vahap uluç özet olarak der ki: muhafazakâr kesimin yıllardır inkâr ettiği kürt sorununa abant toplantıları gibi organizasyonlarla eğilmeleri elbette çok güzel. peki' o zaman ışık evleri'ne* neden said-i nursi'nin münazarat isimli eseri sansürlü olarak girmektedir? neden bu eserdeki kürtlerle ilgili kısımlar "doğudaki aşiretler" şeklinde sansürlenmektedir? ve neden bugün bile kürtçe konuşmak ve hatta kürtçe dua okumak ya da kürtçe ilahi dinlemek bile yasaklıdır? ayrımcılık nedeniyle evlerden ayrılıp dağa çıkan gençlerin varlığı bilinirken bile?
güzel noktalara temas etmiş yazar. mütedeyyin basındaki benzer çelişkili tavırlar için yazının tümünü salı günü okuyabilirsiniz radikal'in internet sayfasından.
devlet üniversite açmakla her şeyi hallederim sandı.. yurtlara ilgi göstermedi.. zenginler yurt açmadı.. okul çevrelerinde ev sahipleri cumhuriyet mitinglerinde sokaklara dökülüyor ama 2 odalı eve 1.5 milyar kira isterken utanmıyor.. peki anadoludan gelen, ev tutacak parası olmayan benim gibi gençler ne yapacak?? kime sığınacak??
bu evler manipule edilği için barındırdığı pırıl pırıl insanlara, saf esnaf abilere zarar veriyor ama o evlere girenlerin tek amacı mühendis, doktor, diş hekimi, avukat vs. olmak.. hiç biri girerken ben cemaatçi olacam diye can atmıyo!!
bir yılımı o evlerde geçirdim.. kırşehir'den istanbul'a yeni gelmiştim.. kalacak yerim yoktu.. benim okulun kampusu*, nişantaşı'nda.. sıkıyosa ev tut.. devlet yurdunda da okula iki otobüsle ancak geliniyordu.. zaten itin taştan yıldığı gibi yılıyordum devlet yurdundan..
kayıda babamla gelmiştik.. öyle mal mal dolanırken kalem lazım oldu.. temiz yüzlü bi çocuk buyur abi dedi babama.. babam da muhabbeti seven bi adam olduğundan çocukla muhabbeti kurdu.. adı mehmet islam'dı.. on dakika muhabbet ettikten sonra abi kalacak yer ayarladınız mı diye sordu.. yok daha bi şey düşünmedik dedik.. abi şurda bizim ev var gelin bi bakın isterseniz dedi.. gittik beraber.. okula iki dakika yerde, güzel bi apartmandaydı.. girer girmez anladık zaten abi evi olduğunu.. biz eve girince bir sürü kirli sakallı, çıplak ayaklı, temiz yüzlü genç oralara buralara kaçıştılar.. klasik abi evi işte tarif ettirmeyin şimdi bana.. sonradan semt abisi olduğunu öğrendiğim biri işte bize durumu izah etti.. bizde televizyon, karı kız, sinema falan olmaz.. biz şöyleyiz siz de böyle olmalısınız falan filan.. eyvallah dedik ayrıldık..
sonra bir yıl kadar kaldım o evlerde.. çok sıkıldığım anlar oldu, dükkan dükkan dolaşıp gazeteye abone topladım, ortaokul talebelerine dersler anlattım, kayıt kuyruğunda adam kafaladım, hatta kafaladıklarımdan bi tanesi şimdi semtçiymiş.. fakat şu an hiç pişman değilim.. çünkü yaşamadan görmeden bunları bilemezdim.. ve çok şükür minimal travmayla bunu atlattım, çok insan tanıdım çok şey gördüm..
evlere girerken de, evlerden ayrılırken de hiç zorluk çıkarmadılar.. zaten sanırım benden cemaat içinde aktif görev beklemiyorlardı..
evet evler şu an devlet sistemine kökten zarar veriyor ama içlerinde hiçbir şeyin farkında olmayan pırıl pırıl anadolu çocukları var..
fethullahcıların Gizli faaaliyetlerinin yürütüldüğü evlerdir bazen.
istanbul idealtepe'de bulunan öğrenci yurdunda gizli ve önemli belgeler korunur. öğrenci yurdunun bodrum katında dört adet gizli oda vardır...
bu odalar fethullahcıların milli spor olarak gördükleri masa tenisi sporunu icra ettikleri masa tenisi masalarının bulunduğu bölümden girilir.
idealtepedeki ilgili yurtta kalan varsa bodruma inip ilgili yere girmeyi istesin bakalım neler olacak.
edit : ben de elbette yurdun kroikisi felan yok, ergenekoncu diye alabilirler içeri orası ayrı. Zaten bugünlerde akp ve fethullah gülen karşıtı herkes ergenekoncu, herkes darbeci ve cuntacı di mi!
donu belinden düşen ve kız arkadaşıyla arka sırada hiç çekinmeden sevişebilen bir lise arkadaşım grup başı idi bu evde.kendisini her gördüğüm de dünyanın en tutarlı insanı olduğundan,seçtiği yolun güzelliklerinden ve bu yolda çekilen çilenin kutsallığından bahsetmiş idim.*
kimsenin zorla alınmadığı evlerdir, o eve giren ibadetini yapmayacaksa, islam hizmetinde bulunmayacaksa, hocaefendinin vaazlarını dinlemeyecek, abilere de siz diye hitap etmeyecekse her zaman için siktirip gitme özgürlüğüne sahiptir. ben kendimden biliyorumdan ziyade ben kendimi bildiğim için hiç kalmamışımdır bu evlerde, ama kalana da laf etmem, saygı duyarım. kimsenin kimseyi zorla tutup kaldırmadığı bir yer eğer ayda 100 ytl ye geçinme imkanı verecekse anadolu çocuğuna o anadolu çocuğu da kalıyorsa oraya uyum sağlamalıdır. sağlamayacaksa da çıkar gider lafını da etmez.
