kürtlerden sabun yapmayı gerektiren kavramdır. yapıyo muyuz? yapmıyoruz çünkü ırkçı değiliz. kürt ama neticede o da bir insan. neyse aga yunus der ki; sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.
ırkçılık; nazizm, mussolini faşizmi vs. gibi yakın tarihte tek bir kimsenin dahi olumlayamayacağı denli büyük travmalar yüzünden özellikle avrupa'da "olumsuz" bir şey olarak insanların bilinçaltına kadar kazınmış. en azından avrupa'da böyle bu. örneğin almanya'da ilkokullarda bile nazi tektipliliğini hatırlatır diye; önlük, üniforma vs. giyilmiyor. şehir içi otobüslerinde, " ırkçılık tehlikesinde durumu hemen personele bildirin." gibi ibareler görülüyor.
kötü hatıralar hassaslaştırmıştır avrupa'yı. bu durum elbet türkiye'de de yankı buldu. öyle ki; bir zamanlar ırkçılıkları alamet-i farikaları olmuş insanların ırkçı oldukları bugün gönül rahatlığıyla söylenemiyor. "o, ırkçılık değildi." ya da "o zamanın ruhu gereği böyleydi o." deniyor. çünkü, artık bugünün münevveri ve insanı ne türden olursa olsun ırkçılığın "kötü" bir şey olduğunu biliyor. ben de söyleyeyim, zamanın ruhu falan deyip hak vermeye çalışıyoruz eski örneklere ama bu zamanda yaşayan bu insana bunca kötü hatıradan sonra ırkçılık yakışmaz. evet, ırkçılık olumsuz ve kötüdür.
bu konu hakkında, bu sözlükte yazanların hepsi demeyeyim de yüzde 95'inin böyle düşündüğüne eminim. ama ne zaman gazetelerdeki haber altı yorumlarını ve içinde bulunmaktan zevk aldığım bu sözlüğü okusam ırkçılığın bizde, kızlık zarı gibi bir çıkmaza girdiğini görüyorum. babası, abisi ve müstakbel kocasının onu kızlık zarı bozulmamış olarak tercih daha doğrusu kabul edeceklerini bildiği için bu ülkenin kızları, çaresizliklerinden haklı olarak kızlık zarlarına zarar gelmeyecek sevişme yolları buluyorlar ya ırkçılık da buradaki kızlık zarı gibi. kimse, kötü bir şey olduğunu düşündüğü ve başkalarının da böyle düşündüğünü bildiği için ırkçıyım demiyor, ırkçılığı da kötülüyor ama ilgili ilgisiz her başlıkta ırkçılığın tanımı olarak misal verilebilecek laflar ürüyor. kızlık zarı aptalca bir konudur, sevişmekse o kadar insani ve güzel. bir kadının bakire olup olmaması, bazılarına göre o kadar da bana göre ise hiç önemli değildir. -annenin,babanın,akrabanın kızlarının seks hayatı hakkında konuşmayı bırakın düşünmesi bile utanılacak bir şey düşünüldüğünde- önemsensin ya da önemsenmesin tamamen öznel bir konudur ama ırkçılık dediğimiz mevzu herkesi ilgilendirir ve çok hassastır. zamanın geldiğini hissetti mi acımasızlaşır. acımasızlaştığında, kendi laflarınızı hatırlayıp vicdan azabı duyduğunuzda, " ama ben öyle demek istemedim. türk ırkçılığı farklıdır.türklük bilincine sahip olmak ve ecnebilerin şuuruna sahip olmamak hatta ona düşman olmak esasına dayanır." deseniz de bir sonuç alamazsınız ve açığa çıkan olumsuz durumda sizin de payınız vardır. (tabi eğer, kişiliklerinin merkezi mutsuzluk olduğu için kavga etmeden duramayan, sevgilileriyle kavga etmemeleri anormal olan haline gelmiş, aile içinde de sürekli kavga eden insanlardan; yani çapı ne olursa olsun savaşı, kavgayı benimsemişlerdenseniz vicdan azabı falan da duymayacaksınız.)
