daracık odalı evde pencere muazzam özgürlük alanı sağlar. açık “pencere” dış dünyayı temsil ediyordu ve aile, açık pencereden içerdeki kavgalardan arınıyor, nefes alıyordu. Tüm aile bireyleri, açık pencere arıyordu film boyunca.
Kapalı pencereli sahnelerde ise, aile kabuğuna çekilmiş ve içe kapanmıştı. Dış dünyadan ışık hüzmesi bile girmiyordu içeriye.
Kapalı pencere ile aile içindeki dağılma ve gerilim patlamaya hazır hale geliyordu. Ama sessizce. Kimse konuşmuyor, herkes sus pustu.
Nuri bilge, yemek masasını pencerenin önüne koymayı uygun görmüştü. Ve film boyunca da çoğunlukla herkes pencere önüne oturmuştu. Bu durum sorunların kaynağını olarak dışarıyı işaret ediyordu.
Daracık odalı evde, herkesin hissettiği fakat seslendiremediği hoşnutsuzluğun aslında dışardan kaynaklı olduğunu söylüyordu sessizce.
Yolda, otobüste, sokakta, caddede gördüğümüz, hiç dikkat etmediğimiz sıradan insanların hayatlarını anlatmış sanki Nuri Bilge. Bir de filmin her sahnesi, fotoğraf karesi gibiydi. Bu da Nuri Bilge ceylan'ı diğerlerinden ayıran en önemli özelliktir fikrimce.
Öncelikle oyuncular hakkında konuşmak gerekirse, yavuz Bingöl ve oğlu rolündeki oğlan dışında vasat diyebilirim. Hatice aslandan çok daha mükemmel bir rol beklerdim. Ercan kesal zaten sıçmış batırmış. Herifte duygu sıfır. Oyunculuk iyi değil yani.
Peki ne anlatır bu film bize ? Hiç bilmediğimiz farketmedigimiz, belki bir sokak ötemizde, varlıklarından bile haberimizin olmadığı insanların kendi dünyalarındaki kiyametlerini anlatır.
Hepimiz hayatı az ya da çok böyledir aslında. Üç maymunu oynarız kimi zaman. Çıkarlarımız uğruna, kendimizden güçsüzleri kurban veririz.
bana öyle sıkıcı filan gelmedi açıkçası film. Su gibi akıp gitti. Bilim kurgu, aksiyon, pembe aşk filmleri bu filmden 10 kat daha sıkıcı amk. Gerçek hayatı görüyorum bu tür realizm içeren filmlerde. Bir de sinemada denk gelsem böyle filmlere daha güzel olacak. Telefondan izlemek pek hoş olmuyor açıkçası.
Aile 3 kişi ve üçüde görmedi, duymadı , bilmiyor. NBC ' nin yine mükemmel bir psikolojik durum tespitleri ile dolu şahane bir film.
Herkes elindekileri kaybetmemek için onurunu ve namusunu göz ardı edebiliyor . bunu çok güzel göstermiş. Kadının ilişki yaşadığı kişinin siyasetçi olması ise ayrı bir güzel olmuş. TV de seçimlerle ilgili konuşulurken verilen sübliminal iyiydi.
Sonu da tam bir NBC klasiği olmuş. Yine başta yapılan hata ile bitiyor son.
sermaye sisteminin toplum düzeninde yarattığı büyük tahribatı gözler önüne seren film.
para yüzünden hapse giren bir siyasetçinin yaptığı kazayı “toplu bir para” karşılığında üstlenen bir taksi şoförünün ve ailesinin düştüğü durumlar, ailenin ayakta durabilmek için “hafıza-i beşer nisyan ile mümkün” deyişindeki anlatılmak istendiği üzere insanoğlunun hayatında devam edebilmek için yaşanan kötü olayları unutması gerektiği ve bunları görmemiş, duymamış ve bilmiyormuş gibi davranmasından dolayı üç maymun adını alıyor film.
sosyolojik açıdan bakıldığında paranın toplumdaki iktidarını, şoförün iktisadi sebepler yüzünden suçu üstüne alması ve kadının parayı temsil eden patronla olan birlikteliği üzerinden anlatıyor. filmde patron imgesi üzerinden , para bütün sorunların temeli olarak sunuluyor. “toplu para” ailenin bütün sorunlarının başlangıcı oluyor. baba çocuğunun suçunu üstüne alması karşılında bir başkasına, aynı kendisine yapıldığı gibi “toplu bir para” teklif ediyor. bu sahne toplumun düzenin nasıl bozulduğunu çok güzel anlatıyor. eline para geçen beşerin rolü değişiyor ve aynı kendisinin huzurunu sattığı gibi bir başkasınınkini satın almaya çalışıyor. filmde sosyalist edebiyatta sık sık hicvedilen sosyal yapıyla karşılaşıyoruz . bireyi atomize eden bir sosyolojik yapı ve bireysel çıkar motivasyonları çok yüksek insan tipleri ile karşılaşıyoruz. bu tür imgeler sermaye sisteminin yarattığı insancık olarak sosyalist romanlarda çıkıyor karşımıza.
ölen küçük çocuk filmdeki huzur imgesi. ve onun ölümüyle de ailedeki huzurun ve samimiyetin de öldüğü anlaşılıyor. filmde en mutsuz sahnelerde hep küçük çocukla karşılaşıyoruz. filmde hakim olan baskın ve boğucu hava, mutsuz bir dünyayı simgeliyor. bir kaç sahnede ezan sesi duyuluyor ki bu genelde karakterlerin kendileriyle hesaplaştıkları anlarda insanların vicdanlarını temsil ediyor. film genelde, duygu ve düşünceyi son derece başarılı sahnelerle kodlamış ve sanat açısından başarılı bir film ortaya cıkmış. insanlar her ne kadar sorunlar karşısında üç maymunu oynasa da gerçek hep var olacak ve kendini hissettirecektir. emile zola’nın dediği gibi gerçek her zaman yürür.
başrollerinde Yavuz Bingöl,hatice aslan ve ercan kesal oynuyor. oyunculuklar çok iyi. yavuz Bingöl türkücü olmasına rağmen oyunculuğunu beğeniyorum. Hatice aslan ile sevişme sahnesinde ikisininde oyunculuğu çok iyiydi.
nuri bilge ceylan filmlerinin tarzı hep aynıdır. çok ağır ilerler yer yer sıkılmanız çok olasıdır fakat sanatsal bir bakış açınız var ise edebiyattan hoşlanıyorsanız sinemanın derinlerine inebiliyorsanız ne kadar kaliteli bir yönetmen olduğunu anlayacaksınızdır. marvel ciler anlayamaz.
Maddi hırsların toplumda ve aile yapısında nasıl bir tahribat oluşturduğunu anlatan Nuri Bilge Ceylan filmidir.
Sıradan insanların, alışmışlığın dışındaki hayatları.