Mesele ışık hızını aşmak değilde zaman kavramını aşabilmek bence. Zamanı kontrol edebilen insan her türlü hızı da aşabilecektir lakin yaşadığımız evrende bu henüz mümkün görünmüyor.
Şimdi detaylari hatirlamiyorum ama Bir ara bir yerde okumustum. Yanlis hatirlamiyorsam veri transferinde aşılmışti işık hızı.
Bunu insana uygulamak mumkun olur mu? Olsa bile insan oyle bir kuvvete dayanabilir mi? Yoksa baskı altinda bir noktadan sonra atomlarina mı bölünür? Bunlarin hepsi simdilik muallakta.
Onu aşacak bir bedene sahipsen neden olmasın diyebileceğim başlık. Örneğin melekler nurdan yaratılmıştır. Bu nurâni varlıklar ışıktan daha hızı hareket ederler. Şuan bu insanoğlu için pek mümkün görünmüyor. insan önce kendi nefsini aşsın da ışık kusur kalsın. O yeter ona. Öbürü Lazım değil.
Atom altı seviyede ışık hızı geçilebiliyor az olsada fakat şimdilik daha büyük cisimler için zor gözüküyor. Düz mantık olarak düşünecek olursak eğer solucan delikleri kullanilarak ışınlanma işini yapabilirsek, kâğıt üstünde ışık hızı aşılmış olur.
doğrusu "boşluktaki ışığın hızı aşılabilir mi?" olması gereken soru. bir ortam, yani madde içerisinde ışık hızı c'den daha küçük olduğundan aşılabilir çünkü. nükleer reaktörlerde rastlanan bu duruma (bkz: cherenkov ışıması) denir.
ayrıca elektromanyetik dalgalarda faz hızı ve grup hızı olmak üzere 2 kavram bulunur. bunlardan faz hızı ışık hızını geçebilir bazı ortamlarda. ancak faz hızı dalganın bilgi taşıma hızı olmadığından bu pek de önemli bir konu değildir.
varsayımsal parçacıklar olan takyonlar ışıktan hızlı olabilir. ancak dediğim gibi bunlar varsayımsal. henüz bir gözlemle elde edilmiş değiller.
bütün bunları bir kenara bırakıp, ışığın hızını boşlukta aşabilir miyiz sorusuna cevap ararsak, cevabı yine bazı varsayımsal kavramlarda bulabiliriz. (bkz: solucan delikleri) ya da (bkz: warp) motorları gibi... bu 2 kavramda fiziksel olarak ışıktan daha hızlı olmamız söz konusu olmasa da, olayı gidilecek yere ışıktan önce varmak konusu üzerinden düşünebiliriz. örneğin bir solucan deliği uzayın 2 noktası arasında kestirme bir yoldur. bu yüzden ışığın aldığı yolu ışığın aldığı hızla almadan, kısa yoldan istediğiniz noktaya varırsınız.
warp motoru ise evrenin kendi dokusu üzerinde bir çeşit "sörf" yapmaktır. yani aslında hızla ilerleyen şey evrenin kendi dokusudur, ama siz tıpkı bir sörfçü gibi aracın içerisinde durur ve o hızdan yararlanırsınız.
bahsi geçen bu iki kavram doğrudan gözlenmemiş ya da hayata geçirilmemiş olsa da, matematiksel olarak mümkün olaylardır. zaten bu da fizikte varlığı kesinleşen kavramlar için olmazsa olmaz bir kuraldır. eğer bir şeyi matematikle ispatlayamazsanız, orada sıkıntı vardır. matematikle ispatladığınız şeyler ise var olmak mecburiyetinde değildir, ama var olmaları da doğaya aykırı değildir.