneden bu yana puhutv.com'da hd kalitesiyle ikinci kere izledim...
hakkarinin karlı dağlarında yüzbaşı murat ile örgüt lideri seydo arasında süren ve çığ altında ölen askerleri ve örgüttekileri konu alır..
filmin en can alıcı noktası tuncel kurtizli son sahnedir..
film sayesinde kürtçe zozan kelimesinin anlamının türkçe yayla olduğunu öğrendim..
filmden kareler: https://i.hizliresim.com/Em6A48.png https://i.hizliresim.com/nQmN3l.png
oyuncu kadrosu: https://i.hizliresim.com/grVYJR.png
5.6 olan imdb puanına 7 verdim..
izlediğim site: https://puhutv.com/isiklar-sonmesin-izle