üzgünken uyumanın, daha kötü bir durumu için; sabah ilk gözünü açtığında, uyku sersemliğininde verdiği karmaşıklıkla, lan ben dün üzgündüm, şu şu şu olmuştu demi düşüncesinin, baş ağrısı ile birlikte hatırlanmasıdır.
Üzgünken bir anda yoruluyorum, ağzımı açmaya takatim olmuyor. Sanki taş taşımışım, hamallık yapmışım, madende çalışmışım, inşaata çuval taşımışım, en zorlu dağları tepeleri aşmışım gibi bitkin düşüyorum. Öyle bi yorgunluk ki bu; hiçbir şey düşünemiyorum bile. Donuklaşıyorum, tepkisizleşiyorum. Yalnızca tek bildiğim uyumanın iyi geleceği ve kendimi o boşluğa teslim etmenin bana sağlayacağı fayda.
Uyanınca geçmeyeceğini, sorunların, insanın üstüne çullanan yakıcı problemlerin devam edeceğinin bilincedir kişi, fakat o kısa süreli de olsa uzaklaşma, kaçma, uykuda huzur bulma durumu belki de yıpranan ruhu onaran tek şey,
üzgünken uyumanın, daha kötü bir durumu için; sabah ilk gözünü açtığında, uyku sersemliğininde verdiği karmaşıklıkla, lan ben dün üzgündüm demi düşüncesinin, baş ağrısı ile birlikte hatırlanmasıdır.
Çok güzel bir gün geçirip eve geldiğimde babama babaanneme laf atarak odama geçtim. Üstümü değiştirirken bir ağlama krizi tuttu. Ama o kadar ağladım ki çok saçma. Aylardır ağlayamayan ben için şaşırtıcıydı. Öyle ki çoraplarımı giyemedim, elim kolum tutmadı. Ağlayınca mayışırım zaten. Yorganımın üstünde on-on beş dakika uyuyakalmışım kıvrıldığım gibi. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi devam ettim. Üzgünken bu kadar uyunabiliyor demek.
Çaşaf, yorgan, yastık üçlüsü, festival yerine döner, harala gürele dönüp durmaktan, düşünmekten, sıkıntıdan, terden mütevellit donunuza kadar ıslanırsınız.
Camı açarsınız nafile, sigara yakarsınız boşuna, açıp iki satır okuyayım kafam dağılsın dersiniz odaklanamazsınız.
Müzik açarsınız, hafiften gozleriniz yaşarır, yastık ıslanır...
Kalbim çıt, gözyaşım pıt hesabi...
Yorulursunuz, gözkapakları ağırlaşır.
Müziği kapatmadan, cam açık, dalıverirsiniz.
Sabaha kütük gibi uyanırsınız o olur!
işte böyle antin kuntin bir uyku aüreci, en tatsızından!