kesinlikle üçüncü şahsın şiiri. hissedilmeden yazılamayacak satırların olduğu şiir. her kelimesi akar kalbimize. sevip kavuşamadığı gibi başkasının olan sevgiliye yazılmış şiir.
ne vakit maçkadan geçsem aklıma gelir. bir rüzgar aklımı alır. benzi mum gibi gidenleri görünce, olur olmaz yerde aklıma gelir.
böyle bir sevgi, böyle bir şiir yazdırıyorsa; yaşanan tüm aşklar yaşanamayanların yanında ezik olmaya mahkum. jezabel'de kan içinde yatmaya.
her şiirin bir hikayesi vardır ve çoğu insan da şiirlerde kendisini bulur.
yaşadıkları ile birebir örtüşür şiirler..
bazı şiirler vardır ki insanı hüzünlendirir,
bazıları vardır ki kalbin göğüs kafesine aşırı yüklenmesine sebep olur.
işte öyle bir şiir.. attila ilhan'dan..
Üçüncü şahsın gizli duygularını gözler önüne seren mükemmel bir Attila ilhan şiiri.
Öte yandan; bir şiire bu kadar uygun bir isim verilebilir mi? Verilebilirmiş.
sebepsizce, cevap beklemeden, karşılık beklemeden sevmenin türkçe'si. bu durumdaki bir insanın psikolojisini en iyi anlatan şiir, hele bir de bu şiiri seslendirmede başarılı birisi varsa, bu şiiri okursa ve siz de bu dertten muzdaripseniz, ağlamanız garantidir.
böyle bir şiir yok böyle bir şey yok. gerçekten kelimeler bile yetersiz anlatmak için. bu kadar mı güzel aktarılır kağıda duygular. zaten eleştri yapmak bize düşmez.
Attila ilhan'ın en popüler şiirlerindendir. Şiirde geçen kız Attila ilhan'ın aslen tanımadığı uzaktan görüp sevdiği bir kız. Oldukça modern görünümlü, kısa saçlı bir kız olduğunu söyler. Fransa'ya giderken gemide aynı kızla karşılaştığını ama kızın Napoli'de gemiden indiğini de ekler. Bu kızın yarattığı imge romanlarını okuyanlar bilirler Ümit karakterine şekil olarak uyuyor. Zaten kendisi de bunu belirtmiştir. Bu Attila ilhan'ın söylediğidir muhakkak üstat doğru söylemiştir. Ama kızın dönemin ünlü bir tiyatrocusuna aşık olup Attila ilhan'ı terk ettiği tarzında eski bir söylenti de vardır.
insanı şizofrenik hayallere daldırır. tuhaf, zihinsel savaşların ortasında bırakır. sadece o şiiri dinleyerek, tarafımdan yazılmış bir yazı:
her gün okulda karşılaşırsınız onunla. kimi zaman fakültenin kapısında, kimi zaman asansörde, kimi zaman kantinde. bazen beraber çıkarsınız okuldan, onu gideceği yere kadar bırakırsınız. sırf 10 dakika fazladan görebilmek için onu, tipide 45 dakika yürüyerek eve dönmeyi göze alarak, çünkü onu bırakarak fazladan bir bilet harcarsınız ve başka bilet alacak paranız kalmamıştır. o ise habersiz, yol arkadaşına el sallar kapıdan. kaybolur otomat ışığının gölgesinde.
sevgilisi olduğunu bilseniz bile hep beklersiniz. hep o sizin olacakmış gibi gelir. o her gün okuldan çıkıp sevgilisinin kollarına giderken, siz de eşlik edersiniz ona soğukta, üstünüzdekini verirsiniz üşümesin diye. yolda giderken, muhabbet esnasında, o gözlerinizin kesiştiği bir-iki saniye, ah, o an dursa o saniyeler, sadece gözleri kalsa aklınızda, sadece gözlerini görseniz, etraftaki her şey kararsa. bir anda elinizi tutsa, dünyalar sizin olacak.
bir gün yolda yürürken, yanlışlıkla eli çarpar elinize, tutuverirsiniz birden, heyecandan biraz da sıkarak. sonra birden bırakırsınız ne yaptığınızı anlayamadan, özür diler bir ifade vardır gözlerinizde, olmayacağını bile bile beklemekten yorulmamışsınızdır, o da anlamıştır belki, ama o an dayanamazsınız bu zulme. onu orada bırakır, koşarak uzaklaşırsınız sevdiğiniz kızın yanından.
eve gidersiniz, kağıdı kalemi alırsınız, sadece içinizden gelenlerle ortaya böyle bir şiir çıkarırsınız. attila ilhan'ın bu şiirini her duyduğunuzda ise tüyleriniz diken diken olur ve onu hatırlarsınız, onu ve onu sevgilisinin yanına bıraktığınız günleri.
"Benzin mum gibi giderdin"
şairin bu dizede özellikle noktalam işareti kullanmamıştır. iki anlamı birden çatır çatır vermektedir.
birinci anlam: benzin mum gibi olması yani yüzün beyaza kesmesi. bir önceki dizedeki limandan ayrılan gemilerin yarattığı ayrılık hüznünü bu dizede devam ettirir.
ikinci anlam* anlam: şair kızın gidişindeki hızı ve telaşı anlatmak içi mumun ve benzinin hızlı yanmasında yararlanmıştır.