öyle bir mektup ta öyle bir tokat da yoktur zira ömer ile yezdicerd mektuplaşmamıştır. islam orduları komutanı sad bin vakkas'ın gönderdiği elçiler ile kisra yezdicerd arasında vuku bulmuş bir konuşma vardır sadece.
işin enteresan yanı sosyal medyada olmayan bu mektubu paylaşan arkadaşlar genelde tengrici sıfatına sahip vatandaşlar olup kendilerini değersiz yaratıklar olarak görüp itin götüne sokan kibir abidesi aryanları (iranian) bu kadar safiyane desteklemeleri ayrı bir komedidir.
Ek olarak mektupta yazıldığı iddia edilen o insancıl sözleri söyleyen vatandaş yani 3. yezdicerd tarihte hristiyanlara yaptığı katliam ve zulümler ile ünlü biridir. Temel politikası hüküm sürdüğü bölgelerde ki hristiyan kimliğini yok ederek zerdüştlük inancını yeniden hakim kılmaktır.
dip not 1: bir kürt olarak yazıyorum bunu. bazı malum çevreler bize sürekli olarak ömer, vakkas ve halid'in bir kürt katili olduğunu söyleyip onlardan nefret etmemiz için propaganda yapar dururlar. tarihsel olarak da kısmen doğrudur bu ancak burada sasani orduları içinde yer alan ve sonrasında diyarbekir'in fethinde islam ordusuna karşı savaşan kürt askerlerin kaybeden tarafta yer almalarından ötürü verdiği kayıplardan söz ediyoruz ki aynı ordular içinde paralı türk askerlerinden kıptilere kadar çok sayıda karışık millet de vardır.
Üçüncü yezdigirt'in yazdığı söylenen mektup bir devlet adamının elinden çıkmaktan çok, şu son üç beş sene içinde islamin kılıç zoruyla kabul edilmesi mevzusunun fena halde koyduğu bir ulusalcının elinden çıkmışa benziyor.
Üçüncü yezdigirit iran şahı değil sasani imparatorudur bu arada. ikinci pers imparatorluğu yani ve neredeyse bütün dünyayı yakıp yıkan sağlam kütüphane bırakmayan gittiği yere felaket getiren bir imparatorluğun kralı tutup da biz iyilik doğruluk peşindeyiz iyi işler iyi kelimeler iyi düşünceler bizdedir diye yazarak Arapları katliamla tecavüzle yakıp yıkmakla suçlaması pek inandırıcı gelmiyor.
Mektubun aslının Londra'da bir müzede olduğu söylentisi dolaniyormus internette.
Kısa bir araştırmayla böyle bir mektubun hiçbir yerde olmadığı sadece şu Türkçe metnin internette dolaştığına da ulaşılabilir.
Ama yine de Araplara yapılan suçlamalar da pek yersiz değil
Mektup resmen aralara karşı düşüncelerimi aktarmış. Ancak modern dünyada yaşamış birisi araplar hakkında bu düşüncede sahip olur. Yani mektubun yakın tarihte propaganda amaçlı yazıldığı çok aşikardır.
III. Yezdigirt ile Hz. Ömer arasında internette dolaşan mektuplaşma var. Bu mektuplaşma sonrası Hz. Ömer'in binlerce Kürt gencini öldürdüğü belirtiliyor.
III. Yezdigirt ile Hz. Ömer arasında internette dolaşan mektuplaşma söz konusu. Bu mektuplaşma sonrası III. Yezdigirt, Hz. Ömer'e hakaret etmiş. Bu Mektuplarının orjinalinin Londra müzesinde var olduğu söyleniliyor. Bu mektuplaşma sonrası Hz. Ömer'in binlerce Kürt gencini öldürmüş olduğu söyleniliyor. Bunları belirten ve düşünen kişiler.
Ayrıca Halid Bin Velid'in de Diyarbakır fethi sırasında binlerce Kürt'ün kafasını kestiğini söylüyorlar.
Bu konu hakkında objektif bir şekilde aydınlatabilir misiniz?
Soruya birkaç yönden cevap verilebilir:
1. iran Kisrası III. Yezdicerd, doğrudan Hz. Ömer'le mektuplaşmış değildir.
2. Şu kadar var ki; iran topraklarının fethinde çok önemli bir yeri olan Kadisiye Savaşı (14/635) öncesi, Hz. Ömer islam ordusu başkomutanı Sad b. Ebi Vakkas'a bir mektup göndererek savaştan önce III. Yezdicerd'in islamiyete davet edilmesini istedi.
Bunun üzerine Başkomutan Sad, ordusundan on üç kişiyi Sasani başkenti Medayin'e, Yani III. Yezdicerd'e elçi olarak gönderdi.
Elçiler Dicle'nin doğu kıyısındaki Medayin'de III. Yezdicerd'le onun sarayının kabul salonunda görüştüler. Heyetin sözcülüğünü yapan Numan b. Mukarrin, onu bir konuşmayla islam'a davet etti. Fakat Kisra Müslüman olmaya yanaşmadı, onlara kızdı ve hatta kendilerini ölümle tehdit etti.
Çok geçmeden elçiler Sad b. Ebi Vakkas'a döndüler. (Konu hakkında geniş bilgi ve kaynaklar için bkz. Sarıcık, Murat, Dört Halife Dönemi, Nesil Yayınları, istanbul 2010, s. 200- 202)
3. Binlerce Kürt gencinin öldürülme meselesine gelince:
O zamanlar iran Kürtleri, islam ordularının savaştığı Gayr-i Müslim Araplar, Rumlar (Doğu Romalılar, Mısır yelileri olan Kıptiler/koptlar ve daha başkaları gibi henüz Müslüman değildiler ve Müslümanlara karşı Sasani orduları içinde yer alabiliyorlardı.
