keske haksiz ciksaydim ve benim yazilarimla dalga gecen zihinsizler benimle eglenselerdi. yerin dibine gecseydim. ancak savasin ayak seslerinden sagir oldum.
Ekim 2008’de, Ofog (http://www.ofog.org/avrusta ) üyesi iki eylemci Anna Andersson ve Martin Smedjeback, isveç’in tanınmış silah şirketlerinden olan Saab Bofors Dynamics’in Eskilstuna’daki fabrikalarına eylem koymak için izinsiz girdiler. Saab Bofors Dynamics’in ürettiği ve dünya askeri güçleri tarafından revaçta olan Carl Gustaf roketatarlarını tahrip ettikten sonra gözaltına alındılar. Uyguladıkları eylem ve verdikleri milyon kronluk zararın faturası dört ay hapis cezası. Bölge mahkemesinin Anna Andersson ve Martin Smedjeback hakkında vermiş olduğu dört aylık ceza, Svea Yargıtay Mahkemesi tarafından da onaylandı. Martin Smedjeback mahkemede iki eylemci adına savunmasını kendisi yaptı.
Savunmasını sunuyoruz:
Ben, yapacağım son savunmamda size, isveç silah sanayisine karşı yapmış olduğumuz eylemden dolayı benim ve Anna Andersson’un neden beraat edilmemiz gerektiğini anlatacağım. Ben konuyu üç şık altında açıklıyorum: savaşın gerçek yüzü, kanunların sağladığı olanak ve ilginin
zorunluluğu.
’’Biz Birleşmiş Milletler halkı olarak, gelecek kuşakların savaş faciasından korunması için kararlıyız.’’ Böyle başlıyor 1945’te kurulan BM’in ilk şartı. Ama malesef verdiğimiz sözü unuttuk. 65 yıl geçti hâlâ savaşın yarattığı facialarla karşı karşıyayız. Bu durum bize, mücadelemizin umutsuz olmadığını gösteriyor. Savaşlara son vermek zor değil. Bugün her zamankinden daha iyi, barış yolu
ile problem çözme ustalığına sahibiz.
Savaşların imhasını sağlamanın birinci adımı, savaşa katılmamak ve savaşa destek verememek. isveç askeri güçleri, isveçin yarattığı savaşlar için asker yetiştirmemektedir. Ama biz nüfus oranlamısına göre dünyanın ikinci silah satan ülkesi ünvanına sahibiz. Biz hem demokrasilere hem diktatörlere, hem barışta olan ülkere hem de savaşta olan ülkelere, hem dünyanın en zengin ülkelerine hem de en fakir ülkelerine silah satmaktayız.
DiKTATÖRLERE PAZARLIYORUZ
Ekim 2008’de ben ve Anna, Carl Gustaf marka roketatarları etkisiz duruma getirdik ve bu silah en revaçta ve satışlarda sükse olan bir silah. Bu silahı 40 ayrı ülkeye pazarladık. Gazeteci yazar Bengt Nilsson STV (isveç resmi televizyonu) debat programında 1997’de Liberya’da bir konteynirde nasıl
Carl Gustafları gördüğünü ihbarladı. Bu yıl ’’Dagen’’ gazetesi Somalya’da islamist milislerin ellerinde nasıl Carl Gustaf roketatarlarını gördüklerini yazdılar.
Savaş sadece kurban alır, yani çok kurban. Size bir örnek vereyim örneğin Irak savaşı. Cidiye alınan tanınmış tıb dergisi The Lancet, 2006’da bir haber yayınladı ve bu habere göre 2003-2006
yılları arasında Irak’ta toplam 600.000 insan şiddet ve savaş yüzünden hayatını yitirdi. isveç bu savaşa olduğu gibi, dünyadaki diğer savaşlarada sürekli silah ihracatından dolayı bir fiil sebep olmaktadır.
Ama eğer biz BM’lerin koyduğu hedefin yerine – kendimizi savaşın faciasından korumalıyız. Bunu kanunların sınırlar içinde gerçekleştirebilir miyiz?
