sevinmek kadar normal bir duygu. gülmek kadar ağlamak gibi, kolay gelmek kadar zor gelmesi gibi, konuşmak kadar susmak gibi. gibi gibi sıralanabilir. yani olumlu bir olayın zıttını doğal kabul etmek , sakin kafayla kolay olabiliyor. ama öbür türlü zor işte. sonra üzülüyorsun.
hiç kimse üzülmeyi istemez fakat, üzülmek insanı harbi olgunlaştırıyor. çünkü üzülünce , hayat devam ediyor geyiğine veya gerçeğine diyelim; ister istemez mutlaka ayak uyduruyorsun. çocuk gibi, oynamıyorum ben ya , bu ne biçim hayat diyemediğimiz için belki. bir şekilde devam ettiriliyoruz.
bir durum. üzülmek de bir duygu. üzülünce neden denir. sevince çok sevindim ne güzel denir. samimi mi değil mi bilmiyorum ama işte. üzülünce üzüldüğünle kalıyorsun aslında.
her gece ayrı üzülüyorum. güldüğüm zamanlar da oluyor ya. ama üzüntü baskın geliyor. beynimi kemiren sorular, sorunlar, geleceğe dair halledilmesi gereken milyon i$, çözülmesi gereken sonsuz bilinmeyenli denklemler... bir çığ oluyor içimde hepsiç kime anlatsam, anlamaz. dinletsem, zorla olmaz. her gece daha bir eriyorum. aynen, güne$in erittiği kar gibi...
olumsuzluklar olumluluk doğursa ke$ke. biraz..? çok az..? hayır olmuyor. söznüp giden her dileğim gibi bu saçmalık da dudaklarımdan döküldüğü gibi bo$luğa karı$ıyor. ardından, kendime içimden çektiğim nutuklar geliyor. saatler boyu sürüp giden konu$malar...
"sevdiklerim yanımda yok" diye üzülüyorum. "sonra doğduğum yerde değilim" diye...yalnızım diye... aklıma gelen her $ey için acı çekiyorum, üzülüyorum. "geceleri neden karanlık" diye... "neden soğuk" diye... hepsinin cevabımını bir çırpıda bulabilsem de, "ben kendimi buldum ve kar$ımda bunlar vardı" diyip sıyrılmaya çalı$ıyorum i$in içinden. derinlere dalmadan, "belki bir daha yüzeye çıkamam" dü$üncesiyle uzakla$ıyorum. kaçıyorum.
caddeler, sokaklar, kaldırımlar o kadar bo$ ki...benden kaçıyor insanlar sanırım. gözlerimi kısıyorum sonra. her yer örümcek ağı. sinirleniyorum ma sonra sinirlendiğime üzülüyorum. ah tanrım, neden böyleyim? rüzgar $iddetli esiyor. hafif ıslak saçlarım bozuluyor. ve ben yine üzülüyorum. birilerine ho$ görüneyim kaygısı beni böyle yaptı, allah kahretsin. aynalarda rastlıyorum bazen; yeni yeni sakallarım çıkmı$, sol gözüm miyopa bağlı kanlanmı$. görmeyeli ne kadar da deği$mi$im. önce sol gözüme üzülüyorum. sonra gözleri görmeyen insanlara... daha sonra ceketimin sevmediğim rengine... ondan sonra ceketi olmayanlara... hep bencillikten insancıllığa doğru sürükleniyorum. çok eski bir söz vardı, söylemi$lerdi bana. hatırlayamıyorum.
gece yarısı uyandığımda farkettim. gözya$larım yıkamı$ yastığımı. bu sefer akan gözya$larıma değil de bu üzüntülerimin kimsenin farkında olmadığına üzülüyorum. sonra tekrar dalıyorum.
biz insanlar için bir duygu. kimi hayvanlarında depresyonel duruma girildiği bile söyleniyor. biz insanlar için olağan bir duygu olduğunu üzülürken düşünemiyoruz maalesef. bu da işin bir başka boyutu.