ışid in musul kütüphanesini yakması

entry9 galeri0
    1.
  1. bu örgüt açıkça dogu medeniyetinin tüm tarihi, mirasını, kültürünü yok etmekte. yakmadıkları kütüphane, yıkmadıkları müze, havaya ucurmadıkları türbe kalmadı. sadece orta dogu veya dogu kültürünü değil dünya mirası denebilcek eseleri dahi yok ediyolar. böyle giderse 5 yıl sonra ne medeiyetten ne tarihten bahsedebileceğiz.
    bundan yaklaşık 70 yıl önce yani ikinci dünya savaşı sırasında hitler avrupanın büyük bir kısmını ele gecirdiği yıllarda avrupa da ne kadar sanat eseri varsa naziler tarafından toplanmaya başlandı. bilidiği gibi adolf tam bir sanat tutkunu. kendi yaptıgı yaglı boya tabloları dahi var. ama eserleri toplamasının nedeni sanat hayranlıgı, veya savaş sırasında eselerler zarar görmesini engellemek değil. sadece kendi ari ırkını için oluşturacağı kültür. kuracagı medeniyette sadece büyük alman imparatorlugu tarihi ve medeniyeti olmalıydı. ve bunun için de 1000 yılık avrupa medeniyetinin varlığını simgeleyen yani avrupa medeneyetini kanıtı olan eserlere yer yoktu. bunun için de avrupa kıtasında ne kadar tarihi eser var hepsini toplatmaya başladı. en büyük hayali dogdugu yer olan linz kasabasını müze kent yapmak adına sağ kolu reichsmarschall hermann göring sanat eserlerinin toplanmasıyla görevlendirdi. yani hitleri resmen 1000 yıllık avrupa medeniyetine son vermek istiyordu(!)

    peki amerika ne yaptı. bize ne avrupadan, medeniyetten demedi. müze yöneticileri, mimarlar ve sanat tarihçileri gibi alanlardan gelmiş askerlikle hiç alakası olmayan yedi tane adamı bu eserleri korumak için savaşın ortasına gönderdi. hatta bu olay george clooney yönetmenliğinde filme bile cevrildi . (bkz: the monuments men) bu sayede 6 milyon eser kurtarılmıştır. ve hiçbir eseri amerikaya kaçırmamışlardır. mesela ruslar da aynı şeyi yaptı ama felsefesi dünya mirasını kurtarmka filan değildi. topladıgı eserleri savaş sırasında kaybettiği maddiyatın diyeti olarak almaktı. ganimet yani.

    bakın tarihi eseler her daim korunmalı.
    korunmalı ki gelecek nesillere bak bizim atalarımız buradan geldi. biz bunları yaptık diyebilelim. bizim kökenlerimiz budur diyebilelim. büyük bir medeniyet oldugunu nasıl anlatırsın başka. 2 yıl öncesine ait bir fişi bile görünce bir yaşanmışlık hissi oluyor insanda. sen yaşanmışlığını koruyamazsan medeniyetten söz edemezsin.
    üç gün önce musul kütüphanesini yaktılar . 1000 e yakın el yazması yandı. asurlulara ait heykeller yıkıldı. bak asurlular bu. kaç bin yıllık mediniyet. üç beş tane terörist gelmiş senin ata yadigarı eserlerini, türbelerini, kiliselerini, müzelerini,kütüpahenlerini yakıp yıkıyor. bizde ne yazık ki ava aval izliyoruz .70 yıl önce 7 tane adam cehenneme dönmüş avrupa da ölüm makinası kocaman alman ordusuna karşısında 6 milyon eseri kurtarmayı başarmışken, biz yanı başımızda ki ata yadigarlarını üç beş ite çakala karşı korumaktan aciziz. adamların kemikleri titriyor resmen. yazıklar olsun bize
    7 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. hiç üretemeyen düşünemeyen tahammül edemeyen kitle bir şekilde güç sahibi oldu mu hemen yakıp yıkmaya başlar, Hitler bile işgal ettiği yerlerin tarihi dokusuna dikkat ederdi, dinciler zalimliklerinde hiç sınır had göstermezler.
    1 ...
  5. 4.
  6. Es selefiyyel cihadiyye (cihadi selefilik) akımının teorisyenlerinden (fikir babalarından) biri olan Şeyh Ebu Muhammed el Makdisi bile işide karşı çıkmış bu zalimlik nedir diye. başta onlarla diyalog kurmaya ellerindeki esirleri takasta kullanmaya ikna etmeye çalıştığını ama işidden yemin almasına rağmen işidin ona yalan söylediğini peygambere olmadık sözler yakıştırıp düşmanlarına davranışlarını örnek almadığını hadlerini aştığını söylüyor.
    işte isyanını şu sözlerle diel getirmiş.:
    Bu kişiler birçok kötü adetler edindiler. ilk olarak edindikleri adet ise Peygamber (sav)'in sünneti olduğunu iddia ettikleri insanların gözü önünde ortaya koydukları boğazlama( kafa kesme) âdetidir. Hasımlarının kafalarını kesmeyi adet edindiler. Liderlerden ve normal mücahitlerden kaç kişiyi böyle öldürdüler. Bu olay öyle bir hal aldı ki insanlar kafa kesmeyi gerçekten sünnet sandılar.

