Birkaç yazar dışında herkes meydanda görülüyordu. Konu uzun zaman tartışılmış çözüm bulunamamış ve genel bir toplantı yapılmaya karar vermişlerdi. Kısa zaman sonra meydandaki yuvarlak büyük masa tamamen dolmuştu. Etrafta boş kâğıtlar uçuşuyor ve her kafadan bir ses çıkıyordu. Masanın bir köşesinden göbekli, yuvarlak gözlük takmış bir adam yüksek bir sesle ayakta bağırmaya başladı. Şimdi herkes oturuyordu. Masanın etrafında da milyonlarca meraklı insan susmuş göbekli adamı dinliyorlardı. Adam:
Bugün bu iş burada bitecek sayın arkadaşlar. Dünyayı etkileyecek bir karar vereceğiz. Belki de artık işaretlerin önemi o kadarda büyük olmayacak. Ve tartışacağımız noktalama işaretinin neden kullanıldığını ve ne anlama geldiğini bugün burada değiştireceğiz. Hemen belgeleri sunun, incelemeler bittikten sonra bize olayı anlatacak büyük üyeyi buraya çağıracağım. Şimdi belgeler dağıtılacak ve düdük sesinden sonra inceleme başlasın dedi.
Oturdu, bütün belgeler dağıtıldıktan sonra düdük sesiyle birlikte masadaki tüm yazarlar işlerine başladılar. Herkes bir sürü kâğıdı inceledi ama hepsi sanki bu olaydan çıkamayacakları düşüncesiyle hareket ediyorlardı. Hevessiz, sakin..
Aradan bir buçuk saat geçti ve başlangıç düdüğü yeniden çalındı. Göbekli adam tekrar aynı şekilde ayağa kalkarak sağ elini havaya kaldırıp:
Artık sona geldik arkadaşlar. Birçok değerli yazarlarımıza bu büyük olaya şahitlik edecekleri için şimdiden teşekkür eder hayatımıza yön verecek olan bu değişikliğin hepimize yararlı olacağını düşünüyorum. Şimdi büyük üyeyi çağırın” dedi.
Kalabalığın arasından zarif yapılı, simsiyah bir takım elbise giyinmiş, elinde kırmızı bir püskül taşıyan yaşlı adam başkanın yanına gelerek herkese eğilip selam verdikten sonra iddialı ve cesur bir sesle konuşmaya başladı:
Dinleyin. Bir kez öleceğim, herkes ölümü tadacak ve size gitmeden önce son bir şey arz etmek istiyorum. Çünkü geleceğimiz değişecek olan bu işaretle yepyeni bir hal alabilir. Herkes biliyor ki tartıştığımız ve çözüm aradığımız konu gayet ciddi. Size başkanında söylediği gibi bir olay anlatıp görevimi burada bitireceğim. Dinleyin. Her şey bir mahzende başlamıştı. Tutuklu iki şair aynı suçtan yargılanıp aynı mahzende çok zor şartlar altında bırakılarak eziyet görüyorlardı. Bu iki şair şiirlerinde üç nokta- düzenini dile uygulayan ilk kişilerdi. Mahzende planlayıp insanlığın sonunu düzenleyen üç nokta- düzenini (planlarını) içlerinden birinin yaşama veda edeceği son günlerinde uygulamaya soktular. Ama mahzende hazırladıkları bu düzende unuttukları bir şey vardı. Aslında buna unutmak diyemeyiz. Çünkü onlar böyle bir değişikliğin olabileceğine ihtimal bile vermiyorlardı. -Üç nokta- şunu ifade etmektedir. insan, Ölüm, Aşk. Cümlenin sonuna üç nokta koymak bu verilerin birini seçmek anlamına geliyordu. insan bu üç şeyden başka önemli ne anlatabilir. Eğer ki bunlardan farklı bir şey ise diğer noktalama işaretlerine başvurur. Üç nokta yaşamın üç önemli olayını anlatır. Ama bugün bu fikir değişecek. Bir şey fark edildi ki. Üç nokta- dan biri artık fazla gelmekte ya da o zaman ki değerini şu anda yitirdi. Değerini yitiren noktayı temsil eden şey Aşk.
Bütün herkes ağzı açık bir şekilde tepki verdiler ve bu olaydan sonra yapılan röportajlardan birçoğunda yazarlar tüylerinin diken diken olduğunu belirtmekte.
Bugün bu aşkı temsil eden bu nokta silinecek. Ve bir daha karşılıksız bir aşk yaşanana kadar asla geri getirilmeyecektir. Bir daha sevgiye benzetilen aşk hakkında boş sözler söyleyip gezilmeyene kadar, ölümü aşkla hazırlayana kadar, insanı -seven insan- yapana kadar, aşk bir bedenden bir başka bedene geçene kadar aşk olarak sayılmayıncaya kadar bu nokta geri getirilmeyecek. Değiştirilmesine karar veriyorum. Şaşkın gözlerle bana bakan ve içlerinden ne hakla bunu yapıyor- diyen insanlara son olarak şunu iletmek istiyorum. Dinleyin. Aşk benim ve mahzende o noktayı temsil etmesi için aşkı ben seçtim. Teşekkürler diyerek oradan hızlı adımlarla uzaklaştı.
Yarın gazete manşetlerinde, yazarların röportajları ve siyah büyük bir fontla iki nokta konmuştu en başköşeye. Her şey doğruydu tıpkı her zaman hiçbir şeyi düşünmeden her şey olabilmek gibi..