referandum öncesi, barzani'nin kerkük'ü ele geçirmesidir.
kerkük'ün özel konumu hakkında, türkmen, arap ve kürtlere eşit hak tanıyan, tapu yağmalama olaylarını araştıracak komisyonun hazırlanmasına olanak tanıyan yerel seçim yasasının ırak meclisi'nde kabul edilmesiyle birlikte, eşitlik, kürtlerin işine gelmemiştir ve protesto için pazartesi sabahı miting düzenlemişlerdir.
arap ve türkmenlerin katılmadığı mitinge intihar saldırısı yapılmış, 25 kişi hayatını kaybetmiştir. bunun üzerine amerikan ordusu tarafından desteklenen Peşmerge, türkmeneli tv, ıtc merkezi, şehit aileleri derneği'ne saldırdı.
bunun adı, "entel söylenişle" etnik çatışmadır.
sizin anlayacağınız ise, barzani, kerkük'te, amerikan destekli bir türkmen soykırımı hazırlığı içindedir.
türkiye ise tam da bu sırada ergenekon palavrası ile uğraşıyor, güngören faciasının acısını ve şokunu atlatmaya çalışıyor. öyle ya, kerkük, bizim "dış" sorunumuz, ve soruşturmayla, patlamayla hiç ilgisi yok...
(gelen eksi oy üzerine şunu eklemeyi vicdani bir borç olarak bilirim.)
...
Başbakan R.T. Erdoğan'ın özel emri ile Kerkük'e gönderilen 2 askeri ambulans ile ilgili açıklama herkesin kafasını karıştırdı. Yazılı açıklamada toplu halde silahlı saldırıya maruz kalan Türkmenlerden hiç söz edilmezken, söz konusu araçların Kerkük'te meydana gelen bombalı eylemde yaralananlar için olduğu belirtildi.
Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Irak'ın Kerkük kentinde meydana gelen intihar saldırısında yaralanan 20-25 civarında Irak vatandaşının (ki burada izinsiz gösteri yaparken bombalı saldırıya uğrayan Kürtler kastediliyor) tedavilerini gerçekleştirmek maksadıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünce Genelkurmay Başkanlığından temin edilen 2 ambulans uçağın sabah saatlerinde Kerkük'e hareket edeceği bildirildi.
söz konusu grup tarafından uzun namlulu silahlarla 4 ayrı yerde saldırılara maruz kalan Türkmenlerin yaralılarının durumu ise yazılı açıklamada yer almadı.
Hastaların naklinin ardından tedavilerinin sağlanması ve takibinin de Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirileceği kaydedildi.
...
bana, menderes zamanında hristiyan araplar'a giden yardımı hatırlattı nedense.
yanılmıyorsam dün, türkmeneli tv ve ırak türkmen cephesi* binalarına kürt gruplar tarafından düzenlenen saldırılar bu kategoriye giriyor.
ki ilk değil bu kerkük'te.
devlet olarak 90'lı yıllar boyunca at koşturduğumuz kuzey ırak'ta, şu anki hükümetin bölgeyi kendine dert edinmeyip, basit açıklamalar yapması neticesinde meydana gelen saldırılardır. türkmenlerin hataları da yok değildir. telafer hariç şu an peşmergeye ve abd ye karşı savaşan bir şehir yoktur. şunu unutmamak lazım; kerkük kesinlikle sınırdan 450 km uzaklıkta herhangi bir yer değildir, kerkük evinizin önüdür.
(bkz: Telafer Bir Türkmen Kentinin ABD Ordusu ve Peşmergelere Karşı Direnişi)
(bkz: ümit özdağ)
barzani, kerkük'teki arap ve türkmenlere "Dış güçlerin oyununa gelmeyin, sizin dostunuz Kürt milletidir." demektedir. bu, açıkça, türkmenler ile türkiye arasındaki bağları koparmaya ve türkmenleri kürtlerin içinde eritmeye yöneliktir.
oysa, türkmenler, türkiye gibi güçlü bir ülkenin kendilerini savunacaklarını düşündüklerinden yıllar boyunca silahlı mücadeleye girişmemişlerdir. bu da türkmenleri, ırak'ın okumuş, aydın insanları olmalarına sevketmiştir. fakat, 1920'den beri çeşitli şekillerde türkmen katliamları dünyadan bihaber gerçekleşmektedir. görenler ise gözlerini yummakta.
öte taraftan, türkiye de ilk başlarda türkmen hakları konusunda çeşitli atılım yapmakta idi, fakat sonradan bu da yavaş yavaş terkedilmeye başlandı. zaman zaman isyan bayrağı çekilince korkuldu ve ırak'ın içişleri olarak bakılmaya başlandı.
bugün ırak'ta 28.9 milyon insan yaşamaktadır. (2007) bunun 20.8 milyonu arap, 4.5 milyonu kürt, 3.5 milyonu ise türkmendir. yaklaşık 90 yıl boyunca yapılan türkmen katliamlarına rağmen hal budur.
buna rağmen, barzani, ırak'ın "arap ve kürt" olarak iki asli unsuru olduğunu savunmaktadır. bu da, psikolojik olarak türkmen soykırımına hazırlamaktan başka bir şey değildir. ırak'ın abd tarafından işgalinin ilk gününden itibaren bu oyun sahnelenmeye çalışılmaktadır. cumhurbaşkanlığına "celal amca"nın getirilmesi, kuzeyde "mesut amca" yönetiminde kürt bölgesi oluşturulması, kerkük'ün özel statüsünün - ırak parlamentosu'ndan geçmesine rağmen - bu iki "başkan" tarafından hiçe sayılması ve türkmenlerin gün geçtikçe hayatta kalma adına silahlı mücadeleye doğru itilmesi bu oyunun basamaklarıdır. ve türkiye'de buna gerektiği şekilde tepki gösterecek bir idare, bir hal bulunmamaktadır.
evet, türkmenlere yapılan saldırı bize yapılmış bir saldırıdır. çünkü, onlar zaten bizim milletimizden koparılmış insanlarımızdır.
ve evet, türkmenlerin silahlı mücadele etmemeleri sonucunda karşılaşacakları hal, geçtiğimiz günlerde lahey'de yargılanan karadziç'in bosnalılara yaptığından farklı olmayacaktır.
çok üzücüdür. sahip olunan değerlere, unsurlara sahip çıkmamaya, görmezden gelmeye devam edersek daha kötülerini yaşayacağız. kerkük belki sınırlarımız içinde değil bugün ama oradaki insanlar bizim insanımız ve yıllardır zulümle karşı karşıya. üniversitedeki hocam türkmendi ve yaşadıklarını anlatırken resmen ağlardı. artık kürtler orada siyasi bir unsur olarak var ve daha kötülerini göreceğiz. ayaklar baş olursa ne olur. bugüne kadar devlet kuramamış bir millete! böyle bir hak verilirse sonucun bu olacağı belliydi. daha neler göreceğiz bakalım.
anneleri ortalık malı olan amerikalıların, babaları belli olmayan kürtleri kullanıp soydaşlarımıza yaptırdıkları saldırı.
sen dost musun? öyle kal.
bizim insanımıza kıyarsan, damarımıza basarsan o zaman sikertirler bir gün seni.
(bkz: piç amerika)
ha bire hak hukuk ve özgürlükten bahseden liboş ve komünist tayfanın ne hikmetse göremediği ve tepki vermediği saldırılardır.
onlar anca pkk'nın yada dağa çıkıp pkk'yı savunan dtp'nin yanında olsun.