hümanizm gibi romantik görüşler, avrupa'nın aydınlanma çağ sonrasında ortaya çıkmıştır. hatta bu hümanizm dahi ilk çıktığında ırkçıdır; Avrupa'yı diğer medeniyetlerden üstün görür.
ırkçılık da bir görüş olarak yeni bir unsurdur. Ancak düşüncemizde ırkçılık, var olduğumuz andan beri vardır.
ırkçılık kıskançlıktır, ırkçılık güç sevdasıdır, ırkçılık hırstır. ırkçılık, insanın karakteridir.
ırkçılık diyince aklınıza hitler, mussolini gibi isimler gelmesin; ırkçılık bireyseldir.
ırkçılık, köyüne uzak diyardan gelen göçmenin kokusundan rahatsız olmaktır.
ırkçılık, yandaki köyün daha fazla ağacı olmasını hazmedemeyip, onları ele geçirmeye çalışmaktır.
ırkçılık; insanı milletlere ayıran, medeniyeler kurduran şeydir.
ırkçılık bugünün siyasi sınırlarının temelidir.
insanın yaradılışında/evriminde gizlidir ırkçılık. romantik düşüncelere kapılmaya gerek yok. Seninle aynı ekmeği yiyen her zaman daha değerli olmuştur senin için. Ekmek yiyemeyeni hor görürsün. Ekmeği bal ile yiyeni ise kıskanırsın.
ırkçısın sen insan oğlu, kurduğun görkemli medeniyetleri de ırkçılığa borçlusun.
edit: başıma bir şey gelmeyecekse erkinciyim.
edit 2: imla.
ırkçılık, daha "liberalim" demesini bilemeyenlerin yakalandığı amansız bir hastalıktır.
bütün dünya ırkçılık karşıtı mesajlar verirken, ırkçılığı medeniyetler kuran bir şeymiş gibi göstermek de bu kafaya has bir özelliktir. medeniyetler kuran kavramın adI; ulusçuluktur. ırkçılık fransız devriminden sonra artan ulusçuluk akımının en kötü sonuçlarından biridir.
Irkçılık levi strauss'un da dediği gibi etrafını ve kendini farklı olandan, yani bilinmeyenden korumak içgüdüsüyle oluşan bir tepki olarak açıklanabilir, ama asla kabul edilemez.
Malum, insan bilmediğinden, tanımadıgından korkar. Ama tanımaya çalışması gerekir.