kafayı yiyecek adamdır. " hey ahmet abi biliyor musun geçenlerde bir adaya 3 tane fıstık gibi hatunla düştüm, görmelisin böyle varya ilik gibi hepside öpmelere doyamazsın, koklamaya kıyamazsın" şeklinde birilerine yaşadığın olayı anlatamayacak olduktan sonra, yanında claudia schiffer olsa ne yazar. yemişim öle şansı...
hiç bir anlamı yoktur. hayatında değil üç tanesiyle yan yana olmayı, tanesini dünya gözüyle görmemiş adamsan hele. kimse bilmeyecek. aşk desen diğer ikisi mıhlar. *
ilk bakışta şanslı gibi gözüksede, bir müddet sonra dır dır, kıskançlık krizleri vs gibi
nedenlerle o ada zindan olur insana. bir de yaşlılığı var bu işin ki esas acı o zaman başlar.
( (bkz: bir tane mankenle başa çıkamayan adamlar))
mankenlerin bayan ve elinden iş gelmeyen, meslekleri icabı devamlı ilgi odağı olmaya alıştırılmış, dedikodu dünyası harici dünya gerçeklerinden habersiz, normal kadınların doğuştan kabiliyetli olduğu işlerde bile başarısız olma marifeti gösterecek kadar hayattan uzak, kendilerini plajda buldukları an, ilk aradıkları şey bavullarındaki güneş kremleri ve bikinileri olan insanlar olabileceği ihtimaliyle, adamımızın da, yardımsever ve insani duydularından hiçbirşey kaybetmemiş birisi olduğunu varsayarak, ıssız bir adadaki hayatta kalma şartlarını, bir yerine dört kişilik olarak zorlayacak olan, bütün temel ihtiyaçların temini için neredeyse yalnız mücadele verecek zavallı insandır denilebilir...
bu adam kargo uçağında vitrin mankeni taşımakta olan bir pilottur ya da ibnedir zira kanlı canlı üç kadın mankenle, harbici bir erkeğin ıssız adaya düşme olasılığına bu bünye inanamamaktadır.