    Bunun için de Nebi (a.s) alaya alındığı bir zaman söylediği "Ey Kureyş topluluğu! Sizlere boğazlama ile geldim" sözünü delil getiriyorlar. Ama Nebi (a.s)'ninKureyş müşrikleri fetih yılında eline düşünce onlara nasıl muamelede bulunduğunu görmezden geliyorlar, bu konudan yüz çeviriyorlar. Peygamber (a.s) ve ashabının müşriklere nasıl davrandığını unutuyorlar.

    Onlara nasıl muamelede bulunduğunu görmezden geliyorlar olacak.

    Peygamber (a.s) müşriklerin onlarcasına, yüzlercesine "Gidin! Serbestsiniz!" demedi mi? Böylece ona düşman olanları kendisine tabi olanlar haline çevirmedi mi?

    Şu hususlara hiç dikkat etmeden, Nebi (a.s)'nin alaya alındığı bir sefer söylediği bir sözü alıp kafa kesmeyi sünnet haline getiriyorlar.

    Dini, cihadı ve mücahitleri kızıl bir boyaya boyadılar. insanlar cihadın ancak kafa kesme ve adam öldürme yoluyla olduğunu düşünmeye başladı. Nebi (a.s) Mute savaşında Halid bin Velid (r.a)'in ordunun yara almasından sonra orduyu sağ salim bir şekilde tamamen geri çekmesini Allah'ın ona bahsettiği bir fetih olarak adlandırmıştır.

    Allah (c.c) Hudeybiye sulhunu "Biz sana apaçık bir fetih vermedik mi?" ayetinde fetih şeklinde isimlendirmiştir.
    Onlar bu mevzuları hiç anlamıyorlar, zafer ve fetihten sadece kafa kesme ve adam öldürmeyi anlıyorlar.
    Ağır basan maslahatların gerçekleştirilmesini, şer'i maslahatların ne olduğunu, bunların da fetih ve zaferlerden sayılacağını anlamıyorlar, bilmiyorlar.
    Bundan dolayı kafa kesme meselesini ilk defa uygulamaya koyup, kameralar ekranlar önünde birçok hasımları için gerçekleştirince insanlar şaşırdı ve " islam bu mu?" demeye, sormaya başladı.
    Biz de "islam bu değil" diye savunma ve açıklama yapmak mecburiyetinde kaldık. Birçok mücahidin, çok insanın kafasını kestiler. Gül gibi gençlerin kafalarını kestiler. insanlara kimleri neden kestiklerini söylemediler.

    Muhakeme, suçlama görmeyen kafası kesilen insanların aslında kim olduğunu bilmeyen insanlar, sadece "Bunlar mürtetlerdir" diyerek adam öldürüp kafa kestikleri eylemleri görüyordu.

    Bu kötü âdeti ortaya oyduktan sonra şimdi de yakma âdetini çıkardılar. Şimdi insanlar onlardan bunu beklemeye başlayacaktır. Yakmak, Nebi'nin, " Ateşle ateşin rabbi olan Allahtan başkası azap edemez" hadisi varken yakmak Ne demek oluyor?

    Sonra şeyhülislam ibniTeymiyyenin sözlerinden başı, sonu kopuk, öncesi veya sonrası kesilmiş bir parçayı delil olarak getiriyorlar.
    Yani şeyhülislamın sözünü Peygamber (s.a.v)'in sözünün önüne mi geçiriyorlar?
    Bir de cihadi selefilik diyorlar. Selefilik bu mudur? Cihadi selefilik bundan beridir.
    Selefilik böylesi davranışlardan beridir.

    Nebi (a.s) yakmayı inkâr etmiş ve Ateşle ateşin rabbi olan Allah’tan başkası azap edemez" diyerek ona karşı çıkmıştır. Yakmaktan hangi maslahatı gerçekleştirmişlerdir? Pilotu yaktıkları zaman bombalamanın ve savaşın duracağını mı sandılar?