galiba iki sene önce falan yazdım ama bir kez daha tekrar edeyim: ırkçılığın tanımı zaten genel hatlarıyla; bir ırkın, bir kanın diğerlerinden üstün olduğunu düşünmek. bu yüzden şu adam ne büyük bir şair ve türk, şu kadın da türk ve çok büyük bir bilim adamı, türk edebiyatı ne güzel gibi konular değilse konuşulan niye sürekli türk üstündür muhabbeti yapıyorsunuz? bunu yazana kadar açın fuzuli'den bir beyit okuyun önemsediğiniz "türk olmak" için daha önemli ve hayırlı bir iş yapmış olursunuz. tekrar edeceğim dediğim nazım hikmet'in - ki o da muazzam bir şairdir ve türktür, övünebilirsiniz- bir cümlesi: "her millet gibi büyük türk milleti." yani senin, edebiyatından, sanatından haberdar olmadığın ama içinde bulunduğun bu millet bu haberdar olmadığın mefhumlar yüzünden yüce ama aklınca dalga geçip, tekerlemeler uydurduğun ve cahil cühela takımı tarafından iyi de oy alırsan kendini mutlu hissettiğin başka milletler de millet ve onların da bestecileri, gelenekleri, sanatları, bilim insanları var. o milletler de senin kendini ait hissettiğin millet kadar büyük.
türkçülük, kürtçülük de ırkçılık; kendiniz kanıyorsunuz anlaşılan ama başkalarını kandırmayın!
çalışın misal bir hat sanatçısı olun, bakın; şimdi başkalarını utandıracak ırkçı laflarınızla küçülttüğünüz bu millet nasıl da büyüyecek, yeni zelanda'lisi da eserlerinizi görüp, "ne büyük milletmiş!" diyecek.
ayrımcılık.
kurumsallaşmıştır, gündelikleşmiştir, sıradanlaşıp ezberlenmiştir. normalin, normalliğin hüküm sürdüğü bir kavram haline gelmiştir.
hiçbir şekilde, ayırım gözetmeden her türden grubu, bireyi her türlü ne varsa'yı içine alabilecek kadar ileri bir boyutun tanımıdır.
böyle gelmiştir, delice savunularak. böyle de gidecektir. onsuz bir dünya ne yazık ki var olamayacaktır. çünkü en başta iyimserliği ayırıp yok etmiştir.
yalama olmuş, dukalara gelesi paradoksal kişilik hali..
şöyle ki:
bu vakada ırk kavramının doğal bir oluşuma yani doğrudan doğruya doğaya gönderme yaptığı idda ediliyor, fakat gel gör ki, ırkçılığın kendisi doğaya gönderme yapan yani "doğal" olan birşey değildir, doğada karşılaşılan birşey değildir, o halde, doğada yer almayan birşeyden yola çıkılarak "doğal olanı" ileri sürme ve savunma gibi bir eziklik var işin içinde, yani paradoksal bir doğa soyutlaması var sayın seyirciler...
aynı eziklik farklı bir açıdan bakıldığında kapitalizm için de geçerlidir, kapitalizmle ırkçılığın aynı oyunda halay başı olmaları da bundan olsa gerek....
Bir iki üçler yaşasın Türkler,
dört beş altı polonya battı,
yedi sekiz dokuz ruslaar domuz,
on onbir oniki italya tilki,
önüç öndört onbeş amerika kalleş,
onaltı onyedi onsekiz ortada kaldı portekiz
serap eser gibi masum insanların hayatını kaybetmesine neden olan akım. Bu ne ilk, ne son...
insan istiyor ki bundan vazgeçilsin ama zor. Serap kardeşimizinin annesi yaşıyor mu bilmem lakin ellerinden öpüyorum. Yaza çize empatiyi anlatacağız. Orda kardeşinin olduğu ihtimalini düşünen eylemciler yaratacağız. Dünyanın içkisini içmiş olsa bile, bir inanışa sonuna kadar bağlansa bile acaba diyecek. "o benim kardeşim" Söz sana annem. *
faşist olduğunu kabul etmeyen bir arkadaşımın 'hayatta bir ırkçıları sevmem bir de kürtleri' cümlesiyle ironik bir şekilde yapmış olduğu davranış; kötü bir felsefe...
