arka arkaya yüzlerce kez dinlense de bıktırmayan parça... bir de hüzünlendiriyor zaman zaman ağlatabiliyor böyle... dinledikçe de şebnem ferah a tekrar tekrar teşekkür etmenize neden olur.
Saçlarım narince okşanmadı, kulaklarımın içinde sevgi dolu sözler titremedi, bir koku bana hiç kendime aitmiş gibi gelmedi, hiçbir kol beni kendisininmiş gibi sarmadı, dudaklar her zaman bir yabancıydı.
Hep uzaklardan izledim ve izlenildim. Hiçbir şey bana yakın olmadı ki ben yakınlığı gösterebileydim. insana verilen ne ise, alınan da o olmuyor muydu bir parçada?..
Kendinizi ait hissetmediğiniz bir kuliste izlerseniz hayatı, ne kadar ona muvaffak kalabilir, ne kadarı sahiplik eklerinize haiz olabilirdi ki?
Tüm bunların heyulası içinde, ne kadar suçlu olabilir, ne kadarından sorumlu tutulabilirsiniz yahut tutulmanız gerekir?
Hiçbir zaman sevginin sahipliğini hissetmedim. Her zaman çemberin dışındaki çizgi oldum, çemberin içinde olanları kapsayamadım, onlardan biri de ben olamadım.
Her zaman bir üvey sevgiliydim, Üvey anne idim, Üvey evlat, Üvey bir dost yahut arkadaş;
Hep bir ikinci karakterin dramasını oynayan oyuncuydum.
Sahnenin en önüne itilen ama hep ikinci rollerin insanı...
Her zaman üvey bir dünyanın, üvey bir ferdi oldum.
Hiç kimse bana sahip olduklarımı vermedi, kimse bana bunları öğretmedi de üstelik. 'öz' olma rolleri hep güçlü olanda, sevgiden uzak kalandaydı.
hiç çığlık atmaz şebnem ferah, sakin, dingindir söylerken ama en bi bağıran, en bi isyan eden şarkısıdır. bazı kısımları farklı anlamlar taşıyorsa sizde daha bi büyütür içinizde acınızı.***
hay ben senin beyninin içini yiyim. nasıl da estin uzun yıllar. tamam şimdi biraz eskidin ama hala şu şarkılarını dinlerken neler hissediyorum bir bilsen.