bu meymenetsiz sebze (sebze mi la bu) her yemek tarifinde illa ki pembeleşinceye kadar kavrulur ya, ısrarla pembeleşmeyince olay zıvanadan çıkıyor.
öğrencilik yılları, yemek yapmak için o zamanki telsim'in cep panter'inden anneyi arayıp yemek tarifi alıyoruz. nasılsa beleş ya yemek mideye inene kadar anne de olaya şahit oluyor. neyse, gözün yaşara yaşara özenle doğradığın soğanları at tencereye pembeleşinceye kadar kavrulsun aşamasına geldiğimizde muhakkak bir bokluk çıkıyor. kimseye derdini anlatamıyorsun, pembeleşmez o soğanlar. beklersin beklersin çiğdir, bir bakarsın kararır. uyuz olursun.
tamam bolu mengenli ümit usta değiliz ama ister istemez birçok yemek yapmayı öğrendik ama hala şu soğanın pembeleşme aşaması içimde bir uktedir. o yüzden aslında ukte vermiştim bu başlığı ama kimse doldurmadı. yine benim başıma bela oldu.
asla gorulmemis mitolojik sogandir, butun talimatlari uyguladiktan sonra soganin pistigine ve kivama geldigine sahit olunsa da asla pembe olmaz o soganlar, sari olur, kahverengimsi olur ama asla pembe olmaz.
kulak memesi kıvamına gelmeyen hamura benzer. sinir katsayısında muazzam bir artışa sebep olur ve işlemi gerçekleştirirken sevginiz asla yetmez biraz da sövgü kelebeği olmak zorundasınız. bir de bu şekilde deneyin. ama tüm bunların sonucunda hala pembeleşmiyorsa, en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. ya da ben bilmem, bilemem. aç kalın lan.
günümüz yaglarından dolayı pembelesmemektedir. eski yaglar bu kadar rafine degildi ve sogan yanmadan once bi takım oksitlenme reaksiyonları gecirir ve rengi koyulasmaya baslardı. pembeleşen sogan kalmadı ama tariflerden bize soylenişi miras kaldı.
simdi ise soganı atarsın beyaz bakarsın kararmaya baslayanlar var.