büyük şehirlerde buluşma noktaları ykm, gima, migros önleri iken bu küçük anadolu kasabamızda (pardon ilimizde, il demeye bin şahit gerektirse de) buluşma yeri tuhafiyeciler sitesidir. çünkü çarşı içinde bir tek gima, migros, ykm veya büyük bir avm ( küçüğüne de razıyım ) yok.
bir inşaat var, carrefour olacağı söylenmekte. hadi hayırlısı!
Entry lerin aksine küçük, huzurlu bir şehir ve orada yaşayan öğrencilerin kıymetini bilmediği, istanbulda öğrenci hayatı yaşamış biri olarak orası tam bir öğenci şehridir. Zamanı yavaşlatmak için yaşanılması gereken yer.
1 haftalık gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki öğrenci için eskişehirden sonra en ideal şehirdir. kafeler caddesi olarak da bilinen çarşıdaki kafeleri ben kıraathane falan beklerken oldukça güzel olduklarını görünce baya bi şaşırmıştım. antalyada bile böyle güzel dekorlu kafe bulmakta zorlanıyor bazen insan. bir de gitar çalmayı öğrense müzik adamları cok güzelolucak. kötü yanı mı iyi yanımı bilmiyorum ama ısparta sadece bu caddeden ibarettir. güzel yanı ucuz olduğundan bir akşamda 3-5 farklı yere gidilebilir olmasıdır. kötü yanı da orayı gezdiğiniz zaman başka bir şey kalmaması tıpış tıpış eve dönmenizdir.**
ısparta halkında ben nedense öğrenciye karşı soyulacak kaz durumlarını pek görmedim. gerçi sadece buzdolabı alan bir şahsiyetim ama o da antalyada ne ise o kadar para verdim ıspartada.
ıspartanın bir güzel yanı da yapılabilecek fazla aktivite olmamasından dolayı insanlar birbiriyle cok güzel kaynaşıyor. 1 hafta da enseye tokat arkadaş sayımda oldukça sağlam bir artma var.
insanlarının insan olmadığı, öğrenci ve askerden para kazanan esnafın vurun kahpeye mantığında iş yeri çalıştırdığı, ninjalarla dolu, varoş şehir. ilçelerinde durum daha vahimdir. yazları ahır olarak kullanılan yerler kışları öğrencilere kiralık ev olarak sunulur. ayrıca sularında klor eksikliği olduğundan 3-4 yıl yaşayan insanların dişleri iğrenç görünmeye başlar. aranızda ıspartaya öğrenci olarak gidecek olan varsa çeşme sularından uzak dursun yada arıtma cihazı alsın tavsiyesinde bulunmayı borç biliyorum ve bir anımı paylaşıyorum.
okulun ilk günü sınıftakilerle kaynaşmaya çalışıyorum. uzaklardan gördüğüm 1.75 boylarında, sarışın, tatlı bir kızın yanına gittim. 1 dakikalık sohbetimiz sonucunda kız gülmeye başladı, dikkatimi çeken gülerken dişlerini göstermemesiydi. tabi meraklı karakter ben hemen sordum " neden gülerken ağzını kapatıyorsun" diye kız cevap vermedi. muhabbetimiz kıkır kikir sürdü, ta ki dişlerini görene kadar. o güzelim kızın dişleri yeşildi, tanrım. toplamda 5 dakikalık sohbet ve 4 yıl boyunca bir daha asla konuşmadım.
diknot: suyu bok, insanı bok, havası bok olan şehir.
Kiraz, gül... vb. gibi festivallerle güneşli ve nadir yaz günlerini eğlenerek geçirmeye çabaladığı halde başaramayacağını anlayıp Antalya'da ikinci bir ev alan insanların memleketi.
Ayrıca teklifsiz bir şekilde evinize misafir gelebilir ve tatili yanınızda geçirebilirler. Hem misafirperver hem de sık sık misafirdirler...
Gençlere yönelik olduğunu düşündüğüm, cafelerin ve pubların çok olduğu, özellikle cafelerin, hem kaliteli, hem de göze hoş gelen tasarımlarıyla ilgi çeken il.
(bkz: süleyman demirel) adını her köşe başında görebileceğiniz, kışın harbiden pis bir soğuk yazın, toz toprak olan askerliğimi yaptığım şehir.
suyu bol.
gülü bol.
askeri bol.
yolculuk amacıyla hiç uğramadan sadece içinden geçerken bile yeşile hasret bırakan il.
zorunlu dipnot: bu entrymden kaynaklanıyor olsa gerek kaderin cilvesi sonucu askerlik görevimi icra ettiğim yer. al sana yeşil demiştir.
cumartesi ve pazar tüm çarşının asker kaynadığı , ilk defa karşılaşan birisi için , ne oluyor lan darbe mi oldu yoksa ? şeklinde tepki vermesi muhtemel şehir. tabi bu askerler inanılmaz bir ekomik getiri . üniversite öğrencilerini de hesaba katınca , esnafın köşeyi çok rahat döndüğü şehirdir. *