belki izleyeceğiniz en iyi film değildir ama nuri bilge ceylan ın nasıl bir yönetmen olduğunu kesinlikle anlarsınız. adamın nasıl bir gözü nasıl bir ayrıntı algısı nasıl bir kulağı vardır da konusu gayet sıradan olan bir film bu kadar sarsar insanı? aslında konu son derece yalın işlenmiştir fakat yönetmen işte bu noktada devreye girer ve insana ''hmm yönetmen işte bu işe yarıyomuş'' cümlesini kurdurur.
eminim kimse bana katılmıyodur ama yemin ederim her bir dakikasında allahım yeter artık bitsin dedim.evet gerçekten çok güzel oyunculuklar,çekim,görüntü.insan gerçekmiş gibi hissediyor.ama bu sıkıcı olmasını engellemiyor.ve yazılı senaryo olarak 5 sayfadan fazla replik olduğunu pek zannetmiyorum.adamın mimiklerinden olayı anlamaya çalıştım.anladım mı anladım.orası ayrı.zaten öyle de olmasa bu kadar ödül alırmıydı bu film
havanın,suyun,sidiğin, bokun püsürüğün bile sabit bir döngüsünün olduğu bu sikindirik dünyada hayatların, hikayelerinde elbet çarklanmış dişlerden ziyade bir döngüsü vardır diyebilen film. lakin bunu öyle bir demektedir ki kalkıp plan plan tekrar yaşlanası gelir insanın.
nuri bilge insanı yine fotoğraflamıştır içimize soktuğu her bir sahneyi. uyumadan önce belirir insanın gözünde.
okeye dördüncü arayan maymunlar olabiler. biri gözünü, diğeri kulağını ve bir diğeri de ağzını kapatıyor. gelen dördüncü de kıçını mı tutacak derin bir merak içindeyim.
haydan gelen para huya gider temalı nuri bilge ceylan filmi. Haliç'in güney yakasında, Marmara Denizi'ne bakan yoksul semtlerden birinde yaşayan bir emekçi aile.. şöför olarak çalışan baba, aşçı olarak çalışan anne ve üniversiteyi kazanamayan oğulları. yani yüzbinlercesi yurdumda yer alan ailelerden biri. patronunun başına gelen nahoş bir olayda suçun altına girer eyüp ama eşi o hapisteyken rahat durmaz bir türlü. pasif ve içe dönük oğulları bitirici noktayı koyar fakat yüreği yanan bir baba, sorumlulukların farkındadır..
hacer'in kendi sınıfsal konumunu inkar etmesi ve kocası yokken kocasının patronunun(daha doğrusu, onun cebindeki paraların) büyüsüne kapılması, bana göre filmin en hassas noktasıydı. eyüp ve oğlu ismail'in kendinden emin duruşlarına karşı hacer satın alınabilecek bir insan izlenimi verdi hep. aile kurumuna karşı sergilediği bu ihanet, hem oğlu hem kocası tarafından sessiz bir şekilde cezalandırılıyor.
bilge ceylan'ın oyunculuk tecrübesi az olan veya hiç olmayan, ya da profesyonel oyuncu olmayan insanlarla çalışma alışkanlığı bu filmde de sürüyor. hatice aslan dışında oyunculuk kariyeri olmayan oyuncuları içeren film, onların rol yapmayan ama hayatı yaşarmışçasına oynadıkları performanslarından destek almayı umuyor. ben en çok ismail rolündeki ahmet rıfat şungarı beğendim, onun umarsız ve bezgin yüzü, onun yaşadığı ortamda bir çok gencin sahip olduğu bir psikoloji..
bilge ceylan'ın şiirsel, olağanüstü görüntüleriyle akıp giden bir film bu.. kadının aldatması gibi alt sınıfta pek rastlanmayacak bir olguyu kendi senaryosunun ana hattı kılan; durağan temposuyla, sabit planları ve ağır sekanslarıyla yürüyüp giden tipik bir bilge ceylan filmi.
etkileyici. fotoğraf ve sinema karışımı bir çalışma. bildik bir hikayeyi çarpıcı istanbul görüntüleri ile anlatmış. hatice aslan'ın oyunculuğu mükemmel. yer yer konu akışında tıkanma var. tek rahatsızlık veren ise fazla efekt kullanılması. klasik nuri bilge filmi olmuş.
nuri bilge ceylan'ın tüm filmlerinde kendini gösteren farklı bakış açısı - bizden olaylara bizden olmayan bir bakış açısı var bence- ile kendini bana izlettiren film. filmi özel kılan sayın ceylan. her zaman olduğu gibi.
kadıköy- barlar sokağında bulunan arka oda' nın süper! ötesi içkisi olan üç maymun, shut yapılarak içilir ve hemen arkasından otuzluk birayı su gibi içersiniz... arkadaş grubuyla içilmesi şiddetle tavsiye edilir.**