SAVAŞ BiZiM KÖR NOKTAMIZ
Pek çok yönden isveç anayasası çok iyi. O bize bazı kanuni haklar tanıyor, bizim ezilmememiz için güvence sağlıyor. Bizi ezmek isteyenleri kanunen korkutup engelliyor. Ama bizim hukuk sistemimizde hâlâ kör noktalar var - savaş onlardan biri. Ama isveç hukuku, savaşı engeleyebilir mi, haksız
kılabilir mi, savaş suçlularını yargılayabilir mi?
Kanunun bazı maddeleri adını andığım sorunlara çözüm bulabilir, aslında terör suçları için ceza yasası, bu alanı kapsayan muktedir bir parçadır. Peki bizim kanunlara göre terörizmin tanımı nedir?
Kısacası, bir eylemin terör olarak sınıflandırılması: bir fiil cinayet, toplu katliam, adam kaçırma, sabotaj ve imha bakış açısıyla ciddi sindirmeye veya istikrarı bozmaya veya bir ülkeyi yok etmeye yönelik
eylemler düzenleme, korku yaratma, ülkenin altyapısını derinden zedeleme, ülkeyi etkisiz duruma getirme, ülkenin altyapısını oluşturan politik, ekonomik ve sosyal yapısını imha etme gibi eylemleri içerir.
TERÖRiST DEVLET
Bu açıklama saldırgan savaşa yapılan açıklamadır. Savaş, büyük ölçüde terörizmdir. Bizim terörle mücadele kanunlarımız hukuk bakımından kimi kapsadığını açıklamamıştır. Bu kanun kişileri, örgütleri ve ülkeleri de kapsamaktadır. Bundan dolayı bizim kanunlar bize bir olanak tanımaktadır. Bizim
kanunlarda kişiler mi, örgütler mi yada ülkeler mi yargılanacak diye geçmiyor! Bizim kanunlara göre hem devletler hem de memurlar yargılanabilirler. isveç toplumunun temel ilkesi hiç kimsenin hukukun üzerinde olmayacağıdır, bu kategoriye başbakan, güçlü devlet görevlileri ve uluslararası isveç şirket
yöneticileri de dahildir.
Eylül 2005 yılında, gazeteci Asa Lindeborg ve Erik Wijk polise bir suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunun sebebi Irak savaşıydı. Suç duyurusuna göre ABD’nin saldırı savaşına sebep olduğu ve bu yolla uluslararası insan hakları kanunlarının çiğnendiğiydi. Uluslararası devlet terörü sürdüren ABD ve
müttefikleri hakkında isveç’te belki kovuşturma açılamaz, ama savaşa silah yardımında bulunanların kanunlarımızca yargılanması mümkündür. Hatta bizim kanunlarımıza göre terörizmi desteklemek ve destek vermek suç teşkil etmektedir. isveç silah senayi Irak savaşından önce ve de Irak savaşı boyunca ABD ve müttefiklerini büyük oranda yeni silahlarla destekledi ve silah sağladı.
Lindeborg ve Wijk’in polise yaptığı suç duyurusu terör suçunu kapsamaktaydı. Lindeborg ve Wijk’e göre Saab Bofors Dynamics genelmüdürü Tomas Samuelsson teröre destek verdiğiydi. Polise yapılan teröre yataklık ve yardım suç duyurusu bu gazeteciler tarafından hukuk ombüdüne tebliğ edildi. Saab
Bofors Dynamics genelmüdürü Tomas Samuelsson dışında, gazeteciler stratejik ürünler genel müdürü Andreas Ekman hakkında da teröre yardım ve yataklık etiklerinden dolayı suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Ne polise ne de hukuk ombüdüne yapılan suç duyurusu sonuç verdi. Teröre yardım ve yataklık yaptıklarından dolayı kimsenin hakkında mahkeme açılmasına ve soruşturma açılmasına sebep bulunamadı. Çünkü şimdiye kadar her hangi bir mahkemede bu tür suç duyrusu hakkında mahkeme açılmadığından, suç duyurusu mahkeme gündeminden düştü.
