Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anı veya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor. *
normal insanlar için geçerli durum. mesela benim gibi süper insan olsaydınız 6 aylık halinizi bile hatırlardınız. ben doğduğum günü bile hatırlıyorum azizim. dolarla popoma şaplatmışlardı.
ben hatırlamasamda tahmin ediyorum. annem altımı alıp, biberonu ağzıma verip battaniyeye sıkıca sarmalayıp uyuturdu. başka ne olcak hatırlayıpta ne yapacaksın.
abicim bakın. bu hafıza, akıl, zeka, fikir gibi olaylar çok karmaşık. anne karnında olduğumuz dönemi hatırlamıyoruz. doğduğumuz zaman ki ilk 3 yılı da hatırlamıyoruz sonra yarım yamalak işte. ancak karar vermekle ilgili işlerimizi yerine getirebiliyoruz. mesela memeyi emmek, suyu içmek, yutkunmak, güzel söze ve davranışa ona göre tepki, kötü söze ve davranışa ona göre tepki gösterebiliyoruz. büyüyünce robota dönüşerek uyguladığımız bir çok şeyi küçükken doğal olarak uyguluyoruz. büyüyünce robot misali algıladığımız şeyleri ilk 15 yaş döneminde kendiliğinden algılıyoruz. değer yargılarımız, doğruyu ve yanlışı ayırma durumumuz çocukken daha sağlam oluyor. daha merhametli oluyoruz. falan filan. en önemlisi de daha sağlıklı oluyoruz. besin diye zehir, ilaç diye zehir almaya başladıkça aptallaşıyoruz falan. bir de istem dışı çalışan organlarımız var. böbrek, miğde gibi. o iyice muamma.