uludag sozluk'te kullanicilar tarafindan rahatca uretilip tuketildigi halde cezasiz kalabilen ciddi bir insanlik sucu. turkiye cumhuriyeti yasalari da irkciligin boylesine futursuzca beyan edilmesinde bir sakinca gormuyor.
yani bu ortamda cani isteyen irkci soylemler kullanabiliyor, moderatorler "irkcilik yapiyorsun" diyerek kullanicinin hakkindan gelemiyor, ya da daha kotusu umursamiyor, daha da kotusu, genel yargi bunu bir "fikir hurriyeti" olarak kabul etmis. turkiye cumhuriyeti'de uludag sozluge "sen nasil boyle beyanatlari yayinlarsin" diye hesap sormuyor.
nasil olsa "dunya alem bizim dilimizi anlamaz" diye kendi ic dunyasinda irkciligi ureten, tazeleyen, tekrarlayan toplumsal bir bilinc. ben de katkida bulunayim bari:
yaziklar olsun konustuklarinizi okuyan gozlerime, duyan kulaklarima ve anlayan aklima;
yaziklar olsun insan suretinde dogup buyudugum bu topluma;
yaziklar olsun hepimize:
biz cocuklarimiza diger cocuklardan nefret etmeyi ogrettik "milletimiz sen cok yasa" diye diye. o cocuklar buyudu, kan ve nefret kusuyor "vatan" diye.
bu insanlik eger bir parca adaletli ise,
ya hepimizi adam edecek,
yada topumuzun defterini durecek.
yok eger digerleri de bizden farkli degilse,
herhalde adimiz tarihe "altin harfler"le gececek...
yillardir dis mihraklarin (bkz: dış mihraklar) ulkeleri bolmek icin kullandiklari ideolojimsi. ulkeleri geriletmenin en onemli yolunun vatandaslarini birbirine dusurmekten gectigini bilenlerin elindeki en onemli kozdur irkcilik.
hadi dis mihraklar yapiyor tamam. onlarin isi bu. sen neden tongaya dusuyorsun yurdumun akilli ogretmeni, doktoru, muhendisi, iscisi, emekcisi. sen neden gaza geliyorsun? bunlarin olacagini bilmiyor musun? tehlikenin farkında mısınız?
Eğer araştırırsanız Peygamberimizin Türk olduğunu ispat edebilirsiniz, demektir.
Irkçılık tanımı gereği, bir ırkın üstünlüğünü savunmaya dayanır, dolayısıyla bu içerikte pek çok örneği "cumhuriyet" tarihi boyunca görmek mümkündür.
bir ''şey'' olmayı bir şekilde de olsa beceremeyen bir tür neslin, kendini bir ''şey''zanneden insanlar grubuna iştirak edip, küme çemberi dışında kalanları işaret parmağı, dudak kıvrımı, yamuk gülümseme gibi bilumum gereksiz tepkilerle dışlaması ve ''hiç''tenleşmesi eyleminin kısa adıdır.Avrupa menşeiili olduğu rivayetler arasındadır.Renklerin bariz ayrımından başlanarak, fikirlerin doğal farklılığına kadar ürün yelpazesi mevcuttur.Kullananların zeka katsayıları değişiklik göstermekte olduğundan genellenememektedir. (bkz: çok var bunlardan)Kullanmayanların ise genelde düşünce elastikiyetlerinde yüksek kalite saptanmış ve insani olgularının yeterli ve gerekli dozda hatta üstünde olduğu kesinleştirilmiştir.
(bkz: kullanmam, kullananları da civarımda istemem...)
insanlar üzerinde dinden sonra en etkili olabilen düşünce, inanç, ideoloji. keşke herkes dindar olsa da şu nazi kılıklı ırkçılar kalmasa dünyada. memleketimde bir türk veya kürt ırkçısı görmektense, dindar bir hıristiyanı görmeyi binlerce kez tercih ederim. kimse kalkıp da ırkçılık ayrı milliyetçilik ayrı martavallarını okumasın. sadece kelime oyunu var, demagoji var, cerbeze var. milliyetçilikten kasıt da bir nevi ırkçılıktır.