TERÖR EYLEMiNi ENGELLERSEK SUÇLU MUYUZ
Peki kanun, normal bir vatandaşın terörü engelemek için uygulayacağı bir eylemi nasıl görüyor? Buna bir örnek verelim, diyelim ki ben ve Anna Södertälje’de aşırı terörist bir terör örgütü olduğunu haber aldık. Bu terör ağının Londra Metrosunun havaya uçurluması için bir bomba ürettikiğini duyduk. Bu bomba kullanılmadan bulunduğu yere girip imha ettiğimizi farz edin. Şimdi biz bu bombayı kullanılamaz duruma getirdiğimizden dolayı, bu davranışımızdan dolayı serbest bırakılmayacak mıydık?
2008 yılında karşı karşıya kaldığımız durum yukarıda yaptığımız yorumlamadan farksız. Biz 13 mayıs 2008’de bir haber aldık. Bu habere göre isveç silah şirketi Saab Bofors Dynamics, ABD’den 285.000.000 isveç kronu değerinde Carl Gustaf roketatarı alacağı yönündeydi ve bu roketatarlar 2009 yılında ABD askerlerine gönderilecekti. Biz ABD askeri güçlerinin Irak’ta sürdürdüğü terör eylemlerinden haberdardık. Yani işkence, katliam ve toplu infazlar gibi. Biz, Eskilstuna’daki Saab Bofors Dynamics şirketinde bulduğumuz bu tanksavar toplarının Irak’ta terör eyleminde kulanılacağından büyük bir şüphe duyduğumuzdan, 16 Ekim 2008’de bu silahları etkisiz duruma getirdik ve bu vesileyle bu silahın terör eyleminde kulanılmasını kanunlarımıza göre engellemiş olduk. Bu takındığımız insani tavrımızdan ve nefsi müdafa hakkımızı kullandığımızdan dolayı serbest bırakılmamız gerekmektedir. Çünkü biz isveç’in bize tanıdığı kanuni hakların dışına çıkmadığımızdan mahkemenin hakkımızda açmış olduğu davanın düşmesi gerekmektedir.
Demokrasinin oksijeni halkın ilgisiyle gerçekleşir. Bir çoğumuz gözü açık, duyarlı vatandaşlara olan ihtiyacımız konusunda fikirdaştır. Yani duyarlı vatandaş yöneticisini kontrol eder ve bunları işleye bilecekleri suç durumunda denetler ve etik suç işlemelerini engeller. ilgi ve eylem (aksiyon) farklı şekillerde karşımıza çıkar. Protesto yürüyüşleri, isim listeleri, makaleler, açlık grevleri, sokak tiyatroları ve benzerleri, ve benzerleri şeklinde. Kanunun bize tanıdığı sınırlar içinde yüzlerce protesto forumu mevcuttur. Ama ne yazı kki arasıra bu da yetmemektedir.
SiViL iTAAATSiZLiK YAPTIM
Yasal kanunları kulanmanıza göre eğer şartlar ve baskı daha da artıyorsa, bizim üstümüze düşen şiddetsiz bir adım atıp hakkımız olan sivil itaatsizliğimizi kullanmaktır. Biz, Ofog <http://www.ofog.org/avrusta> ; grubu olarak yaptığımız eylemle, uyguladığımız metodla ve takındığımız tavırla yalnız olmadığımızı biliyoruz. Şiddetsiz sivil itiatsizlik dünyanın her yerinde metod olarak kulanılmaktadır ve bu metod tanınmış, kulanılmış bir metod olup demokratik toplumlarca kabul görmektedir. Bizim kendi parlementomuzda (isveç Parlementosu) üç parti sivil itaatsizliği kendi programlarında, “ülkemiz için gerekli demokratik bir hak” diye beyan etmişlerdir.
Ben, savaşların insan ırkının sonunu getirmeden, insanoğlunun savaşların sonunu getireceğine inanmaktayım. Ama bu otomatikmen gerçekleşmiyor. Bunun gerçekleşebilmesi hepimizin desteğiyle, küçük veya büyük desteklerimizle, hem kanunların sınırları içinde hem de kanunların sınırlarını aşarak
gerçekleşecektir.