    Eminim ki onların takipçilerinden akıllı olanlar, burada Ürdün'de bulunan veya Ürdün dışında yaşayan şahısların birçoğu şunu bilecektir: IŞiD'in yaptığı pek çok aptalca davranış çok sayıda maslahatın yitirilmesine yol açmıştır. Sacide Rişavi ve Kerbuli'nin idamını duyduğumda şunu söyledim: "Onların katlinin baş sorumlusu, terazinin aleyhine ağır bastığı taraf Devledir, (Şeyh burada devlet kelimesini kullanıyor, Ürdün de anlaşılabileceğinden açıklama yapıyor) IŞiD'i kastediyorum. Çünkü onlar, Sacide'yi çıkaracaklarını iddia ettiler, adını kendilerine malzeme yaptılar ama ciddi değillerdi.

    Bana yalan söylediler, ağır yeminler ettiler, ancak sonradan belli oldu ki pilotu çoktan öldürmüşler. Niçin yalan söylüyorsunuz?
    Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: Allah'a karşı takvalı olun ve sadıklarla beraber bulunun! Neden iletişiminiz sırasında bana doğrulukla davranmadınız?
    2 ...
  7. 5.
  8. Selefi şeyhi Makdisi iŞiD hakkında şöyel devam etmiş.:
    Biz defalarca onların yaptığı hadsizliklerden, sınırları aşmalarından konuştuk. Başlangıçta onlara nasihat ettik.

    incelik ve yumuşaklıkla onlara yaklaşmaya çalıştık. Hatta bazı insanlar, onların hata ve sapmalarını bilen bazı kardeşler " Ey Ebu Muhammed! Devle cemaatinin gönlünü almaya mı çalışıyorsun?" dedi.

    Bizim gayemiz ve çabamız, ifadelerimi yazarken kibar olmam, dikkatli davranmam şunun içindi. Gençlerden birçoğu ülkelerinden çıkıyorlar, sınırları aşıyorlar, zorluklarla yüzleşiyorlar, bunu biliyorum.

    Hilafet, islam devleti gibi adlandırmalar onları harekete geçiriyor, etkiliyor. Bunlara destek vermek için yola çıkıyorlar. insanlar bu kavramlara aç, hilafet için islam devleti için susamışlar. Müslüman gençlik, bu akımın evlatları hilafet için susamış.

    Genç dünyanın sonundan yola çıkıyor, sonra yanıltılıyor ve bu şahısların yanına gidiyor. Ben bu zavallı gencin samimiyetinden şüphe duymuyorum. Sonra genç kendini bu şahıslar tarafından kardeşlerine karşı, mücahit gruplara karşı savaşa itilmiş buluyor, belaya bulaşıyor.

    Ardından bazı gençler kaçıyor, bazı gençler hakikati keşfettikleri anlaşılınca öldürülüyor, boğazlanıyor.

    Biz insanlara daha önce söyledik. Hilafet böyle değildir, hilafetin en büyük maksatlarından biri Müslümanların birliğinin sağlanmasıdır.

    Nebi (a.s) Muaz (r.a) ve Ebu Musa el Eşari'yi Yemen'e gönderdiğinde onlara ne demişti? Bu sahabiler iki şahsiyetti. Emirlik iki kişi için geçerli değildir. Emirlik üç ve daha fazlası için geçerlidir.

    Emirlik iki kişiden sonrası için geçerlidir. Bunun için Allah resulü (s.a.v) onlara emirlik gerekmeyince emirliğin meyvesini tavsiye etmiştir. Allah resulü (s.a.v) onlara "Birbirinize itaat edin! ihtilafa düşmeyin! Müjdeleyin! Nefret ettirmeyin!" buyurmuştur ve onlara emirlik gerekmediğinden meyvesini tavsiye etmiştir.

    Şu nebevi tavsiyeye bakın! Allah resulü (s.a.v) onlara emirlik gerekmeyince emirliğin meyvesini tavsiye etmiştir.

    Emirliğin meyvesi, emirliğin bizzat kendisinden daha önemlidir bunun için de Allah resulü (a.s) bu sahabilere "Size emirlik gerekmiyor ancak siz de emirliğin meyvesini ortaya koyun" demek istemiştir.

    Birbirinize itaat edin, ihtilafa düşmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Hadisin, hadis ehli arasında bilinen farklı lafızları vardır. ( Ama lafızlar birbirine yakındır)

    Öyleyse bu fayda ve meyveyi getirmeden benim devletim var, hilafetim var diye ortaya çıkmışsam Müslümanların birliğini daha da dağıtmışım demektir.