"ders çalışacaz" denilerek davet edilmişliği olanın çok olduğu ama ülker bisküvi ile çay eşlinde konunun ister istemez veya sadece isteyerek siyasete dönüştüğü yer.
ama burada komunizmin anlatılacağını sanarak gitmek de bir o kadar alıklık olur.
evlerinde gerçekten umdukları değerlerde, dürüst ve vatana millete hayırlı insanların yetiştiğini sanan insanların açtıkları evlerdir. ibadet şarttır ve kendilerine ait kuralları vardır. yalnız sorun şudur ki, nadiren bu evlerde yalnız kalan öğrencilerin ne yaptıklarını,lap toplarında nasıl filmler izlediklerini de bilmememektedirler.
orta okul yıllarına dayanır bu evlerle tanışıklığımız. güzel günler de yaşamıştık o yıllar. ama lise yıllarında irtibatımız bir şekilde kopmuştu.
lisedeyse yeni arkadaşlıklarla beraber başka başka yerlerin de havasını soluma imkanı bulmuştuk. o arkadaşlardan iki tanesi bizi üniversiteli abilerinin yanına davet ediyordu. başlangıçta kabul etmesek de ısrarlara dayanamayıp gitmiştik.
bir apartmanın giriş katıydı gittiğimiz mekan. ilk dikkatimizi çekense girişteki yılmaz güney posteriydi. duvarlarda che posterleri, o zaman tanımadığımız karl marx posterleri... abi bizi hoş karşılamıştı, oturmuştuk. sonra erhan' a - erhan bizi oraya davet eden arkadaşlardan bir tanesi- nasıl olduğunu sordu. naber demişti erhan' a. samimiydi. bizi şaşırtansa erhan' ın cevabı olmuştu.
"iyiyim senden naber" di cevap. adını tam hatırlamadığım birini sordu abi. s.ktir et onu demişti erhan.
ışık evlerinde hiç karşılaşmadığımız bir durumdu bu. abilerle muhabbet ederken siz diye hitap ederdik abilerimize. yanlarında küfür etmezdik, aile büyüklerimizin yanında kelimelerimize dikkat ettiğimiz gibi onların yanında da dikkatli olurduk.
daha sonra abi bize çay ikram etmişti. ışık evlerinin de vazgeçilmeziydi çay. çayını yudumlarken sigara içmeye başladı ve bize de uzatmıştı.
biz kendi abilerimizde böyle bir şey görmemiştik. değil bize sigara ikram ettiklerine, biz onların sigara içtiklerine bile şahit olmadik.
biraz daha muhabbet ettikten sonra ayrıldık biz, erhan' lar kalmışlardı. iyi bir tecrübe olmuştu bu bize. artık sizin beyninizi yıkamışlar dediklerinde yıkayanlardan allah razı olsun diyebilmemizi sağlamıştı bu.
abilerimiz bazı şeyleri fark etmemize vesile olmuşlardı. bunun yanında bize ders de veriyorlardı hiç bir maddi karşılık beklemeden ama onlar bize ders vererek o karşılığı aldıklarına inanıyorlardı...
Fethulah Hoca denen nadide şahsiyet ve ahalisinin gencecik üniversite öğrencilerine yardım edebilmek amacıyla gayet iyi niyetli bir tavır sergileyerek açtıkları ilim irfan yuvalarıdır.
çoğu kişinin at gözlüğünü çıkarmadan baktığı,her güzel oluşum içinde olduğu gibi bu oluşum içinde de zayıf halkaların olduğu ancak olabildiğince bunlardan en kısa sürede kurtulan,kurtuluş savaşında kaybettiğimiz miliyetçiliğimizin bence temeli olan imanlı gençleri tekrar yetiştirmeyi kendine amaç edinmiş bir oluşum..
hayatında tek defa zaman gazetesini, aksiyon dergisini eline almamış kişilerin kaynaksız yorumlarıyla karalanamayacak evlerdir. bu mecmualar ne 11 eylül öncesi ne 11 eylül sonrası abd nin tek hareketini desteklememmiştir. aksine kösteklemiş ve de türkiyede başka gazetelerde bulunmayan makaleler ayınlayarak bizzat amerikalı olup amerika karşıtı insanların yazılarını yayınlamıştır. şimdi ek bir link veya isbat lazım!!! hadi bir tane. ha hatırlatayım yeri gelmişken türkiyenin ilk internet gazetesi olan zaman-tesadüftür interneteteki ilk gazete de bu evlerden çıktı- çktığı günden beri sayılarını internette bulundurur. hadi bulun çıkarın da ben de size haklısınız deyim...
amerikaya hizmet etmek gibi aşağılık bir suçlamayla karşılaşan antiemperyalist gençlerle dolu olan evlerdir. bu antiemperyalist gençlerin okudukları gazete ve dergiler abd'ye uşaklık etmez, abd nin terorist diye hitap ettiği insanlara bu hitabı kullanmaz, israil terorist devletini boka sokar çıkarır. ama ne ilginçtir ki gazete ve dergilerinde tek kelime abd destekçliği kokmayan bu insanlar abd cilikle suçlanır. tek bir isbat lazım bir tezin doğruluğunu kanıtlamak için.
tamamiyle kendilerini ilim adamı yetiştirmeye adamış gönül insanlarının desteğiyle bugüne kadar adından bahsettirip varlığını tüm çevrelere ıspatlamış ilim,irfanyuvalarıdır.