"aslinda tam ortasinda yasadigimiz ama belki 50 yil sonra geri dönü baktigimizda yeni milleniumda basladigin anlayacagimiz bir savas ücüncü dünya savasi. isin kötü yani bu savas ilk ikisi gibi degil asla, tamamen yalanlanarak gerilla usulleriyle yapiliyor.sadece avrupa ve amerika ile sinirli degil, bütün dünya ülkeleri isin icinde.globallesme ekonomik boyutlarda kalmadi, siyasete de siçradi.
hep hani 19. yüzyildan bir adam gelse simdiki teknoloji hakkinda ne düsünürdü, dumur olurdu herhalde diye düsünürüz ya.teknolojimize hayran olurdu ama dünyanin kiyamete bir adim daha yaklastigini düsünürdü.
- bir yandan zenginler kilolu sinifini asip obezlige ve koroner hastaliklara kosarken (gelismis ülkelerde erkeklerin yarisindan fazlasi kalpten gidiyor), diger yandan dünyanin yarisi açliktan kiriliyor ve hic bir büyük devlet kesin çare bulmak amacinda degil.
-aslinda dünya nüfusunun tas çatlasa altida biri insan gibi yasayabiliyor.teknolojik gelismeler, yenilikler kimin için?
i-pod un yeni versiyonunu yiyebilir misin ya da giyebilir misin?
-19 yüzyilda fransanin cezayiri,ingilterenin hindistani sömürge yaptigi belliydi.simdi adamlar gözümüzün içine baka baka isgal ediyorlar ya da kontrol ediyorlar ama her sey inkar.
- çok aci ama insan artik açliktan elmacik kemikleri ve gözleri firlamis karni sismis bir afrikali cocuk karsinda yeterince üzülemiyor.evet çok üzücü ama itiraf edelim bildik görüntüler.eminim geçmisten gelen bir adam çok daha fazla soka girerdi.
-amerikada yayindan kaldirilan reklami duyan vardir.11 eylül de sadece üç bin kisinin ama afrikada açliktan milyonlarca kisinin öldürüldügünü söylüyordu.anlami belli degil mi? bir average joe yüzbinlerce afrikaliya bedeldi.
-durum 1960larda martin luther king zamanlarindan daha kötü.o zaman zenci olmak kötüydü.artik açik saç ve tenli olmak tek kabul gören sey.geçen gün bir brezilyaliyi pakistanli zannetmelerine ne demeli? onlar için ayniyiz.
-birlesmis milletler israili sadece hep "kinadi".johnnie sagolsun.
-b.m. e gelince.saraybosna da veya afrikada veya dünyanin baska bir yerinde en son ne zaman bir soykirim engellendi veya iç savasta masumlar korundu ? tarihçilerin bildigi gibi ikinci dünya savasi öyle gösterilmesine ragmen 20. yüzyilin son savasi degildi.10 yasindaki çocuklar asyanin ücra köselerinde ve afrikada kalesnikofla dolandilar yillarca.
-ne yazik ki her gün televizyonu açip "irakta bomba patladi,40 ölü 20 yarali" ya da "türk mühendis kaçirildi" diye duymaya alismadik mi?
-11 eylülden ve avrupada yasanan her olasi ya da gerçeklesen bomba olayindan sonra bazi amerikan tv kanallarinda hollywood filmi havasi sezmediniz mi? birileri dünyanin beynini yikiyor...(tesekkürler rupert murdoch ve fox tv) tabii sirf o degil ama, bu adamin star tv yi almak istemesine ne demeli? welcome to turkey?
-bazi ingiliz gazetelerinin brezilyali elektrikçi adamin vurulmasina destek çikmalarina ne demeli? dünya paranoyaklasiyor.trene yetismeye çalisan ve muhtemelen katolik olan bu adam sarisin olsaydi ne olurdu? olay dini de asti.
-dünyanin her yerine ve her sektörüne yabanci tekelciliginin sokulmuyor mu? süpermarket,hipermarket ve sonunda walmart.
-parasi olanlar sistematik olarak sigara ve fast-foodbagimlisi yapiliyor.