Hatta Sasani orduları içinde zaman zaman gayr-i Müslim Türklerin olduğu da rivayet edilir.
Bu duruma bir örnek olarak şu hadise gösterilebilir:
23/643- 644 yılında Kadisiye savaşı sonrası Müslümanlar farklı askeri birlikler halinde kol kol iran topraklarına yayıldılar. Fesa ve ibkird bölgesinde görevli komutan; Sahabelerden Sâriye b. Zenim ed- Düelî idi ve bu esnada o bölgede bir ovada iran kuvvetleri ile cenk ederken, iranlılar kendi halkından yardım istediler. Fars Kürtleri de islam askerleri ile savaşmak üzere Sasani askerlerine yardıma geldiler ve islam askerlerinin etrafını çevirdiler.
O gün cuma idi ve Hz. Ömer Hutbe verirken bir ara, "Yâ sâritü el-cebele, el-cebebe = ey Sariye daha sığın dağa" dedi. (Taberî, Tarihü'l-Ümem, 2/380)
Bir keramet eseri olarak Halifenin sesini harp sahasında duyan Sariye onun direktifini yerine getirdi. Yakındaki dağa sırtını verip iran askerlerine ve onlarla birlikte kendilerine karşı savaşan iran gayr-ı müslim Kürt birliklerine karşı muzaffer oldu.
4. islam ordusu Müslüman kuvvetlere karşı düşmanca, silahlı, Müslümanlara savaşmaya gelen ve gayr-i müslim iranlıların yanında yer alan, iranlılarla birlikte Müslüman askerlere saldıran ve onları öldürmek ve yok etmek için etrafını saran Kürtlere karşı vuruşmayıp da ne yapacaktı? Onların karşısında "hadi siz bizi öldürün ey Kürtler" diye silahlarını mı bırakacaktı?
Sanki konu Müslümanların Kürtlere hususi/özel bir düşmanlığı varmış da, sırf onları öldürmek, yok etmek ve ortadan kaldırmak için savaşlar yapmışlar ve iran topraklarına girmişler gibi lanse ediliyor.
Bu durum, anladığımız kadarıyla bir ırkçı bakış açısıdır. Nitekim benzer bir soru daha önce Kuteybe bin Müslim'in, Türkistan'da pek çok katliam yaptı... şeklinde sorular sorulmuştu.
5. Hz. Peygamber de islam'ı yaymak için, en yakın akrabalarıyla ve diğer Arap kabileleriyle savaşmıştır. Ayrıca, Yahudilerle ve Romalılarla Allah için onun savaş emrini yerine getirmek üzere cihad etti ve kaç kez savaştı.
6. Tarihte Türkler Türkleri, Kürtler Kürtleri veya başka milletten olanları farklı sebeplerle öldürmüştür.
Aynı şekilde Türkler Türk olmayanları, Kürtler de Kürt olmayanları öldürmüşlerdir.
Mesela bin yıl Müslüman Türklerle Müslüman Araplar, Kürtler ve başkaları aynı ordularda, aynı islam milletinden olarak düşmanlarına karşı savaştılar.
Mesela beylikler döneminde ve daha sonra zaman zaman Türklerin Türklere karşı savaştığını biliyoruz.
Selahaddin Eyyubi'nin ordusunda, Araplar, Türkler ve Kürtler bu kez Haçlı ordularına karşı savaştılar.
Ama zaman zaman aynı veya farklı ırktan Müslümanlar; kendi aralarında da savaşlar yaptılar.
Bu savaşlar, ırkçılık saikasıyla değil, bazı siyasi sürtüşmeler, farklı anlaşmazlıklar ve daha başka sebeplerden dolayı oldu.
Mesela islam öncesi dönemde tarihte çoğu zaman bir Türk devletini bir başka Türk Devleti yıktı. Şimdi bir Türk devletini yıkan Türkler, Türk düşmanlığından bunu yaptı denilebilir mi?
7. Halid b. Velid de Diyarbakır fethi sırasında karşısında ordusuyla savaşmak için gelmiş Kürtleri öldürmüş olabilir. Onlar da islam ordusunda olan Müslüman Arapları veya Müslüman Kürtleri veya başka milletten müminleri öldürmüş olabilirler.
O Kürtler onları öldürmek için karşılarında yer almasaydı, elbette onlar onları öldürmezdi. Çünkü islam'da savaşmak istemeyenle savaşılmaz.
8. Bir diğer önemli mesele:
Bu tür soruların kaynağı; aslında Müslüman ırklar arasında ırkçılığı hortlatmak, onları birbirinden soğutmak, birbirine düşman etmek, kavim kavim bölüp sömürmektir. Bu da sadece islam dünyasının ezeli düşmanlarının işine yarar.
Irkçı tarih yaklaşımı dış düşmanlara karşı bölünüp gücü kaybetmeyi netice verir.
On dokuzuncu yüzyılda; o devrin en büyük devleti olan ingilizler; Türklerle Arapları, Kürtlerle Türkleri, hatta bazı farklılıkları kullanarak Araplarla Arapları veya Mısırlıları veya başka islam milletlerini parçalamak için islamlar içinde bir Frenk illeti olan ırkçılığı yaydılar.
14 asır önce yazılan bu paragraflar bu olamaz. Kullanılan dil ve sözcükler Tarihsel gerçekliğe uymuyor.
- Ömer bey kusura bakma ama sen haksızsın.
Bu mektubu şii bir insana oku yezdigirt'e öfke duyacak ve halife'den yana olacaktır.
Din, dinamik, çekimli ve dönüşümlü bir değirmen gibidir. Düşün, bir din tarafından katlediliyorsun, torunun katilin olduğu dinin bayraktarlığına soyunup, ölüp öldürüyor.