öyle çok çabuk üzülen biri değilim ama ben genelde moralsiz olduğumda odaklanmak biraz zor da olsa beni oyalayacak bir şey yapmayı tercih ederim, yoksa kafam çok allak bullak oluyor.
ve de kimsenin üzüldüğümü anlamasını, hissetmesini istemem. hele beni mutsuz eden şey ile ilgili bir şey sormalarını hiç istemem, anında taşıveririm çünkü.
Akıllara yıldız tilbenin şarkısını getiren başlıktır.
Üzülünce naparsın, naparsın
Özleyince yanarsın, yanarsın
Aşk belası sonsuz umman
Yaralandın yine aman...
Dışarı çıkarım, gülümseyebildiğim kadar insana gülümserim. Bir kafeye oturur, bi kahve söyler, garsona hizmetinden dolayı teşekkür ederim. Bi kitap alır, okurum. O kadar kötü durumda mıyım? Uyurum ve kendime "uyandığımda ilk düşüneceğim şey, hayatımda olan veya girmiş birine teşekkür etmek olacak" diyerek uykuya dalarım.
Ya kendimi dışarlara vurup üzülmeye fırsat vermeyecek kadar gezip yorulurum yada uyuyup uyanıp tekrar uyuyp yine fırsat vermem üzülmeye. Üzmeyin kendinizi hiçbişey için hayat çok kısa...
Ya kadıköye giderim ya da uyurum. Uyumak her ne kadar ertelemek gibi olsa da uyuduğum müddet boyunca bişeyleri düşünmemiş olurum tabi eğer kabusa dönüşmediyse.
Şuan çok kötü bi rüya gördüm uyandım. Ne istedim biliyor musunuz annemin yanına gidip sarılmak. Geçer kızım demesini. Hep öyle yapardım. Suan tek yaptığım yazabilmek.