-tsunamigeldi geçti.yüzbinlerce kisi öldü.tv yayininda hep turistleri, tatile gidip dönemeyenler anlattilar.ama sonradan ögrendik ki mutlu sandigimiz yerliler siginma evlerinde yüzlerce kisi bir arada kalirken, bir sürü kadin tecavüze ugramis.hirsizliklar olmus.turistleri kendi ülkeleri evlerine götürdü.peki, son 3 ayda kaç tsunami haberi yapildi? geride kalanlara ne oldu? brad pitt angelina jolie ile beraber mi diye amerika ve diger ülkeler kafayi yedi!
-yabancilar türkiyeyi sürekli polislerin kötü davranisindan suclu buluyor ama g-8 zirvesinde göstericilerin ya da gicik olduklari bir türkün bir agzina s.çmadiklari kaliyor.biz de özür dileyip duruyoruz.
-insan acaba avrupada ya da amerikada aids patlasa (tabi allah korusun) caresi daha mi çabuk bulunur diye düsünüyor.hala cogu insan aids i gay hastaligi ya da afrika hastaligi olarak düsünüyor.
-yine gözümüzü yukaridan çektik.uzay harcamalari ve gelismeler hizla azalirken savas bütceleri tavana turdu.istikbalimzi göklerde aramiyoruz artik.20.yüzyilin son çeyreginde batida yasanilan gelisim,gerilime döndü.
kimseye suçlamada bulunmuyorum, gördügümü yaziyorum.sagci,solcu,komunist,asiri sagci veya solcu gibi terimlerle tanimlanabilen politik düsüncelerle alakam yok.mutlu ve gelismis gibi görünüyoruz ama aslinda sürekli kat çiktigimiz gökdelenin hizla temeli bosaliyor.ücüncü dünya savasina giridk ama farkinda degiliz.en hasindan soguk savas içerisindeyiz.beynimiz bos seylerle doldurulurken önemli seyler biz farkina varmadan gerçeklesiyor.hiç bir açik savas yapmadan (tabii irak disinda) dünyanin 10 yilda ne kadar degistigine bakin.korkutucu bir gelecek var.
john lennon un imaginei yalan artik.siz en iyisi a perfect circleinkini dinleyin
Dedem K.K. 90 yaşını geçkin bir adamdır. Tek kelime okumayı bilmez. Ben çocukken "bu düvelde acından ölen yoktur" demişti. Ancak geçtiğimiz günlerde bir kore gazisi açlıktan öldüğü haberi geldi.
Bir asıra yaklaşan ömründe çok ciddi kıtlıklardan nasıl çıktıklarını anlatır. Mandaların açlıktan tavukları yediğini, yüksek yaylardan oluşan memleketinde ot bitmediğini ama onların topraktan çıkardıkları yer elması ve gübrelerden ayıkladıkları arpalarla yaptıkları ekmeği nasıl yediklerini söyler. Dedem haberleri izlemeyi çok sever. inşallah bu haberi görmemiştir. Zavallı kore gazisi, zavallı dedem, zavallı insallık...
altın fiyatları ile ilgili bu başlığın altında ve bir çok internet sitesinde "altın fiyatlarının yükselmesi bir savaş delaletidir diye" pek çok yazı yazmıştım. bu günceyi tutmaya başladığımda, bununla dalga geçen pek çok insan oldu. özellikle yakın çevremeden pek çok kişi bunun gerçekleşmesinin imkansızlığından bahsetti. ancak bütün veriler bu günceyi tutmaya başladığımdan beri tam da öngörüldüğü gibi oluyor. ekonomik kriz çok şiddetli bir şekilde geldi. önümüzdeki sene ürün fiyatları inanılmaz derecede artacak. çünkü abd doları da altın karşısında ciddi bir değer kaybına uğradı. bizim ve dünyanın ekonomisi dolar kuru üzerine şekillenmiş ve değersiz dolar, başta petrol olmak üzere pek çok ürünün fiyatını yukarı çekecektir. gayri sarfi milli hasılası yükselen ancak yükselen bu hasılanın değersizliği karşısında mal bulmak imkansızlaşacaktır. bu da fiyatları katlayacak ve zengin kere zengin olan hırsızların lokomotifliğinde piyasalardaki bu arz talep dengesizliği, büyük ölçekli tüketim nedeni olan uluslar arası bir savaşı tetikleyecektir. bu savaşta dünya nufusu dengelenecek, zenginler çok daha zengin olacaklar. sistem bunu zorunlu kılmaktadır.
şimdi içinde olduğumuz süreç; malların değerlerinin tırmanışa geçme sürecidir. bu artış senet, para gibi kağıt üzerindeki şeylerin değil; altın, demir, bakır, elma, buğdağ gibi elle tutulur şeylerin fiyatının artışıdır.
mantık şu şablonla işlemektedir:
talep(semaye)artışı->üretim artışı->mal(arz) artışı->fiyat düşüşü->mal(arz) düşüşü-> üretim düşüşü->fiyat artışı->...
bu kapital döngü bir çok dinamikle ilerlemesine devam ediyordu ancak sistem emeği göz ardı ettiği için, fiyat sabitliği, fiyatı emekle değerlendirmek gibi çok basit ve mantıklı davranışı red ettiği için büyük infilaklara ihtiyaç duymaktadır. eğer haberleri haberleri takip ediyorsanız ve gözünüze de allah, futbol, sex perdesi çekilmemeişse bu olanları görmemeniz için hiç bir neden yok.
(bkz: Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar)...
Japonya parlamentosu, üç hafta önce Güney Kuril Adaları olarak bilinen ve ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Rusya’nın kontrolünde olan takımadayı Japon toprağı ilan eden bir kararın altına imza attı.
altın fiyatları çin'in alış baskısı ile tırmanışa geçti. bu hızla giderse amerikan doları değeri anormal olarak düşecek, altın fiyatları da dünyadaki en büyük para rezervlerinden birine sahip çinliler tarafından korkunç bir şekilde yükseltilecek.
Irak'taki ABD ordusu sözcüsü, iran'a ait insansız bir hava aracını, Irak'ın hava sahası içinde geçen ay düşürdüklerini doğruladı.
Sözcü, "Koalisyona ait uçaklar, iran'a ait insansız bir hava aracını, 25 Şubat günü Bağdat'ın 100 kilometre kadar kuzeydoğusunda düşürdü. Bu araç, 1 saat 10 dakika kadar izlendikten sonra düşürüldü." dedi.
BiR ZAMANLAR ÜLKELERDEN DAHA GÜÇLÜ ŞiRKETLER VARDI. BUNLAR GENERAL ELECTRIC, GENERAL MOTORS, CITIBANK(CITIGROUP)... ŞiRKETLER BU GÜN BATMAK ÜZERELER. GENERAL ELECTRiK VE GENERAL MOTORS ASKERi YATIRIMLARI OLAN VE DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ÜLKESiNDE ÇOK CiDDi BiR BROKRATiK ALT YAPIYA SAHiP ŞiRKETLERi ARASINDADIR. BUNLAR SAVAŞI DESTEKLEYECEK VE BUNDAN EN BÜYÜK NEMAYI ALACAK ŞiRKETLERDiR. MALESEF, KAPANAN FABRiKALARI SAVAŞ GiBi BiR TÜKETiCi AÇABiLME GÜCÜNE SAHiPTiR.
tüm dünyada olduğu gibi avrupa ekonomisi de çöküş başlangıcına girdi. amerika dünyadaki ekonomik yön verirliğini kaybetmek tehlikesini en büyük ülke sorunu haline getirdi. aşağıdaki linkte bbc nin ekonomi haberlerinden konu ile ilgili bir kaç yazı durumun şimdiki hali hakkında bilgi veriyor.
benzer görüşler çeşitli insanlar tarafından dillendiriliyor. aşağıdaki linkte, kadir has üniversitesi ab araştırma ve uygulaa merkezi müdürü, igiad genel sekreteri, y. doç. dr. uğur özgöker'in kaleme alığı "Kriz dünyayı büyük bir savaşa sürükleyebilir" başlıklı yazı bulunmaktadır. http://www.haberturk.com/...avasa-surukleyebilir.aspx