    Sonra dini kafa kesme, adam öldürme ve yakma boyalarıyla boyayıp emirliğin meyvesini sağlamayayım, insanlara sadece bana biat edin, ben hilafetim, bana biat etmenizi istiyorum diyeyim ve yeryüzünün doğusunda, batısında Müslümanların saflarını böleyim, bu olur iş midir?

    Sen Müslümanların saflarını bölüyorsun; bu tutumlarınla, kafa kesmekle, yakmakla dini kötü gösteriyorsun.

    Ben neye uğradığımı şaşırdım, sarsıldım. Onlardan biri benle mesajlaşıyor, " Şeyhim şöyle şöyle" diyor, ciddiyiz, gereken özeni gösteriyoruz diyor ve bana yalan söylüyor. Pilot Muaz'ı ilk haftada öldürmüş oldukları halde bana ağır yeminler( galiz yemin) ediyor, bu işi kendine malzeme ediyor ve sözler, kasemler veriyor.

    Daha sonra ise apaçık bir şekilde yalan söylediği bana belli oluyor.

    Sen şeyhim diyorsun, bana diyorsun. Benimle irtibat kuruyorsun sonra ben Ürdün devletine yalan söylüyordum diyemezsin. Sen Ebu Muhammed'le mesajlaşıyor, iletişime geçiyorsun. Ürdün devletiyle değil. Sen başkasına değil bana yalan söyledin. Bu yalanlarlardan sonra bir de bakıyorum pilot yakılarak öldürülmüş

    Yakmak nedir? Bu adet nereden çıktı?

    Nebi (s.a.v ) bunu inkâr etmiştir. Şeyhülislamın sözünü Nebi’nin hadisinin önüne mi geçiriyorsunuz? Şeyhülislam ibn-i Teymiyyenin bir sözü vardır. Daha önce onlara nasihat için yazdığım yazılarımda, mesajlaşmalarımda belirtmiştim.

    Şeyhülislam (rh. a) şöyle diyor: "Fakih, maslahat( fayda) ve mefsedeti (zarar) birbirinden ayıran değil, maslahatlar çoğaldığında hangisini tercih edeceğini bilen kimsedir. Mefsedetlerden hangisinin def edileceğini, hangisine öncelik vereceğini bilen kişidir."
    işte şeyhülislamın dediği gibi fakih böyledir ama nerede bu sözleri dikkate alanlar? Bu sözlere bakmak için kafalarını kaldırma zahmetinde bile bulunmadılar.

    Ardından ibniTeymiyyenin sözlerinden işlerine gelen, hevalarına uyanlarını alıyorlar.
    Şeyhülislamın düşmanın saldırganlığını sonlandıracak olması halinde yakmaya cevaz veren sözünü aldınız. Muaz el Kesasibe'yi yaktınız. Cevap verip sonlandırmak istediğiniz saldırganlık, düşmanlık bitti mi? Aksine size daha şiddetli bir düşmanlık, saldırganlık döndü. Ürdün halkı saldırıların şiddetinin artmasını istemeye başladı. Çünkü Ürdün halkı ne aklın ne de şeriatın temize çıkardığı bir şey gördü. Bu yakma eylemini gördü. Neden yakıyorsunuz?
    Muaz el Kesasibe ile birlikte bizim umutlarımızı da yaktınız. Bizim, şeriatı bilen az bir süre öncesine kadar şeyhlerimiz dediğiniz kişilerin Sacide Rişavi'yi kurtarma umutlarını yaktınız. Onun öldürülmesine sebep oldunuz.
    1 ...
  9. 6.
  10. işide 1gr destek verenin soyu kurusun. amen
    0 ...
  11. 7.
  12. Yemin ederim için acidi boyle bi şerefsizlik olamaz ulan sen kmsin aşağilik herifler birde bunu islam adina yapiyor o.cocuklari.
    0 ...
  13. 8.
  14. ortadoğunun bu nimetleri, faydacı yaklaşana büyük katkılarda bulunmuş, batı'daki meraklılarına bugün bile ilham vermekteyken sapık yobazların uğraştığı işlere bak. bir zamanların kültür-sanat/bilim-teknik merkezi olan bağdat'a bu kadar yakın olmaları da ürkütücü. ortadoğu'nun kadim ilimlerindeki gizemin peşine düşenler bugün dünya üzerinde büyük bir güce sahipler. doğu halklarının bakıp yolunu düzelteceği eserlerin bu şekilde yok edilmesi acayip umut kırıcı.
    1 ...
  15. 9.
  16. insanın içini yakan durumlar zincirinin bir parçasıdır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük